English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hereditary

Hereditary translate Turkish

379 parallel translation
It's hereditary. lt's instinct.
Kalıtsal bir şey. İçgüdü gibi.
All hereditary.
Tamamen irsi.
It's hereditary!
Kalıtsal bir durum!
" At times this hereditary flaw weighed heavily upon him. He felt he was paying the price for the generations of his forefathers whose drinking had poisoned his blood.
" Genetik kusurunun dayanılmaz yükü, ona ağır gelmeye başladığı zamanlarda nesillerdir içtikleri içkilerle, kanlarını zehirleyen atalarının bir bedelini ödediğini hissetti.
This is their hereditary passport... with space for twelve future children.
Bu, onların gelecekteki 12 çocuğu için yer ayrılmış ırsi pasaportları.
He strips us of our hereditary possessions and distributes them to absolutely anyone.
Biliyorum bizim kalıtsal tüm mülkümüzü parçalara ayırıyor ve onları tamamen ona buna dağıtıyor.
Gentlemen, I have the honor to present the great hereditary war chief of the Apache nation, Cochise.
Beyler, Apaçi ulusunun büyük şefi Cochise'i takdim etmekten onur duyarım.
- Hereditary.
- Kalıtımsal.
You'll be happy to know that stupidity is not hereditary.
Aptallığın kalıtsal olmadığını bilmek hoşunuza gidecektir.
But it's hereditary, my dear fellow.
Ama bu aile içinde yaygın olan bir hastalıktır.
I think it must be hereditary with the Baskervilles.
Evet, sanırım Baskerville ailesinde genetik bir durum.
Hereditary, no doubt, but nowhere near so far advanced.
Kalıtsal olduğuna şüphe yok, ama ilerlemiş bir durum yok.
Here, the army exercises under Tully Bascombe hereditary field marshal and grand constable.
Ordu şu anda kalıtsal Mareşal ve Silahlı Kuvvetlerin başı olan... Tully Bascombe yönetiminde talim yapmaktadır.
He's our hereditary field marshal.
O bizim kalıtsal Mareşalimiz.
It's hereditary!
Bu irsi bir şey.
In the decision that came from Stuttgart, it is stated that your mother suffered from hereditary feeble-mindedness.
Stuttgart'tan gelen kararda,...... annenizde kalıtsal zeka geriliği hastalığı olduğu yazıyor.
Can you give us some clarification as to how the Hereditary Health Court in Stuttgart arrived at that decision?
Öyleyse Stuttgart Kalıtımsal Sağlık Mahkemesi'nin bu karara nasıl vardığını söyleyebilir misiniz?
Madness is hereditary, isn't it?
Delilik kalıtsaldır, değil mi?
Clearly, grave hereditary dysfunction could be added to my wounded honor.
Kuşkusuz, bir genetik bozukluğu... yaralı onuruma eklenmiş olabilirdi.
She was the granddaughter of the last hereditary prince of these islands.
Bu adaların varisi olan son prensin kız torunuydu.
I'd like to say that the Royal Australian Navy has again sent a corvette to do honour to the hereditary princess of our island paradise.
Avustralya Kraliyet Donanması cennet adamızın prensesi, adına bir alay göndermiş bulunmakta.
and their hereditary tears.
ve kalıtsal gözyaşlarıyla,
My father's condition isn't hereditary.
Babama çekmiş, irsî bir şey.
It's hereditary.
Bu kalıtsal bir şey.
He with his treats of suicide, boasts of hereditary taint, incestuous love!
Numaradan intihar girişimleri, doğuştan gelen zayıflıklarıyla övünmeler,.. ... ensest bir aşk!
well, you can't be too careful, not with hereditary.
Sağlık konusunda dikkatli olmak gerek.
I would like you to consider that the hesitation for which you are blaming yourself is a hereditary trait of your species.
Öyle sanıyorum ki kendini suçladığın tereddüt anı senin türünün karakter özelliği.
An hereditary trait, captain.
Kalıtsal bir özellik, Kaptan.
With one exception,... a distant, less wealthy branch of her house, the Berlifitzings,... hereditary enemies of the Metzengersteins.
