Her fault translate Turkish
2,158 parallel translation
This whole thing is her fault!
Olanların hepsi annemin suçu!
Everything is her fault!
Her şey onun hatası!
It's her fault.
Onun suçu.
It's not her fault.
Bu onun suçu değil.
That is her fault.
Onun suçu.
And it's not her fault, she's outnumbered.
Ve kadıncağızın hiç suçu yok, bir kere çocuklar sayıca üstün.
It's her fault they tease me.
Onun hatası, tepemi attırdı.
First work, now this... and it was her fault Jay was late this morning, did I tell you that?
Önce iş, şimdi bu... Jay'in sabah gecikmesi de onu suçuydu!
It wasn't her fault, you know.
Bu onun suçu değildi, biliyorsun.
Ooh. So... Not her fault.
Yani onun suçu değil.
This is all her fault. Hands behind your back, please.
Hepsi onun hatası.
This is not her fault.
Bu, annemin hatası değil.
It's not her fault.
Onun suçu değildi.
I know this is awkward, and I don't want to blame Alice since she's not here to defend herself, but a lot of what went wrong was completely her fault.
Bunun garip olduğunu biliyorum burada olmayıp kendini savunamadığı için Alice'i suçlamak istemiyorum fakat yanlış giden çoğu şey tamamen onun hatasıydı.
It wasn't all her fault.
Hepsi onun suçu değildi.
It's not her fault you have beaver problem.
Evde bir kunduz sorunu yaşanması onun suçu değil.
Hey, this is not her fault.
Bu onun suçu değil.
It's not her fault she's being raised by a bad mother.
Kötü bir anne tarafından yetiştirilmek onun suçu değil.
It's not her fault. I know.
Ama o küçük bir çocuktu.
It's her fault.
Bu onun hatası.
It's not her fault.
Bu onun hatası değil.
- It isn't her fault she's like that.
- Öyle olması onun suçu değil.
That's not her fault.
Bu onun suçu değil.
It's not her fault.
Onu üzdüğünüzü anlamıyor musunuz?
No, then she'll start pretending to like things that she really doesn't just to make me feel better, which will make her feel even worse, which won't be my fault, so I'll resent her, and that won't be her fault, so she'll resent me.
Hayır, o zaman sevmediği şeyleri de sırf beni mutlu etmek için seviyormuş gibi davranacak ki bu da onu, benim hatam olmadığı hâlde kötü hissettirecek, ben de ona alınacağım bu da onun hatası olmayacak, böylece bu sefer de o bana alınacak.
You brood too much. Everything on this planet's not your fault.
Dünyadaki her şey senin suçun sayılmaz.
Everything is all messed up, and... it's my own fault.
Her şey berbat, ve... bu benim kendi hatam.
Haddie dyed her hair black. I mean, what isn't your fault?
Haddie saçlarını siyaha boyamışsa neden senin suçun olsun ki?
Everything that happens is his fault, Elena.
Olan her şey onun suçu Elena.
He said it wasn't my fault, that he'd make it all better.
Benim hatam olmadığını söyledi. Her şeyi düzeltecekti.
Oh, yeah, it's all my fault.
Her şey benim suçum zaten.
No, it is my fault. You did not hook up with her And then ask your kid to cover for you.
Kadınla birlikte olup, kızından bunu saklamasını isteyen sen değildin.
She confesses that she was so desirous to be taken into Your Grace's favour, so blinded by desire for worldly glory, that she did not consider how great a fault it was to conceal her former faults from Your Majesty.
İtirafında dedi ki ; Majesteleri'nin gözdesi olabilme arzusu ve dünyevi şaşaayı elde edebilme isteğiyle gözleri o kadar körleşmiş ki, siz Majesteleri'nden, geçmiş kabahatlerini gizlemenin ne kadar büyük bir hata olduğunu bilememiş.
You know all this now who she is now, I think it's probably my fault.
Artık hemen her şeyi biliyorsun.. onun aslında kim olduğunu. Muhtemelen hepsi benim suçum.
I don't wanna say it's completely Michael Bay's fault, but that guy needs to be stopped'cause it's all his fault.
- Evet. Bunun tamamen Michael Bay'ın hatası olduğunu söylemek istemiyorum ama o adam her şey onun hatası olduğu için durdurulmalı.
Look, it is your fault that they are stomping all over my turf with their double-velcro easy steppers.
Bak, çift cırt cırtlı ayakkabılarıyla çimenliğimin her yerini ezmeleri senin kabahatin.
So sorry guys, it's all my fault.
Çok özür dilerim çocuklar, her şey benim yüzümden.
Every dead body that comes in, it's my fault.
Ortaya çıkan her ceset benim hatam.
you do not know what I would do without her. Heard what he wanted to hear, dear. It's not your fault.
Ama ne bileyim öyle olacağını
This is all her own fault.
- Hepsi kendi suçu.
I know that everything is my fault. But I can fix it, Kaja. I will fix it.
Biliyorum, her şey benim suçum ama bunu düzeltebilirim Kaja.
It was not her fault either.
Onun da suçu yoktu.
It's my fault too. I didn't support her like I should have.
Onunla ilgilenmediğim için ben de bir bakıma suçluyum.
Everything is my fault.
Her şey benim hatam.
The job's not easy, but it's not always the job's fault.
İşleri kolay değil elbet ama her zaman işten kaynaklanmıyor.
I can explain everything, darling, it's not my fault.
Her şeyi açıklayabilirim sevgilim, benim suçum değil.
Seeing as it's actually all my fault, right?
Her şeyin benim suçum olduğunu görmek mi?
- Is it her parents'fault?
- Ailesinin suçu mu peki?
As always, it's my fault.
Her zaman olduğu gibi bu da yine benim hatam.
Whatever it is, I'm guessing it's your fault. Jesus!
Her ne ise, senin suçun diye düşünüyorum.
And I know she said her crimes were not my fault, but... That was probably your husband talking.
Onun suçlarının benim hatam olmadığını söylediğini biliyorum ama muhtemelen bunu söyleyen kocanızdı.