English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Helena's

Helena's translate Turkish

434 parallel translation
Helena says you must be very tired and not to exert yourself any more today.
- Çok yorgun olmalısın diyor ve bugün için daha fazla yorulmaman gerektiğini söylüyor.
She fell head over heels in love.
Helena sırılsıklam aşık oldu.
Helena sat there in the dusk, beaming.
Helena alacakaranlıkta oturmuş sevinçten yüzü ışıldıyordu.
Helena, I think you sit down.
Helena, bence oturmalısın.
Helena, with you and me, it's still Old World.
Helena, sen ve ben, hâlâ eski dünyadanız.
Helena, you are the love of my life.
Helena, sen benim hayatımın aşkısın.
It's over between us, Helena.
İlişkimiz bitti Helena.
Tell them what you told me just now, about Helene.
Valdemar, bana Helena ile ilgili söylediğini tekrarlar mısın?
Before it's too late, could you take Helena with you?
Çok geç olmadan, Helena'yı seninle götürürmüsün?
There's Helena.
İşte Helena.
Helena, what's wrong?
Helena, sorun nedir?
That's not true, Helena.
Bu doğru değil, Helena.
Four, the Count Andrenyi, who is Helena's devoted husband and Mrs. Armstrong's devoted brother-in-law.
Dördüncü olarak Kont Andrenyi karısına büyük bir tutkusu var ve karısının ablasına duyduğu sevgiyi paylaşıyor.
I'm dripping with Helena Rubenstein's eau de cologne for men.
Helena Rubenstein'in losyonunu sürüyorum.
We can't rush it, it's got Helena.
Ona saldıramayız, Helena elinde.
( Helena )'Moonbase Alpha status report,'1,095 days after leaving Earth's orbit.
- Göremiyorum. - Hadi Caren. Bir bakayım.
'Dr Helena Russell recording.
Kafada sıyrıklar, şok ve görme kaybı mevcut.
- Precisely. I decided that you, Helena, shall be Tony's mate and you, Maya, the commander's.
Üstuzayda atlama motoruyla, sizi dilediğiniz yere götürebilirim.
I thought I was an adult and could look clearly at you and me and Helena's illness and our childhood.
Artık büyüdüğümü, sana, kendime, Helena'nın hastalığına ve çocukluğumuza daha net bakabileceğimi düşündüm.
In the same way, I can't see your face or Helena's or Leonardo's.
Aynı şekilde, senin, Helena'nın ve Leonardo'nun yüzlerini de göremiyorum.
When I went back to Helena, she was sitting bolt upright, quite relaxed and calm.
Helena'nın yanına döndüğümde, dimdik oturmuş biraz rahatlamış ve oldukça sakindi.
"I asked Leonardo to stay. I see it's doing Helena good."
"Helena'ya faydası oluyor." dedin.
So Lena's illness was my fault?
- Demek istediğin, Helena'nın hastalığı benim hatam mı?
There's a light on in Helena's room.
Helena'nın odasının ışığı yanıyor.
Viktor's there, talking to her.
Viktor orada, Helena'yla konuşuyor.
Helena, what's the matter?
Ne oldu Helena?
Not without Helena.
- Helena'sız olmaz.
Just then... you called me. Helena. You were right behind me.
13 00 : 14 : 24 : 08 O sırada... 04 00 : 14 : 26 : 10 sen bana seslendin.
Once in Poland her name was Helena, now it's Esther.
Polonya'dayken Helena'ydı. Şimdi Esther.
Well... here's to the new kid on the block, Helena.
Pekâlâ, bu mahallenin yeni çocuğu için, Helena.
Dear little Helena, my ass!
Kıçımın sevgili küçük Helena'sı!
It's Helena.
Helena hakkında.
- Helena, that's impossible.
- Helena, bu mümkün değil.
And what's with the scan signal - on the video, Helena? - Oh, that.
Video kasetteki tarama sinyali nedir, Helena?
Helena Rosenbloom had been engaged in charitable work for ten years when she met Shlessinger.
Helena Rosenbloom, Shlessinger'la tanıştığında kendisini 10 yıl boyunca hayır işlerine adamış bir kadındı.
Helena, why do not we go you and I know what it going?
Elena, birlikte gidip nasılmış baksak ya?
Now he's reading Helena Robertson's name like she's a witness.
Şimdi de Helena Robertson'ın ismini şahit diye gazetelerde okuyor.
Someone's been calling the Institute wanting to ask Helena more questions.
- Birileri enstitüyü arıyor. Helena'ya soru sormak istiyormuş, öyle söylüyor.
I'm on Helena's floor to take a look at her apartment.
Helena'nın katındayım. Etrafa bakacağım.
Already, I seem to have acquired a reputation for honesty and fair dealing... and I am pleased to call some of Helena's most influential citizens... my friends.
Şimdiden, dürüstlüğüm ve adil davranışlarım sayesinde ünlendim. ALFRED LUDLOW Sığır ve Buğday Komisyoncusu Helena'nın nüfuzlu sakinlerine "dostum" demek çok hoşuma gidiyor.
Helena, are you ready for bed?
Helena, yatmaya hazır mısın?
Helena's gonna be up soon.
Helena az sonra uyanır.
Demetrius, I'll avouch it to his head, made love to Nedar's daughter, Helena. And won her soul.
Demetrius, hepiniz bilin isterim ki Nedar'ın kızı Helena ile sevişmiş onun ruhunu almıştır.
Captain of our fairy band, Helena is here at hand and the youth, mistook by me, pleading for a lover's fee.
Perilerin kralı efendimiz, Helena emrinize amadedir. Atinalı ile karıştırdığım genç aşkının karşılığını bekler.
And this Lysander, this Demetrius is, this Helena, old Nedar's Helena.
Yanındaki de, Lysander. Şuradaki, Demetrius. Yanındaki de, Helena.
- Helena called to tell me that she was so offended by your behaviour that she's taking her collection to Christie's.
- Helena aradı ve davranışlarından dolayı çok alındığını koleksiyonu Christie'e götüreceğini söyledi.
- Helena, he's doing so good.
- Helena, oğlun çok iyi oynuyor.
- Oh, he's terrific, Carl. Terrific. - Oh, Helena...
Oh o harika durumda, Carl.
Helena Rubinstein is a civilized place, for civilized people.
Helena Rubinstein medeni insanlar için yapılmış medeni bir yer.
- Who is it? - It's Helena Barnes.
- Helena Barnes.
I mean. it's- - it's Helena Barnes.
O, Helena Barnes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]