Hennessy translate Turkish

I was at the wheel waiting'for Hennessy to relieve me.

Ben dümendeydim, Hennessay'in nöbeti devralmasını bekliyordum.

Did you take the subject up with Hennessy? Yeah.

Konuyu başkomiser ile görüştünüz mü?

What did Hennessy say to that?

- Peki o ne dedi?

That's Leslie Hennessy.

Bu, Leslie Hennessy.

I'm afraid where I go, Hennessy goes.

Ben neredeysem, Hennessy orada.

- Escorted by Mr. Hennessy.

- Hennessy ile birlikte.

You mean we'll be going together, Hennessy?

Yani birlikte mi gideceğiz?

- Mr. Hennessy.

- Bay Hennessy'ye.

Guy, did you know Mr. Hennessy helped crack that ax murder?

Bay Henessy'nin balta cinayetini çözdüğünü biliyor muydun?

- Hi, Hennessy.

- Merhaba, Hennessy.

Come on, Hennessy.

Haydi, Hennessy.

Your friend Hennessy is watching us.

Hennessy bakıyor.

If they announce I won't play, Hennessy's bound to be suspicious.

Oynamazsam, Hennessy şüphelenir.

Stay here and help me give Hennessy the slip after the match.

Maçtan sonra kaçmama yardım et.

- Hennessy!

- Hennessy!

Mr Hennessy has been looking for you.

Bay Hennessy seni arıyordu.

- Minimum, Hennessy shook on it.

- En az. Hennessy ile el sıkıştık.

Hi, Mr Hennessy.

Merhaba, Bay Hennessy.

So I used to lean on a little Hennessy's.

Bu yüzden kanyağa sığındım.

Dr. Hennessy and Mick are with him now.

Henüz bilmiyorum.

Hennessy!

Hennessy!

All right, Hennessy.

Pekâlâ Hennessy.

I'll get a boat at Hennessey's Landing.

Hennessy İskelesinden bir bota bineceğim.

Five-star Hennessy, of course.

Beş yıldızlı Hennessy, elbette.

Get Hennessy!

Hennessy al!

Hennessy.

Hennessy.

I can't get work, Mr. Hennessy.

İş alamıyorum, Mr. Hennessy.

I come to you on my hands and knees, Mr. Hennessy.

Secde ederek geldim, Mr. Hennessy.

I can't pay the rent, Mr. Hennessy.

Kirayı ödeyemiyorum, Mr. Hennessy.

- Mr. Hennessy you and your staff have done a splendid job.

- Mr. Hennessy sen ve ekibin mükemmel bir iş çıkardınız.

The Hennessy Line ran right along over there.

Şurada Hennessy hattı uzanıyordu.

The Hennessy Line ran along right over there.

Şurada Hennessy hattı uzanıyordu.

You understand, Hennessy?

Anlıyor musun Hennessy?

So, what do you think that is, Hennessy?

Sence bu nedir Hennessy?

You tryin'to be cynical, Hennessy?

- Alay ettiğini mi sanıyorsun Hennessy?

The best, Hennessy.

En iyisi! Hennessy!

I'll have another Hennessey.

Bir Hennessy daha alacağım.

A hennessey for Del paxton. All right.

- Del Paxton'a bir Hennessy.

The winegrower must sell his wine. If Hennessy can't buy, let the State do it.

Son yerel seçimler konyak tacirlerini iktidardan etti.

Baby, can I have a Hennessy Paradis?

Yavrum, bir Hennessy Paradis versene.

A Hennessy Paradis, please.

Bir Hennessy Paradis lütfen.

Hennessy in on a Saturday?

Cumartesi günü Hennessy mi burada?

- Hennessy?

- Hennessy?

Hey, everybody, back in high school, Hennessy was a cheerleader!

Millet! Hennessy lisede amigoymuş!

So which Hennessy is it?

Hangi Hennessy?

- Hi, Paul Hennessy.

- Ben Paul Hennessy.

- Uh, sorry, Mr. Hennessy.

- Üzgünüm Sayın Hennessy.

- Mr. Hennessy...

- Sayın Hennessy...

- Hey, Hennessy, think fast!

- Hennessy dikkat!

[Rory on machine] You've reached the Hennessys.

Hennessy'lere ulaştınız.

- Oh, Alida.

Dr. Hennessy ve Mick şu anda onun yanında.