Bunun tek istisnası, uzaktan akrabası olan ve ondan daha az varlıklı olan soylu Berlifitzing'lerdi.
Do any hereditary diseases exist in your family?
Ailenizde kalıtımsal bir hastalık var mı?
" Signor Clerici's father has been confined in a mental home, with a brain disease brought on by syphilis. As you know, this disease is hereditary.
Geçtiğimiz yıllarda, Sinyor Clerici'nin babası frengiden kaynaklanan bir beyin hastalığı nedeniyle akıl hastanesine kapatıldı.
It must be hereditary. Really?
Kalıtsal olmalı.
Causes hereditary changes.
Nedeni, kalıtsal değişiklik.
For so long it's been on my mind that her mother's... illness might be hereditary, that it might recur in Penelope.
Annesinin rahatsızlığı uzun zamandır aklımı kurcalıyordu kalıtımsal olabilir, hastalık Penelope'de de ortaya çıkabilir.
It's been on my mind for so long that her mother's illness... might be hereditary, that it might recur in Penelope.
Annesinin rahatsızlığı uzun zamandır aklımı kurcalıyordu kalıtımsal olabilir, hastalık Penelope'de de ortaya çıkabilir.
Discover any new hereditary diseases that may have emerged which might result in broadening our immunisation spectrum.
Bağışıklık sınırımızı arttırabilecek kalıtsal hastalıklar ortaya çıkmışsa bulmak.
The master says it is hereditary well, the scent of these plants doesn't help matters
Efendi, bunun ırsi bir şey olduğunu söylüyor. Bu çiçeklerin kokusunun hiçbir şeye faydası yok.
He claims it is hereditary
Babası, kalıtımsal bir şey olduğunu söylüyor.
We now know that Theresa's parents had a hereditary disease when she and her many brothers and sisters were conceived.
Theresa'nın ailesinin genetik bir hastalığı oldugunu biliyoruz. Kendisi ve kardeşleri hastalığı farkettiler.
So it's hereditary.
Genlerden demek ki.
Mother, do you really want us to drift into a hereditary monarchy?
Babadan oğula geçen bir monarşiye mi sürüklenmemizi istiyorsun anne?
Their manners are hereditary
Davranışlar kalıtsaldır
And then he came to get me back, but Madame Rosa wouldn't allow it because it's not good for me to have a crazy father, it could be hereditary...
Beni almak için geri geldi ama Madam Rosa buna izin vermedi. Çünkü, deli bir babaya sahip olmak iyi bir şey değil. Bu irsi olabilir...
I'm not a psychiatric case, I've no an hereditary illness.
Ben deli değilim, bu kalıtsal değil.
Because it's hereditary.
Çünkü bu irsi.
There's a particular sequence of environmental accidents and random mutations in the hereditary material.
Canlıların gelişiminde özel bir çevre etkisi ve rasgele bir mutasyon döngüsü vardır.
But among crabs, as among humans, there are different hereditary lines.
Aynen insanlarlarda olduğu gibi yengeçlerde de özellikler aktarılır.
And when we go to the very kernel of life on Earth to the proteins that control cell chemistry to the spiral or helix of nucleic acids which carry the hereditary information we find these molecules to be identical in all plants and animals of our planet.
Dünyadaki yaşamın iyice temeline insek bile, hatta hücre kimyasını kontrol eden proteinler, ve spiral ya da sarmal yapıdaki kalıtımı muhafaza eden nükleik asitler seviyesine insek, bu moleküllerin dünyamızdaki tüm canlılarda birbirinin tam aynısı olduğunu görürüz.
There are ways of putting nucleic acids together which will function far better by any criterion you wish to choose than the hereditary instructions of any human being who has ever lived.
Nükleik asitler öyle bir şekilde yerleştirilebilir ki, düşünebileceğiniz en mükemmel fonksiyonların, nesilden nesile aktarılabileceği bir dizilim mümkün olabilmektedir.
- Is blindness hereditary?
- Körlük ırsi midir?
especially since that sort of thing is sometimes hereditary.
Özellikle böyle şeylerin irsi olduğu düşünüldüğünde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]