English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Heaving

Heaving translate Turkish

136 parallel translation
Instead, there was a very strong feeling that the Earth was heaving in some periodic way, that there were... Mountain belts rose and fell.
Onun yerine, Dünya'nın periyodik biçimde kabardığına ve dağ sıralarının yükselip, alçaldığına dair güçlü bir kanı vardı.
Start heaving, Cleave.
Onları harekete geçir, Cleave!
You've cost me two hours delay already with this heaving to.
Gidelim, bu eğlenceyle iki saat gecikmeme neden oldunuz.
Don't you see my moist lips, and my bosom heaving?
# Görmüyor musun ıslak dudaklarımı, inip kalkan göğsümü? #
I had barely spoken when I saw his chest heaving noisily and a stream of tears falling from underneath the blindfold.
Göğsünün gürültüyle şiştiğini ve göz bağının altından akan gözyaşlarını gördüğümde zar zor konuşabildim.
You heaving brute!
Kudurdun herhalde!
He wasn't actually sick, but he was heaving and turned around and swayed.
Esasen hasta değildi. Sendeliyordu. Arkasını döndü ve yalpaladı.
He turned to look at Li Chen sleeping on the straw mattress, her tiny body heaving fitfully.
Samandan döşek üzerinde uyuyan küçük bedeni gelişigüzel inip kalkan Li Chen'e bakmak için döndü.
Her tiny body heaving fitfully.
... onun minik bedeni gelişigüzel inip kalkıyordu.
Now a strange heaving back and forth, which will eventually lead to the transfer of sperm.
Garip bir ileri geri hareket silsilesi sonunda spermin transferi gerçekleşecek.
You're heaving your lover's name before your parents?
Sevgilinden önce Bizim onurumuzu düşün
The waves, the engines... an occasional muffled prayer... and the sound of 50 guys all heaving their guts out.
Dalgalar, motorlar arada bir sessiz dua ve mideleri kalkmış 50 kişinin sesi.
She's heaving to starboard.
Sancağa yükseliyor.
One nibble and you are a heaving mound of flesh.
Tek bir ısırığıyla etten bir yanardağa dönüşürsün.
It's heaving.
Ortalık ısınıyor.
The boat's heaving starboard.
Rüzgarı sancaktan alıyoruz.
I hated her so much... it, it... flames... flames on the side of my face... breathing, breath, heaving breaths...
Ondan öylesine nefret ediyordum ki alevler, alevler yüzümü yalayan alevler nefes alışları, nefes, nefes alıyordu...
Your arms were tense, your chest was heaving. there were tears in your eyes, but still you tried to catch that woman in the lead.
Kolların kaslıydı göğsün kabarmıştı gözlerinde ter vardı fakat hala önündeki kadına yetişmeye çalışıyordun.
If I do change my mind, you will know because my breasts will be heaving and moist with perspiration.
Fikrimi değiştirirsem, anlarsın. Çünkü göğüslerim kalkmış ve terden ıslanmış olacak.
Her breasts heaving as her supple, nubile young body...
Göğsü inip kalkıyor, yumuşak, taze vücudu...
Nuzzle my head against his rippling, heaving chest?
Kaslı ve güçlü göğsüne başımı yaslayacağımı mı?
His tensed buttocks in his tight uniform. The autumn sun glinting on his glistening, heaving pecs.
Dar formasının içindeki gergin kalçalarıyla..... sonbahar güneşinde parlayan göğüs kaslarıyla da ilgisi yok.
"Runnin'from mercy, heaving and cold"
Runnin'from mercy heavin'and cold
Runnin'from mercy heaving'and cold
Runnin'from mercy heavin'and cold
My, these seas are certainly heaving.
Bu okyanus çok kabarmış.
It was heaving up in the middle incredibly.
Merkez de inanılmaz şekilde yükseliyordu.
Two voluptuous women grinding, heaving.
İki şehvetli ve güzel bayan bana saldırıyordu
What - bosoms heaving, shirt buttons catapulting through the air?
Yanı üstümüzü çıkartırken düğmeler havada mı uçuşmuş?
And on page two, he's not reaching for her "heaving beasts."
Ve ikinci sayfada onun "dolgun malzemelerine" ulaşamaya çalışmıyor.
She could have heaving beasts.
Dolgun malzemeleri olabilir.
You can usually find them on the heaving beasts.
Genellikle dolgun malzemelerde olurlar.
Heaving heart
Kabaran kalbim
I was busy dry heaving.
Ben onu ordan kaldırmakla meşgüldüm.
" heaving to and fro beneath his booted feet.
"Çizmeli ayaklarını ileri geri kaldırıp indirirken"
Well, very nice. Like the gentle dew of the morning breath clinging lightly to your heaving...
Şey... çok hoş... sabah nefesinin nazik çiyi gibi... hafifçe yapışarak senin göğsünü şişirmiş...
" As his brazen fingers peeled the silken fabric from her heaving bosom he beheld her quivering alabaster mounds.
" Utanmaz parmakları, kabaran göğsünün üstündeki ipeği araladı. Titreyen, taş gibi tepelerine bakakaldı.
"I took M.G.'s gloved hand and placed it on my heaving, pink, stippled breast."
"M.G.'nin eldivenli elini alıp diri, pembe, çilli mememe koydum."
A heaving pack of furs and spurs.
Ve onların kürkleri ve mızraklarıyla geçer.
The surface of the sun is heaving.
Güneş'in yüzeyi alçalıp yükselir.
"My chest is a-heaving"
"My chest is a-heaving"
"Heaving, heaving, heaving"
"Heaving, heaving, heaving"
Does she cry? Pouty lips, heaving bosom?
Dudaklarını büküp, içini çekerek ağlıyor mu?
Luckily I've moved on to my second, which involves heaving and running like hell.
Neyse ki ikincisine geçtim. Öğürmek ve tabana kuvvet kaçmak.
The last one was about her legs trembling and heaving bosom.
Sonuncu titreyen bacakları ve inip kalkan göğsü hakkındaydı.
I've got three people heaving and we're out of emesis basins.
Kusan üç hastamız var ve kusmuk kabı kalmamış.
He's upstairs, sunburned, heaving his guts out.
Güneş başına geçti, midesi bulanıyordu. Yarın siz de bizimle gelin.
This entire campus is heaving with beautiful women that don't know anyone yet.
Tüm kampüs daha kimseyi tanımayan güzel kızlarla dolu.
I know I must look ludicrous to you with my heaving, and shaking and my shockingly awful normalness.
Her yerim titrerken, büyük bir şok yaşarken sana komik göründüğümü biliyorum.
It was heaving up in the middle incredibly.
Merkezde inanılmaz şekilde yükseliyordu.
If we throw in a few heaving bosoms we'll make Book of the Month Club.
Evet. "Kabaran Göğüsler" romanına da gönderme yaparsak "Ayın Kitabı Kulübü" nü kurarız.
Get the heaving'lines ready.
Halatları hazırlayın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]