He doesn't like me translate Turkish
519 parallel translation
Well, I'm his, even if he doesn't like me
Her ne kadar beni sevmese de, arkadaşız.
He doesn't treat me like an errand boy. He treats me like a woman.
Bana ayakçı değil, kadın gibi davranıyor.
- He doesn't like me.
- Benden hoşlanmıyor.
He was always looking at me, and it doesn't sound like very much, but he always carried a handkerchief I'd given him.
Sürekli bana bakıyordu, belki bu pek bir şey ifade etmez ama... yanında ona verdiğim bir mendili taşıyordu hep.
He doesn't like me.
Benden hoşlanmadı.
- He doesn't like me at all.
- Hem de hiç hoşlanmadı.
He doesn't like me dancing with other men.
Başka adamlarla dans etmemden hoşlanmıyor.
He doesn't know me, nor even what I look like.
Beni tanımıyor, neye benzediğimi bile bilmiyor.
- He doesn't like me, I don't like him.
- O beni sevmiyor, ben de onu.
In fact, he doesn't even like me.
Aslında o beni sevmiyor.
If he doesn't like how I cook, why doesn't he tell me?
Pişirdiğim yemekleri beğenmiyorsa niye bana söylemiyor?
And he doesn't like to see me with my clients.
Ve o beni müşterilerimle görmekten hoşlanmıyor.
He doesn't like one thing about me.
Hiçbir şeyimi sevmiyor.
He doesn't like me.
Benden hoşlanmıyor.
You know, Fitz doesn't like me to kill them, but I do when he's out of the room.
Biliyorsun, Fitz onları öldürmemden hoşlanmaz, ama o dışarıda iken öldürürüm.
He doesn't look like a vet to me.
Bana bir veteriner gibi görünmüyor.
He doesn't like me.
Benden hoşlanmaz.
He doesn't like me to be a baby.
Bebek gibi olmamdan hoşlanmaz.
He doesn't like me asking questions.
Onu rahatsız etmemden nefret ediyor.
He doesn't make it easy for me to like him.
Onu sevmemi kolaylaştırmıyor.
Now he doesn't even like the taste of me anymore.
Dudaklarımdaki tadı bile sevmiyor artık.
- He doesn't look like a black sheep to me.
Bruno... bana ailenin yüz karasıymış gibi gelmiyor.
He doesn`t look like me at all, he looks more like you
Bana fazla benzemiyor, sana daha çok benziyor.
I can tell he doesn't like me.
Beni sevmediği belli.
Your friend doesn't like me, does he?
- Arkadaşın beni sevmedi, değil mi?
He sure doesn't like me.
Bir atış daha yapacağım.
He doesn't like me to see him like that, like a cock with no plumage
Onu bu halde görmemden hoşlanmıyor. Tüyleri yolunmuş bir horoz gibi.
He doesn't like me crying He said I look terrible when I cry
Ağlamamı sevmezdi beni ağlarken görmek istemiyor
It just doesn't seem right that a slick sleeve like me would ask a man like General Hollister if he just shot somebody.
Benim gibi rütbesiz birinin, General Hollister gibi birine kimi vurdunuz diye sorması yakışık almaz gibi geliyor.
I'll let him burst like a frog if he doesn't tell me where the jewels are.
Onun bir kurbağa gibi patlamasına izin vereceğim... Eğer bana mücevherlerin nerede olduğunu söylemezse.
He acts like he's doesn't like me, but he does.
Beni beğenmemiş gibi davranıyor fakat aslında seviyor.
Ludwig doesn't even like my name. He has never called me Sophie.
Bana asla Sophie demedi, sadece EIsa.
He doesn't like me, either.
Beni de sevmez.
He doesn't even like me.
Benden hoşlanmıyor bile.
He doesn't like me.
O benim gibi değil.
And if he doesn't, I intend to make him like me.
Beğenmiyorsa da beğendirmek niyetindeyim.
He doesn't like me...
O beni beğenmez...
I mean, he doesn't like for me to call him.
Onu aramamdan hoşlanmıyor. Bilirsin, işteyken.
It doesn't bother you none this guy comes to town with his pretty wife... and we roll up with this key so he can turn it down, make me look like a jerk?
Bu adamın güzel karısıyla kasabaya gelmesi, ona sunduğum anahtarı geri çevirerek beni bir sefil gibi göstermesi senin canını sıkmadı mı?
He doesn't look the slightest bit like me!
Bana bir nebze olsun benzemiyor!
He doesn't like me now. Period.
Beni sevmiyor, beni hiç sevmiyor.
I like him a real lot, and he doesn't like me. Okay?
Ondan hoşlanıyorum ve o benden hoşlanmıyor.
He doesn't like anyone around when he wants to be with me.
Benimle başbaşayken etrafta birilerinin olmasından hoşlanmaz.
He doesn't dress like me.
Benim gibi giyinmez.
Well, what actually bothers me is that he doesn't look at me like a piece of meat anymore.
Aslında beni asıl rahatsız eden beni artık bir et parçası gibi görmemesi.
I mean, it's like you always tell me - "If a man doesn't work, he's no use at all."
Demek istediğim, bana her zaman dediğin gibi "bir adam çalışmıyorsa, hiçbir işe yaramıyordur."
He doesn't want anyone to like me.
Kimsenin beni sevmesini istemiyor.
He doesn't love me like before.
Beni eskisi kadar sevmiyor.
YOU KNOW THE DOCTOR DOESN'T LIKE ME TALKING TO ANYONE WHEN HE'S NOT HERE.
Doktorun bilgisi dışında yapmamalıydık. - O olmadığı zaman kimseyle konuşmam.
I KNOW THE DOCTOR DOESN'T LIKE ME TALKING TO YOU WHEN HE'S NOT HERE.
Doktorun olmadığı zamanlar konuşmak istemediğini biliyorum.
- He doesn't seem to Like me.
- Benden hoşlanmadı sanki.
he doesn't love me 32
he doesn't 603
he doesn't have to 52
he doesn't mind 30
he doesn't know 228
he doesn't understand 65
he doesn't care 94
he doesn't like it 37
he doesn't want to 29
he doesn't have it 27
he doesn't 603
he doesn't have to 52
he doesn't mind 30
he doesn't know 228
he doesn't understand 65
he doesn't care 94
he doesn't like it 37
he doesn't want to 29
he doesn't have it 27