He did it on purpose translate Turkish
78 parallel translation
He did it on purpose, all that business with the gum, to get closer to the poker.
Onu kasıtlı yaptı, şu sakız oyunu, küsküye yaklaşmak için.
I'd say he did it on purpose.
Bence bilerek yaptı.
I can ´ t believe it, he did it on purpose.
Buna inanamıyorum, bunu bilerek yaptı.
He did it on purpose.
Bunu bilerek yaptı.
I think he did it on purpose, if you ask me.
İnan bana özellikle bilerek kötü yapılmış makyajla.
He did it on purpose!
Kasıtlı yaptı!
He knew it was " "wildcat money" "'just like they told me in the bank. He did it on purpose.
Bankacılar, batık bankaların çıkarttıkları paralara "wildcat parası" diyorlarmış.
He did it on purpose.
Bilerek yaptı, gördüm.
He did it on purpose.
Kasıtlı olarak yaptı, ölmek istedi.
He knew that he's no match for you, that's why he did it on purpose.
Senin gizli saldırını açığa çıkarmak maksadıyla yapmış olabilir.
He did it on purpose.
O bunu bilerek yaptı.
Master, he did it on purpose.
Efendim, onun amacı bu değil.
He did it on purpose.
Kasten yaptı!
Perhaps he did it on purpose because you bothered him.
Belki de onu sıktığın için bunu bilerek yaptı.
It's bullshit... because we both know he did it on purpose... so it was no goddamn accident, and if it was no accident... then this note is categorically... definitively irrelevant.
Zırvalamak bu Eddie. Çünkü ikimizde kasten yaptığını biliyoruz. Yani lanet olası şey kaza değildi diyelim...
- He did it on purpose.
- Kasten yaptı.
He'd mess up the experiments sometimes, but he did it on purpose just to make class a little more fun.
Deneyleri karıştırırdı bazen, ama bence bilerek yapıyordu... ... sırf dersi biraz daha eğlenceli hale getirmek için.
I don't know if he did it on purpose.
Bilerek mi yaptı bilmiyorum.
I am sure he killed her. But, not so fast, I'm not saying he did it on purpose.
Tabii ki adam onu öldürdü.
He did it on purpose.
Bunu kasti yaptı.
He did it on purpose, I think.
Sanırım bilerek yaptı.
He did it on purpose...
Bilerek yaptı...
- I'm not saying he did it on purpose.
- Ben bunu bilerek yaptığını demiyorum.
- He did it on purpose.
- Bunu bilerek yaptı.
He did it on purpose, too...
Adam bilerek öyle yaptı.
But whatever happened, the final result is she's dead and he did it on purpose.
Ama ne olduysa sonuçta kadın öldü. Bunu adam bilinçli yaptı
He did it on purpose.
Bilerek yaptı.
Do you think he did it on purpose?
Sence bilerek mi yaptı?
rlie always felt he did it on purpose.
Carlie hep bunu kasıtlı yaptığını hissederdi.
He did it on purpose.
- Kasti yaptı.
I walked in, my father's screaming that he did it on purpose.
İçeri girdim, babam bağırıyordu, bunu bilerek yapmıştı.
- Think he did it on purpose?
- Sence bilerek mi yaptı?
He did it on purpose, for fuck's sake!
Bunu kasten yaptı, Tanrı aşkına!
I know I'm supposed to be like a sister here, but... not like he did it on purpose.
Tamam bak, burada sana arka çıkmam gerektiğini biliyorum ama bunu kasıtlı yaptığını sanmıyorum.
Yeah, and he did it on purpose.
Evet, üstelik bunu bilerek yaptı.
He is okay. And, I don't think she did it on purpose.
Bir şeyi yok ve bilerek yaptığını düşünmüyorum.
It's not like he did it on purpose.
Bunu kasten yapmadı herhâlde.
So, Henry, do you thinkt's possible That he did it on purpose?
Henry sence bunu bilerek yapmış olma olasılığı var mı sence?
She said... she said she thinks maybe he did it on purpose.
Belki kasıtlı yapmış olabileceğini söyledi. Kimseye söyleme diye tembihledi.
- He'll think I did it on purpose.
- Bunu maksatlı yaptığımı sanacak.
He did it on purpose.
Bilerek yaptı. Her zaman böyledir.
Enough, Peter, he did not do it on purpose.
Yeter, Peter, isteyerek yapmadı.
Or did He do it to us on purpose?
Yoksa O bunu bize özellikle mi yaptı?
Exactly how did he get to the point... where in his own mind he could do it on purpose?
Kasten böyle bir şey yapacak noktaya nerden geldi... Benim anlamaya çalıştığım şey bu.
Whatever he did, he didn't do it on purpose.
O her ne yaptıysa, O bilerek yapmadı.
He thinks that dad did it on purpose... to make you, you know, like him.
Babamın bunu isteyerek yaptığını düşünüyor... Seni değiştirmek için, bilirsin, onun gibi işte.
If he did do it, I'm sure it wasn't on purpose.
- O yaptıysa bile, eminim kasıtlı yapmamıştır.
Was it an accident, or did he do it on purpose, on purpose, on purpose?
Yoksa bilerek mi yaptı? - Komik değil.
I own the tool-and-dye factory where he works, And this little son of a bitch did it on purpose.
Çalıştığı boya ve alet fabrikasını satın aldım ve bu şerefsiz bunu bilerek yaptı.
- Did he do it on purpose?
Neden bize- - Bilerek mi yaptı?
Yeah but he did by accident. You did it on purpose!
Evet ama o yanlışlıkla yaptı, sen bilerek yaptın.