English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hibernating

Hibernating translate Turkish

120 parallel translation
Hibernating?
Kış uykusu mu?
May be all right for you la-di-da boys from the South to be hibernating around camp like a bunch of she-bears.
Belki senin için anlamı olmayabilir ama güneyli züppeler kampın etrafında kış uykusuna yatmış dişi ayılar gibiler.
In what hole have you been hibernating?
Hangi inde kış uykusundaydın?
If you have no objection, l`m not hibernating.
İtirazınız olmazsa kış uykusuna yatmayacağım.
The three hibernating crew members represent the survey team.
Uyutulan üç mürettebat gözlem grubunu oluşturuyor.
It is likely that upon the collision with an iceberg the body of the hibernating man was submerged in the product.
Büyük olasılıkla, bir buz dağıyla çarpışınca adamın vücudu bu maddeyle kaplandı.
Hibernating.
Hem de uykudayken.
We are hibernating.
Kış uykusundayız.
Here on the child... a whole nest of them hibernating.
İşte bir ufaklık... hepsi bir bütün olarak uyuyor.
A hibernating snake, waiting for a better season.
Kış uykusunda, daha mevsimleri bekleyen bir yılan.
No. he -'s hibernating.
Hayır. Kış uykusuna yattı.
- No. He's just hibernating.
Sadece kış uykusuna yatmak üzere.
He's hibernating...
Kış uykusunda olmalı...
- He doesn't bite, he's hibernating.
— Isırmaz, kış uykusunda.
You should be hibernating.
Sen uykuda hazır bekliyor olmalısın.
Despite the fact the little fellow should have been hibernating, yes.
Küçük arkadaşımız kış uykusunda yatıyor olmasına rağmen, evet.
Unfortunately, they are hibernating now. They'll awaken in six months, at which time we can settle this.
Ne yazık ki, kendileri şu anda derin uykudalar... ve altı ay sonra uyanacaklar, bu meseleyi de o zaman çözebiliriz.
Are you hibernating?
Saklanıyor musun?
- Maybe they're hibernating.
- Belki de uykudalardır.
Those creatures blew their interstellar filth into my cavities, and it's hibernating there.
O yaratıklar galaksi pisliğini oyuklarıma üflediler, orada yaşıyor.
Very well. I promise swift and decisive action against these hibernating hucksters.
Hızlı ve kesin bir çözüm bulacağım bu kış uykusuna yatan hayvanlar için.
No, he's just hibernating.
Hayır, kış uykusunda.
She's breathing like a hibernating animal
Kış uykusundaki bir hayvan gibi nefes alıyor.
It is doing what a hedgehog does in winter, it is hibernating.
Kışın kirbinin yaptığı şeyi yapıyor. Kış uykusuna yatıyor.
He has been hibernating over winter in the forest, and now faces what for him is an arduous journey of 200m to get back to the river for the summer.
Ormanda kış boyunca uykudaydı, ve şimdi önünde 200 metrelik zor bir yol mevcut yazı geçireceği nehre geri dönmek için.
Well, perhaps there's one hibernating.
Belki de bir tanesi bir yerlerde kış uykusuna yatmıştır.
She's been hibernating up there for three months.
Son üç aydır orada kış uykusuna yattı.
- You're hibernating.
- Kış uykusuna yattın sanki.
- I'm not hibernating.
- aKış uykusuna yatmadım.
I'm not hibernating.
Kış uykusuna yatmış gibi bir halim var mı?
NO, HE'S HIBERNATING IN HIS CHAIR.
Hayır, koltuğunda kış uykusuna yattı.
The doctor is hibernating.
Doktor kış uykusunda.
Hibernating?
Kış Uykusu?
I was just thinking, all these years... no matter what my relationship status has been... whether I've been dating or hibernating or whatever... I think I've always had you in the back of my mind... you know, the prospect of us being together.
Sadece düşünüyordum, bunca yıldır ilişkilerimde durum ne olursa olsun birileriyle görüştüğümde ya da kış uykusuna yattığımda sanırım her zaman seni aklımın bir köşesinde tutmuşum bilirsin, beraber olabileceğimiz ihtimalini.
Catch a white snake hibernating deep in the forest and make out of him a potion that will solve your problem
Kışı geçirmiş derin ormanlardan beyaz bir yılan yakala ve onunla bir iksir yap. Bu senin problemini çözer.
Hibernating in his cave.
Mağarasında kış uykusuna yattı.
It's like a bear hibernating.
Ayıların kış uykusuna yatması gibi.
Bad guys must be hibernating.
- Suçlular kış uykusunda olmalı.
He's been hibernating with that novel so long.
O çoktan romanıyla kış uykusuna yatmıştır.
You know, they have been hibernating for three months, so they haven't pissed or shit or nothing.
Üç ay kış uykusunda hayvan işememiş, sıçmamış.
Looks like she's hibernating...
Kış uykusuna yatmış gibi görünüyor...
Hibernating.
Beklemede.
They're capable of hibernating for hundreds of years, but 10,000 years ago was roughly the dawn of human civilisation.
Asırlar boyunca uyuyabiliyorlar... ama bir düşünsene. 10000 yıl önce kabaca insan medeniyetinin başlangıcıydı.
They don't show up as life signs when they're hibernating.
Uykuda oldukları zaman yaşam sinyalleri görünmüyor.
Maybe there's another one hibernating.
Belki uyuyan bir başkası vardır.
- Happy hibernating.
- Ama... İyi kış uykuları.
Well a hibernating Wraith?
Uyuyan bir Wraith peki? Onlar radardan kaçabilirler.
They must have come while we were hibernating.
Biz kış uykusundayken gelmiş olmalılar.
Gosh, I hope the groundhog sees his shadow... so I can get back to hibernating.
Iııııı, umarım dağ sıçanı gölgesini görüyordur... böylece kış uykuma geri dönebilirim.
More hibernating.
Daha çok kış uykusu.
Am I hibernating?
Kış uykusunda mıyım?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]