He wants to see you translate Turkish
583 parallel translation
He wants to see you, sir.
Sizi görmek istiyor, efendim.
He wants to see you well enough to die.
Ölmeye uygun olduğunu görmek istiyor.
- Mr. Eton is outside. He wants to see you.
- Bay Eton sizinle görüşmek istiyor.
He wants to see you, Jack.
Seni görmek istiyor, Jack.
He says he wants to see you.
Seni görmek istiyormuş.
He wants to see you
Adı da...
There's a man outside, he wants to see you.
Dışarıda bir adam var. Seni görmek istiyor.
He wants to see you privately, sir.
Sizinle özel olarak görüşmek istiyor, efendim.
- He wants to see you.
- Sizi görmek istiyor.
- He wants to see you. - All right.
- Seni görmek istiyor.
He wants to see you.
Seni görmek istiyor.
He said he wants to see you right off.
Seni hemen görmek istiyormuş.
- Yeah? - He wants to see you right away, Paul.
- Seni hemen görmek istiyormuş Paul.
- He wants to see you about the divorce.
- Boşanmayla ilgili konuşmak istiyor.
Mr. Cross, there's a man outside who says he wants to see you.
Bay Cross, dışarıda sizi görmek istediğini söyleyen bir adam var.
He wants to see you.
- Seni görmek istiyor.
He wants to see you.
Sizinle görüşmek istiyor.
- He wants to see you Saturday afternoon.
- Cumartesi günü seni görmek istiyormuş.
He liked the act and he wants to see you right away.
Gösterinizi beğendi ve derhal sizi görmek istiyor.
He says he wants to see you.
Sizi görmek istediğini söyledi.
- He wants to see you very much.
- Sizinle görüşmeyi çok istiyor.
Paul's in a strange mood, he wants to see you
Paul seni görmek istiyor. Biraz garip davranıyor.
- He says he wants to see you.
- Seni görmek istediğini söyledi.
I just said I'd tell you he wants to see you and leave the rest to you.
Sana onun seni görmek istediğini bildirip kararı sana bırakacağımı söyledim.
He wants to see you right away.
Hemen seni görmek istiyor.
Come on, madam, quick, he wants to see you.
Gelin hanımefendi, sizi sorgulamak istiyor.
He wants to see you right away. Oh. Well, hop in the bus.
Hemen sizi görmek istiyor.
He wants to see you!
Seni görmek istiyor!
He wants to see you.
Seni görmek istiyor!
He wants to see you and I thought you'd want me to check up on him.
Seni görmek istiyordu ve araştırmamı istersin diye düşündüm.
He wants to see you.
Sizi görmek istiyor.
If he wants to see you, why doesn't he just come up?
Seni görmek istiyorsa neden yukarı gelmiyor?
Excellency, please, the stranger, he wants to see you.
Ekselansları lütfen, bir yabancı sizi görmek istiyor.
Speaking of Kimball, he wants to see you.
Kimball, o seni görmek istediğini söylüyor.
He wants to see you at the desk.
Bankoda seni görmek istiyor.
He says he is sick, he wants to see you.
Seni görmek istiyormuş.
He'll come back, if he wants to see you alive.
Geri gelecek, eğer seni hayatta görmek istiyorsa.
In case i don't see the squire, would you ask him when i come to his limit, blow his nose if he wants me to go on.
Belki ağayı göremem. Sınırlarına geldiğimde devam etmemi isterse burnunu hınkırsın.
Professor, the Dean of Science wants to know when he'll see you.
Profesör, ekonomi dekanı sizi görmek istiyor.
It's you he wants to see, ma'am, not the master.
Beyefendiyi değil sizi görmek istiyor.
- He just wants to see you.
- Seni görmek istiyor.
Can't you see he wants to go to sleep?
Uyumak istediğini görmüyor musunuz?
He wants to know if he can see that chimpanzee you were telling us about. Sure, sure thing.
Bahsettiğin şempanzeyi görebilirmi bilmek istiyor.
You see, he's running around with some girl and he wants to get married.
Bir kızla çıkıyor, evlenmek istiyor.
He wants particularly to see you, Melanie.
Seninle özel olarak görüşmek istiyor Melanie.
You see, he doesn't write very much but when he wants to really hurt someone, he can do it with one phrase.
Yani, aslında çok yazmıyor ama birinin canını yakmak isterse, bunu bir cümleyle yapabilir.
You tell Alec Waggoman I'll be right here if he wants to see me.
Alec Waggoman'a söyle beni görmek isterse hemen giderim.
HE JUST WANTS TO SEE HOW FAST HE REALLY IS. LIKE I TOLD YOU BEFORE, HE'S...
Dediğim gibi... biraz kaçıktır.
He wants to see to it that you get something really worthwhile.
Tabii sana karşı da çok olumlu duygular beslediği için gerçekten kıymetli bir şeyler almanı istiyor.
He'll be pleased to see you, because he said yesterday that he wished you were here because he has something he wants you to see.
Seni gördüğüne sevinir. Daha dün... keşke burada olsa diyor, görmeni istediği bir şey olduğunu söylüyordu.
Why don't you phone him and see what he wants to do?
Niçin ona telefon edip, ne yapmayı istediğini öğrenmiyorsun?