English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Highgarden

Highgarden translate Turkish

37 parallel translation
Highgarden!
Yüksekbahçe!
Ride back to Highgarden, sister.
Sen Yüksek Bahçe'ye dön kardeşim.
The Tyrell host has returned to Highgarden?
Tyrell'liler Highgarden'a döndü mü?
The Lord of Highgarden?
- Yüksekbahçe Lordu?
The Lord Oaf of Highgarden is determined that Margaery shall be queen.
Yüksekbahçe'nin sersem lordu Margaery'yi kraliçe yapmaya kararlı.
The climate is a bit more forgiving back in Highgarden, Your Grace.
Buradaki hava, Yüksekbahçe'ye nazaran daha sıcak majesteleri.
Margaery does a great deal of work with the poor back in Highgarden.
Margaery, Yüksekbahçe'de de fakir kesimle oldukça ilgilenir.
You must see Highgarden.
Yüksekbahçe'ye gelmelisin.
- The boy is heir to Highgarden.
- Çocuk Yüksekbahçe'nin varisi.
And if you were to marry Loras... Oh, your place would be at Highgarden, wouldn't it?
Sen de Loras ile evlenirsen evin artık Yüksekbahçe olur, değil mi?
My grandson is the pride of Highgarden.
Torunum Yüksekbahçe'nin gururudur.
Perhaps Highgarden has a high tolerance for unnatural behavior.
Belki de Yüksekbahçe'nin sapık davranışlara karşı toleransı fazladır.
And Highgarden will go to the children of Joffrey and Margaery.
Yüksekbahçe de, Joffrey ile Margaery'nin çocuklarına kalır..
Have you ever been to Highgarden, my lady?
Hiç Yüksekbahçe'ye gittiniz mi leydim?
Anyway, from what I can tell, the dressmakers in Highgarden will be far superior to the ones in King's Landing.
Her neyse, anladığım kadarıyla Yüksekbahçe'deki terziler, Kralın Şehri'ndekilere göre çok daha iyiymiş.
You would have been happy at Highgarden, but women in our position must make the best of our circumstances.
Yüksekbahçe'de mutlu olurdun ama... bizim gibi kadınlar elindekileri en iyi şekilde kullanmalıdır.
And now I'm marrying my eldest son to a wicked little bitch from Highgarden while I'm supposed to marry her brother, a renowned pillow biter. So...
Şimdi de en büyük oğlumu, Yüksek Bahçe'den sinsi bir orospuyla evlendiriyorum ve ben de eşcinselliğini herkesin bildiği kardeşiyle evleniyorum.
I'm marrying my eldest son to a wicked little bitch from Highgarden.
En büyük oğlumu, Yüksek Bahçe'den sinsi bir orospuyla evlendiriyorum.
Perhaps if your pauper husband were to sell his mule and his last pair of shoes, he might be able to afford to bring you to Highgarden for a visit.
Fakir kocan katırıyla son aldığı ayakkabıları satarsa, Yüksekbahçe'yi ziyaret etmen için yeterince para bulabilir.
And now you want to ship me off to Highgarden and steal my boy.
Ve şimdi sen benim oğlum Highgarden ve çalmak beni gemi istiyorum.
Dorne, Highgarden.
Dome, Yüksekbahçe.
If she doesn't marry me, she doesn't go to Highgarden.
Benimle evlenmezse Yüksekbahçe'ye gitmez.
Our baby boy set to marry that smirking whore from Highgarden.
Küçük olan Yüksekbahçe'li o yapmacık gülüşlü aşüfteyle evlendiriliyor!
Do you think it's wise, Your Grace, arresting the heir to Highgarden?
Yüksek Bahçe'nin tek varisini tutuklamak sizce akıl kârı mı majesteleri?
The Faith arrested the heir to Highgarden.
Yüksek Bahçe varisini İnanç tutukladı.
He is Ser Loras Tyrell, heir to Highgarden.
Yüksek Bahçe varisi, Sör Loras Tyrell.
Why should the Faith or anyone else take the word of a squire over the heir to Highgarden?
Neden İnanç veya herhangi biri, Yüksek Bahçe'nin varisi dururken yaverin birine inansın?
I want little birds in Dorne, in Highgarden, in the North.
Dorne'da da küçük kuşlardan istiyorum. Yüksekbahçe'de, Kuzey'de.
If he does, the Faith will allow him to return to Highgarden.
Bunu yaparsa İnanç onun Yüksek Bahçe'ye dönmesine izin verecek.
He is the heir to Highgarden, the future of House Tyrell.
O Yüksek Bahçe'nin varisi, Tyrell Hanesi'nin geleceği.
You will leave for Highgarden today.
Bugün Yüksek Bahçe'ye dönmek üzere yola çıkacaksın.
I will renounce my lordship and my claims on Highgarden.
Lordluğumdan ve Yüksekbahçe'deki hakkımdan feragat edeceğim.
If he was so clever, why didn't he take Highgarden the moment your gold mines ran dry?
Madem o kadar akıllıydı neden altın madenleriniz boşaldığı gibi Yüksekbahçe'yi almadı?
You don't want Highgarden. - I beg to differ.
- Yüksekbahçe'yi istemezsin.
These men fought well at Highgarden.
Yüksekbahçe'de iyi savaştılar.
I hear you fought bravely at Highgarden.
Yüksekbahçe'de cesur bir dövüş çıkarmışsın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]