Hesitate translate Turkish
1,986 parallel translation
Don't hesitate.
Hiçbir şeyden çekinme.
Don't hesitate to cut me too!
Beni kesmen önemli değil!
If the come and it is changed, do not hesitate.
Eğer gördüğünde değişmişse tereddüt etme.
Don't hesitate. Ask whatever you want.
Tereddüt etme.Her ne istersen söyle ona.
Don't hesitate to use it.
Onu kullanmakta tereddüt etme.
Don't ever hesitate, sweetheart.
Tereddüt ediyorsun.
Move an inch, and I won't hesitate to kill any of you.
Kıpırdarsanız, sizi duraksamadan öldürürüm.
I hope he understands that if I need to take her out to get to Scylla I'm not gonna hesitate to kill her.
Umarım, Scylla için annesini öldürmem gerekirse bunu yapacağımı biliyordur.
If you hesitate again, I will blow your head off.
Tekrar tereddüt edersen kafanı uçururum!
A lie is no good if you hesitate.
Tereddüt edersen, yalan iyi değildir.
If you have any more dreams you care to talk about, I hope you won't hesitate.
Eğer anlatmak istediğiniz başka rüyalarınız olursa umarım çekinmezsiniz.
If his daughter was guilty, a man like Hollin wouldn't hesitate to eat his young.
Kızı suçluysa, Hollin gibi bir adamın yavrusunu yemekten çekinmeyeceğini anladım.
He wouldn't hesitate in killing one of mine.
Benimkilerden birini öldürmeye tereddüt etmeyecektir.
I just want you to know, if there's anything you need, please don't hesitate to ask.
Bilmeni istiyorum ki, herhangi bir ihtiyacın olursa lütfen istemekten çekinme.
If there's anything you need, please don't hesitate to ask.
Eğer bir şeye ihtiyaç duyarsan istemekten çekinme.
If you think of anything, please don't hesitate to call me.
Bir şey aklınıza gelirse, beni aramaktan lütfen çekinmeyin.
- Chuck, I hesitate to say this... - Please.
Chuck, bunu söylemekte tereddüt ediyorum.
Please, hesitate.
Lütfen, lütfen, lütfen tereddüt edin.
If someone in that house is a threat, you might hesitate. - But I won't. - All right.
Çünkü o evde tehdit oluşturabilecek biri varsa sen tereddüt edebilirsin ama ben etmem.
Being full of himself, as one gets... he didn't hesitate to say, "Of course."
Kendini beğenmiş biri gibi, şunu söylemekte tereddüt etmedi, "tabi ki."
Children don't hesitate to show their love.
Çocuklar... gerçekten istedikleri bir şeyin önünde duraksamazlar.
- Do not hesitate.
- Çekinmeyin.
Didn't Hesitate.
Tereddüt etmedi.
I won't hesitate for a moment to kill you, even if you are my brother!
Kendi kardeşimi öldürmek umurumda bile olmazdı.
If you need anything, don't hesitate.
Bir şeye ihtiyacınız olursa çekinmeyin.
Don't hesitate to use it.
Kullanmaktan çekinme.
And yet, next time I probably won't Hesitate to lie again.
Yine de gelecek sefer de yalan söyleyeceğim.
Angelica, if you weren't my sister, I'd not hesitate to say you're so cool!
Angelica, kız kardeşim olmasan sana neredeyse dahi diyebilirdim.
If there is any way I can repay you for your counsel, do not hesitate...
Bu mükemmel danışmanlığın için sana borcumu ödeyebilmemin bir yolu varsa lütfen tereddüt etme.
We kill as many as possible, and then when it's my turn, you don't hesitate.
Öldürebileceğimiz kadarını öldürürüz ve sonra benim vaktim geldiğinde, sakın tereddüt etme.
If, you think of anything else, please, don't hesitate to call me or call lieutenant...
Aklınıza başka bir şeyler gelirse, lütfen beni ya da teğmeni aramaktan çekinmeyin.
I, on the other hand, will not hesitate.
Ben ise asla tereddüt etmem.
You don't question and hesitate and worry.
Sorgulamaz, tereddüt etmez ve tasalanmazsın.
And they know everything about us... Facts, dreams, inner desires. And they won't hesitate to use them against you.
Hakkımızdaki her şeyi bilirler gerçekler, rüyalar, içsel arzular bunları size karşı kullanmada tereddüt etmezler.
If you can think of anything else, please don't hesitate to call.
Başka şeyler söylemek isterseniz aramaktan çekinmeyin lütfen.
Remember, first ice, then heat. If you have any problems, don't hesitate to call me.
Unutma, önce buz koy, sonra sıcak eğer herhangi bir sorunla karşılaşırsan aramaktan çekinme.
I'm right behind you, so if you need directions or tissues or anything, don't hesitate to let me know.
Tam arkandayım, yani yol tarifine veya mendile falan ihtiyacın olursa bana söylemekten çekinme.
Please. you've seen that we won't hesitate to do Whatever's necessary in order to get what we want.
İstediğimizi almak için her şeyi yapabileceğimizi görmüşsündür.
Well, Frank's usually carrying a little gun with him. - And he doesn't really hesitate to use it.
Frank genelde küçük bir silah taşır ve onu kullanmaktan çekinmez.
I wanted to call it off... But as soon as those girls see me hesitate, I have a full-blown rebellion on my hands.
İptal etmek istedim ama o kızlar tereddüt ettiğimi görür görmez tam bir ayaklanma çıkarıyorlar.
- You had the advantage, you can't { fford to } hesitate.
Avantajın vardı, tereddüt edemezsin.
They won't hesitate to kill if they don't get what they want.
Eğer istediklerini elde etmezlerse rehineleri öldürmekten çekinmeyecekler.
Oh, just so you know, if this goes south, I will not hesitate to kill you.
Bilgin olsun diye söylüyorum eğer iş sarpa sararsa seni tereddüt etmeden öldürürüm.
Anything else i can ever do, please don't hesitate.
Yapabileceğim başka bir şey olursa lütfen çekinmeyin.
I don't hesitate.
Ben tereddut etmem.
Don't think I'd hesitate.
Tereddüt edeceğimi sanma.
This unsub is armed and suffering A major psychological break, And she will not hesitate to kill again.
Katil silahlı ve büyük bir psikolojik yıkım yaşıyor, o yüzden öldürmekten çekinmeyecek.
Captain he has a gun, he's killed before won't hesitate to do it again.
Daha önce öldürdü, yine öldürmekten kaçınmayacaktır.
Any worries, don't hesitate to ring, OK?
Bir endişeniz olursa, aramaktan çekinmeyin, olur mu?
don't hesitate.
Gelecek Bölüm :
I won't hesitate.
- Tereddut etmem.