English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Heirlooms

Heirlooms translate Turkish

114 parallel translation
It's called Desire. It belonged to a beautiful lady. You're taking one of my dearest heirlooms.
Adı Şehvet'dir ve en değer verdiğim kadınlardan birine ait eşsiz bir parçadır.
These will be our first heirlooms to be handed down to our children...
Bunlar çocuklarımıza miras bırakabileceğimiz ilk eşyalarımız olacak...
Family heirlooms.
Aile yadigârıydı.
Some more family heirlooms?
Biraz daha aile yadigarı mı?
I'm proud of the earrings. Heirlooms.
Küpelerle gurur duyuyorum.
He sold the family heirlooms and he was an incorrigible sinner but such a fortunate man
Aileden kalan değerli eşyaları sattı ve o ıslah olmaz bir günahkardı ama çok şanslı bir adamdı.
Family heirlooms.
Görüyor musun?
These here make jewels in the Tower of London look like cheap family heirlooms.
Bunların yanında Londra Kulesi'ndeki mücevherler incik boncuk sayılır.
I... got a couple of heirlooms I wanna hide with you.
Sizinle olmasını istediğim iki aile yadigarımız var. Jack, hayır!
i'd also like you to refrain from playing with priceless family heirlooms.
- Ayrıca lütfen bir daha... -... lütfen paha biçilmez aile yadigarlarıyla oynama.
These are some precious family heirlooms what I've always refused to... be parted from, even in times of direst adversity.
Bunlar en zor zamanlarımda bile asla elden çıkarmadığım birkaç değerli aile yadigarıdır.
It's a mixed bag of nuts when family heirlooms get passed down.
Aile mirası, bir çuval karışık fındık gibidir.
My daughter will inherit all the precious heirlooms that were passed on to me.
Kızım, bana miras kalan değerli aile yadigarlarını kullanabilir.
Peggy and I are gonna go to the storage company and get a list of people who bought my heirlooms.
Peggy ve ben depo şirketine gidip yadigarlarımı satın alanların bir listesini alacağız.
Well, yes, I do, but they're all heirlooms too.
Evet, var. Ama onlar da aile yadigarı.
Oh, they're just family heirlooms.
Aile yadigârı.
Because I have valuable family heirlooms in there
Çünkü orda değerli aile yadigarları var.
It's like anything, isn't it? Land, livestock, heirlooms, what have you.
Her şeyde olduğu gibi - toprak, çiftlik hayvanları, aile yadigarları.
These are not gifts ; these are heirlooms.
Bunlar hediye değil ; aile yadigârı.
A year ago I had no family, and now I have heirlooms!
Bir yıl önce ailem yoktu, şimdi aile yadigarım var.
Oh, precious heirlooms, Daddy would never let them take you.
Değerli hatıralarım. Babanız gitmenize izin vermez.
Pawn heirlooms.
Aile yadigarları.
Why would we supplement our collection of French paintings with family heirlooms from an American attic? .
Fransız tablo koleksiyonumuzu Amerikan ailelerinin miras tablolarıyla neden dolduralım?
In peace... So you thought your mother should sell off her heirlooms? So you could be left in peace.
Annenin aile yadigarlarını seni rahat bırakmak için satması gerektiğini düşündün o zaman.
WELL, THEY'RE... THEY'RE FAMILY HEIRLOOMS, BUT, UH... I MEAN, I KNOW YOU BOYS NEED THINGS, SO, I...
Bunlar aile yadigarı ama sizin de bir şeylere ihtiyacınız var.
"Priceless heirlooms are made to be broken."
"Hatıralar, kırılmak için yapılmıştır."
The spouses declare being in possession of all their clothes, jewellery and personal effects or family heirlooms.
Her biri kendi özel kıyafet, mücevher ve eşyalarını saklayacaktır.
You have more precious heirlooms.
Daha kıymetli aile yadigarların var.
Heirlooms are only meant for my wife.
Aile yadigarları sadece karım için.
Mommy, I need our family heirlooms to propose marriage.
Anne, evlilik teklif etmem için bana aile yadigarlarımız lazım.
I should get these rubber knee things for when I'm out in the garden futzing with my heirlooms.
Şu plastik dizliklerden alayım bence. Bahçede uğraşırken kullanırım.
About the heirlooms?
Bahçe falan diyordun.
They're family heirlooms.
Bunlar aile yadigarı.
Well, you say that there are family heirlooms inside your safety deposit box.
Banka kasanızda nesilden nesle geçen eşyalar olduğunu söylüyorsunuz.
I've, um, made a list of family heirlooms, things that belong back home.
Ailemize ait olan... değerli eşyaların listesini yaptım.
They're like heirlooms.
Onlar aile yadigarı gibidir.
You stole their heirlooms. You sold them except for that watch.
Evlerini soyup Rus karaborsasında sattın.
- I wanna ask Lawrence what he did with all those precious heirlooms.
Lawrence'a tüm o değerli aile yadigârlarını ne yaptığını sormak istiyorum.
But as Louis was besieged by angry families seeking the return of stolen heirlooms, he began to wonder :
Ama kızgın aileler çalınan aile yadigârlarını geri almak için Louis'in başına üşüşünce şüphelenmeye başlamıştı.
Each one a catalog of heirlooms feared stolen and lost.
Her biri çalındığından korkulan aile yadigârlarının listesini çıkarıyordu.
In Chuck's cataloging of heirlooms feared stolen by trusted funeral she came across a particularly angry death threat written by one Wilfred Woodruff.
Chuck, güvenilen çalışanlar tarafından çalındığından korkulan yadigârları listelerken,... bir Wilfred Woodruff tarafından yazılmış özellikle kızgın bir ölüm tehdidi ile karşılaşmıştı.
She went about matching hate mail with heirlooms and regifting them to their rightful heirs like she had been regifted to the Pie-Maker.
Nefret mektuplarıyla uyuşan aile yadigârlarıyla başlayıp onları hak sahiplerine tekrar hediye ediyordu. Tıpkı kendisinin turtacıya tekrar hediye edilmesi gibi.
Next item up for bidding is this box of heirlooms.
Sıradaki parça, bu aile yadigarı kutu.
Susan's not in this for money and heirlooms.
Susan paranızda ya da mirasınız değil diyorum.
Ending up hosting candle parties and selling family heirlooms on eBay.
Kendimi ev hanımı olmuş, İnternet'te aile yadigârlarını satarken gördüm.
Oh, yeah, family heirlooms.
- Ah evet, aile yadigarıdır.
The hidden booty of heirlooms and gold crowns stashed under the mattress implied a seasoned grave robber, and the can of fuel accelerant indicated the two bodies robbed had gone up in flames.
Yatağın altına saklanmış altın eşyalar ve mücevherler tecrübeli bir mezar hırsızına işaret ediyordu. Ve bir şişe yakıt da kaçırılan iki cesedin alevlere yem olduğunu gösteriyordu.
I fear, in his deluded state of mind, my father disposed of some valuable family heirlooms.
Korkarım ki akli durumundaki dengesizlik yüzünden aile yadigarlarımızdan birini alıp gitmiş.
The heirlooms.
Aile yadigârları.
And I think it ought to go off once or twice as we tussle, blowing to smithereens the usual priceless heirlooms, hmm?
- Neden ki?
Cos there's something in your victim's blood that looks like one of those Heirlooms.
Kurbanın kanında, onların aile yadigarlarına benzer bir şey var da.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]