English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / He can't swim

He can't swim translate Turkish

82 parallel translation
He can't swim!
Gerçekten yüzemezler!
Help him, he can't swim.
- Ona yardım et, O yüzme bilmez.
Except he can't swim.
İyi. - Evet.
Don't worry, he can swim.
Endişelenme, yüzebilir.
- But he can't swim. - I know.
- Yüzme bilmiyor!
He can't swim and he got all full of water.
Yüzme bilmiyor, çok fazla su yuttu.
He can't swim.
- O, yüzme bilmez!
He can't swim.
O yüzme bilmez.
- He can't swim!
- Yüzme bilmiyor!
Me and Clarence went to the river a lot of times, and I know he can't swim!
Clarence ile birçok kez nehre gittim. Yüzme bilmediğini biliyorum!
He can't swim, he will drown.
Yüzme bilmiyor, boğulacak.
He can swim just like a fish.
Tıpkı balık gibi yüzüyor.
He can't swim.
O yüzme bilmiyor.
So... you're the only one that can't swim, eh?
Yani... yüzme bilmeyen tek kişi sen misin he?
He can't swim with those scrawny arms.
O sıska kollarıyla yüzemez.
He can't swim.
Yüzemezler!
He can't fly, but he can swim!
Uçamıyor ama yüzebilir!
- He can't swim!
- Yüzmeyi bilmiyor.
Can't he just come and swim in the river?
Ne yani sadece gelip nehirde yüzmek istiyor olamaz mı?
He can't swim!
Yüzme bilmiyor!
A scorpion wants to cross the river, but he can't swim.
Akrep nehri geçmek istiyormuş ama yüzme bilmiyormuş.
Well, he can't swim, so he goes to this frog, who naturally enough can swim, and he says...
Yüzemiyormuş, bu yüzden doğal olarak yüzebilen kurbağaya gitmiş. Ve şöyle demiş :
He doesn't like it here, he can swim to Canada.
Burayı beğenmiyorsa karşıya yüzüp Kanada'ya gidebilir.
Well, he can't swim that far.
Oraya kadar yüzemez.
I pull because he can't swim.
Yüzemediği için taşıdım onu.
He can't swim straight anymore.
Artık düzgün dikiş dikemez.
But he can't swim!
Ama o yüzemez ki!
My brother... he can't swim.
Kardeşim, yüzme bilmiyor.
He can't swim!
O yüzme bilmez!
He can't swim!
- İmdat! - Tutun onu!
He's gonna have swim meets twice a week, and I can't be there.
Haftada iki gün yüzmeye gidecek. Ve orada olamayacağım.
He can't swim.
Yüzme bilmiyor.
He's bound so that he can't swim.
Yüzememesi için bağlanır.
What if he finds out I can't swim?
Ya yüzme bilmediğimi anlarsa?
I guess he can't swim yet. Go get him.
Tahminimce henüz yüzme öğrenmemiş.
- Somebody save him, he can't swim!
Birisi onu kurtarsın, o yüzemez!
I'd probably save Monk because he can't swim, and I know you're an excellent swimmer.
Muhtemelen Monk'u kurtarırdım. Çünkü yüzme bilmiyor, sen mükemmel bir yüzücüsün.
i don't know... be he can sure swim fast.
Bilmiyorum... Hızlı yüzdüğünden emin ol.
He can't even swim, did you know that?
Yüzemezsin bile, biliyorsun di mi?
He can't swim.
- Yüzemezsin
You shouldn't swim for at least half an hour after eating, so maybe he'll get a cramp and we can all hide.
Doğru dedin! Yemekten sonra en az yarım saat yüzmemelisin. Belki midesine kramp girer de bize de saklanmak için zaman kalır.
He can't swim, can he?
- Yüzemiyor, değil mi?
He can't swim.
Yüzme bilmez.
He can't swim.
- O yüzemez.
He's dressed for a dip. - l can't swim!
- O zaman başın belada.
He can't swim!
O yüzemez!
Leave him alone Burke, he can't swim.
Bırak onu, Burke. O yüzemiyor.
Nah, he can't swim that fast.
Hayır, o kadar hızlı yüzemez.
He can't swim.
Yüzemiyor ki.
- Nothing. - He can't swim, can he?
- Yüzme bilmiyor, değil mi?
He can't swim!
Yüzemiyor!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]