He can help us translate Turkish
386 parallel translation
Samson thinks he can help us kill the lion. We're very grateful.
Samson aslanı öldürmemize yardım edebileceğini söyledi.
He can help us.
Bize yardımı dokunur.
He wants to stay conscious in case he can help us later on.
Bize yardımcı olabilmek için uyanık kalmak istiyor.
He can help us.
Bize yardım edebilir.
He says he can help us.
Bize yardım edeceğini söylüyor.
Maybe he can help us. Change is change for the worse.
En kötü ihtimalle, değişiklik değişikliktir!
Maybe he can help us get out of here.
Belki buradan çıkmamıza yardım edebilir.
I'm sure he can help us.
Eminim bize yardım edebilir.
He can help us get back home.
Eve dönmemize yardım edebilir.
He can help us.
O, bize yardım edebilir.
Let's consult him and see if he can help us.
Bir görelim derim. Belki bize yardım edebilir.
He can help us best ;
Bize en çok onun yardımı dokunur.
Perhaps he can help us lift his brother's spirits.
Belki bize kardeşinin moralini düzeltmekte bir yardımı dokunabilir.
You think there's anything he can help us with, Miss Harper?
Sizce bize yardımcı olabileceği bir şey var mı, Bayan Harper?
Maybe he can help us decipher this.
Belki bunu çözmemizde bize yardımcı olur.
He can help us get away from here.
Buradan gitmemize yardım edebilir.
If he can help us, great.
Bize yardımcı olabiliyorsa ne âlâ.
I think he can help us.
Rahiple. O bize yardım edebilir.
Maybe... he can help us.
Belki o... bize yardım edebilir.
He can help us foresee the movements of the Germans.
Almanların manevralarını tahmin edebilir.
I don't care if he's the nastiest man who ever lived, as long as he can help us save B'Elanna.
B'Elanna'ya yardım edebildikten sonra, galakside bulunan en berbat adam olması umurumda bile olmaz.
He can help us.
O bize yardım edebilir.
He says he can help us get past this level.
- Bu bölümü geçmemize yardım edebilirmiş.
He's going to help us in any way he possibly can.
Elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışacak.
He says he can send a gang of civilians in to help us.
Sivillerden oluşan çetesini bize yardım için gönderebileceğini söylüyor.
Because he can help us.
Çünkü yardım edebilir.
He can't help us.
Yardım edemez bize o.
He can't help us, stopping way back there like that.
Orada öylece durarak bize yardım edemez.
Only he can help us now.
Şu anda bize ancak o yardım edebilir.
Well, then you may help your husband if you told us where we can find whatever it was he was delivering.
Öyleyse teslim etmesi gereken şeyin ne olduğunu söylerseniz kocanıza da yardım etmiş olursunuz.
He's the only one who can help us.
Bize yardım edebilecek tek kişi o.
He can't help us.
Bize yardım edemez.
Master Lung, now that you're here you can help us get Lu Tung Chun and recover the 100,000 he stole from us.
Bay Lung, madem buradasınız "Lu Tung Chun" belasından kurtulmak için bize yardım edip çaldığı paralarıda geri alabiliriz.
He's very smart. And if you would help us, he can be even smarter.
Eğer bize yardım edersen, daha da zeki olacak.
He's very smart. And if you would help us, he can be even smarter.
Ve eğer bize yardım edersen, daha da akıllı olacak.
He can really help us, Cully.
Bize yardım edebilir Cully.
I CAN'T BELIEVE HE WON'T HELP US.
Bu sefer yardımı reddedeceğini sanmıyorum.
If he can't help us repair the Yamato, I must convince him to continue this exploration.
Eğer Yamato'yu onarmamız için bize yardım edemezse, araştırmaya devam etmesi için onu ikna etmeliyim.
He asks us to help him, Why can't we help him?
Yardımımızı istiyor. Neden yardım etmeyelim ki?
How can we help the man when he won't let us help him?
Eğer izin vermezse ona nasıl yardım edeceğiz?
If we can just reach Jono, help him make connections with his origins, he may choose to come with us.
Jono'ya erişebilsek, kökeniyle bağlantısını bir sağlayabilsek, bizimle gelmeyi tercih edebilir.
- Barry and I will go see this James Jesse at Iron Heights. See if he can give us something that can help us catch his groupie.
Bu serseriyi yakalamamıza yardım edecek bir şey verir diye Barry ile Iron Hights'a James Jesse'yi görmeye gideceğiz biz.
I can't believe he won't help us.
Bize yardım etmeyeceğine inanamıyorum.
Can he help us get Konali?
Konali'yi yakalamamıza yardım edebilir mi?
If anybody can help us, he can...
Eğer biri bize yardım edebilirse, o...
He may be the only man who can help us.
Bize yardım edebilecek tek adam o.
He makes us strong only for a while, so we can help each other.
Birbirimize yardım edebilmemiz için bizi bir süre güçlü kılar.
I can't believe he'll really help us.
Bize gerçekten, yardım edebileceğine inanmıyorum.
He can find a cure for us if we help him.
Ona yardım edersek bizim için bir tedavi bulabilir.
He can't help us anyway.
Bize yardım edemez.
I got your number from Alex and he says you can help us.
Telefonunu Alex'ten aldım, bize yardım edebileceğini söyledi.
he can't swim 20
he can fly 25
he can handle it 31
he can't 392
he can't walk 19
he can't speak 18
he can't hurt you 21
he can't hear me 22
he can't come 19
he can't help himself 22
he can fly 25
he can handle it 31
he can't 392
he can't walk 19
he can't speak 18
he can't hurt you 21
he can't hear me 22
he can't come 19
he can't help himself 22