English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Headlights

Headlights translate Turkish

485 parallel translation
His headlights don't burn anymore.
Farları artık yanmıyor.
You couldn't even pay for the headlights.
Farları bile ödeyemezsin.
You saw this other car with headlights off following the taxi.
Farları sönük başka bir arabanın taksiyi izlediğini gördün.
Keep the motor running and the headlights on.
Motoru ve farları açık tut.
And then I saw her walking up the road in the headlights.
Ve sonra onu araba farlarının ışığı altında yolda yürürken gördüm.
One of us will come back tonight, blink the headlights.
Bu gece birimiz dönüp seni alacağız, farları yanıp söndüreceğiz.
But sleep undid her efforts with bold, dark strokes sweeping like a car's headlights over snow
Ama uyku, onun gösterdiği çabayı karlı bir havada arabanın dönen büyük geniş ispitlerinin yaptığı gibi boşa çıkartmıştı.
Through those headlights?
Onca araba farı varken mi?
I'll take the headlights and the tires.
Ben far ve lastikleri alıyorum.
Turn the headlights off.
Farları söndür.
The headlights picked him up only for a second.
Farlar sadece bir saniye onu aydınlattı.
Headlights off.
Farları söndür.
All of a sudden, headlights I'm gettin', right here.
Birdenbire, farlar. Üstüme doğru.
You left your headlights on.
Bir sorun yok. Herhâlde farları açık unuttunuz.
" Driving at night with the headlights off, trying to die behind the wheel!
" Farlar sönük sürerken geceleyin, kalmaya çalışırken altında tekerlerin!
No sense at all... because of the headlights.
Hiç mantıklı gelmiyor, farlar dolayısıyla.
If a car comes down that driveway... the headlights glare through the window.
Eğer o araba yolundan bir araba gelirse, farlar pencereden içeriyi ışıldatır.
You cannot miss those headlights.
O farları görmemeniz olanaksız.
That means that the car had to drive down the driveway in the first place... so she must have seen the headlights.
Bu demektir ki, araba her şeyden önce yoldan aşağıya doğru gelmek zorundaydı, bu nedenle farları görmüş olması gerekiyor.
But if she saw the headlights... and then a man's voice claims that his car is broken down on the highway... why open the door?
Fakat farları gördüyse, ve sonra adamın arabasının otoyolda arıza yaptığını ileri süren sesi geldiyse, Kapıyı açmak neden?
He turned the switch on his headlights.
Farlarını yaktı.
Very attractive headlights.
Çok çekici farlar.
Leave the headlights on
Farları açık bırak.
Headlights night have just been lit!
Pist ışıkları az önce yandı.
I see two headlights coming toward me, fast.
Bana doğru gelen iki far görüyorum.
Well, he could have used his headlights.
Şey, farlarını kullanmış olabilir.
Killer follows, makes a left turn, to throw his headlights into the garage.
Katil izliyor, sola dönüyor, farlarını garaja çeviriyor.
And you're trying to tell me that there's no other angle in which a second car could use his headlights to illuminate the spot where Harry Stone was killed?
Ve siz bana Harry Stone'un öldürüldüğü yeri aydınlatmak için ikinci bir arabanın farlarını kullanabileceği başka bir açının olmadığını mı söylemeğe çalışıyorsunuz?
That's what happened just before I found you. The images stop when you saw my headlights.
Görüntüler, arabamın farlarını gördüğünde durdu.
The lights. The car headlights.
Işıklar, araba farları.
I'll turn on the headlights.
Bak farları yakayım.
I don't know about Seward County, but we got laws here about driving'with busted headlights.
Seward County i hiç bilmem, ama burada kırık farlarla araba kullanma ile ilgili kanunlarımız var.
I never even saw a pair of headlights.
Yolda hiç araba görmedim.
The headlights don't match. That one's new.
Farlar eşit değil.
The trees are lit with the headlights of the car, and they look like they suck you in.
Ağaçlar arabanın farlarıyla aydınlanıyor ve insanı içlerine çekiyor gibi görünüyorlar.
If you can hear me, blink your headlights.
Beni duyabiliyorsanız, selektör yapın.
- You can't have headlights.
- Far olmamalı.
The heinies catch a flash of those headlights, you guys are dead meat.
Biracılar bu farların ışığını görürlerse, ölürsünüz.
Headlights don't work.
Farlar çalışmıyor.
Your eyes are the headlights.
Gözlerin farlar.
The car is driving along 30 miles an hour... and he's flashing his headlights at the hitchhiker... telling him to get the hell out of the road.
Yoldan defolup gitmesi için otostopçuya farlarını yaksın.
- Headlights.
- Ön farları.
How many headlights do you have?
- Kaç farınız var?
I'm leaving before dark, my headlights aren't working.
Hava kararmadan gitmeliyim farlarım çalışmıyor.
The headlights!
Farlar!
Driving in the dark without headlights?
- Karanlıkta farsız sürülüyor.
What he was probably going to do was have them turn on the headlights.
Muhtemelen farlarını açmalarını isteyecekti.
I think that there's a very good chance... that he was going to check the driver's license... and tell him to turn on his headlights, and let the guy be on his way.
Bence, büyük ihtimalle sürücünün ehliyetini soracak ve farlarını açmasını söyleyerek gitmesine izin verecekti.
Now 60 of all nighttime accidents happen on the curb because there's a blind spot between the time the wheel's turned and the time your headlights get where you're going.
Gece kazalarının 60'ı... yol kenarında oluyor... çünkü tekerleğin döndüğü anla... farların gittiğiniz yere döndüğü an... arasında kör bir nokta var.
When you turn a Tucker wheel, you also turn the fenders and the headlights.
Tucker tekerleğini döndürdüğünüzde... çamurluk ve farları da döndürmüş oluyorsunuz.
No headlights.
Farlar yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]