Highway translate Turkish
3,991 parallel translation
Somebody though they had seen her on the highway, but the police said it wasn't her.
Evet. Onu otoyolda görmüş olabileceğini söyleyen biri vardı.
Yeah, contracted every inch of highway in the county last couple of years- - ripe target.
Evet, son birkaç yılda vilâyetin bütün karayolunu sözleşmeye bağladı. Açık hedef resmen.
Highway construction's hardly a strong-arm business, Sheriff.
Karayolu inşaatı pek güçlük çıkaran bir iş değildir şerif.
♫ On a dark desert highway, ♫
Karanlık bir çöl yolunda...
- Which highway?
- Hangi otoban?
We have a woman About to give birth on the highway. - It's coming!
Otobanda doğurmak üzere olan bir kadın vardı!
Well, he rents a warehouse off Boulder Highway.
Boulder Otobanının dışında bir depo kiralamış.
"is and will be the great highway of commerce to the heart of Africa."
"Bu nehir, Afrika'nın kalbine akan büyük bir ticaret yolu olacak."
- Bushes along the Pali Highway.
- Pali Otoyolu'nun yanındaki çalılarda.
We have your fingerprints on a backpack ditched along the highway.
Pali Otoyolu'na atılan çantada senin parmak izin bulundu.
It was the highway patrol.
Otoban Devriyesi arıyordu.
Then he shows up at the River today, then up on the highway.
Sonra da o River'da ve otoyolda ortaya çıktı.
And the exact same conditions he would have had upon that highway bridge.
Aynı koşullar otoyol köprüsünde vardı.
I would have parked upon the highway...
Otoyola arabayı park etmiştim...
Shovel asphalt for the highway department.
Fabrikada asfalt dökebilirsin...
I'm going to kick your fat Irish ass.. onto the highway.
-... şişko kıçını otobanda bulursun.
You are going to work with me on the highway!
Benimle otoyolda çalışacaksınız.
We don't wanna work with you on the darn highway!
O lanet yolda çalışmak istemiyoruz.
We can track them through the families, like a signpost on a highway.
Bu şekilde aileleri otobandaki levha gibi takip edebileceğiz.
It's like a signpost on a highway.
Otobandaki levha gibi.
Should I take 90 or Highway 2?
90 numaralı yoldan mı gideyim 2 numaralı otobandan mı?
I saw your boyfriend this morning rolling down the highway... Like a bum.
Bu sabah erkek arkadaşını gördüm, otoyolda tekerlekli sandalyesiyle dilenci gibi takılıyordu.
- Next time, go over to the highway and get anderson to ring the fire bell for you.
Bir dahaki sefere otobandan doğruca gidin ve Anderson'u bulun ki sizin yerinize bizi arasın.
She's headed out Highway 28.
Burası 28 numaralı ana yol.
I remember once driving back on that east-side highway and seeing the George Washington Bridge and thinking how absolutely beautiful it was, insane how beautiful it was, and he laughed.
Bir kere Doğu Yakası otoyolunda arabadayken George Washington Köprüsünü gördüğümü hatırlıyorum. Ne kadar güzel olduğunu düşünmüştüm. Müthiş bir güzelliği var, dedim.
We met Michele Ferrari, Lance's doctor, who traveled in a camper van, in the parking lot outside of Milano off the highway by a hotel gas station.
Lance'in doktoru Michele Ferrari'yle buluştuk. Betsy Andreu Eski Takım Arkadaşının Eşi Milano'nun dışında, otoyoldan çıkınca bir otelin benzin istasyonunun yanındaki bir otoparkta kamp minibüsündeydi.
I'm at the bottom of caz highway.
Caz otoyolunun altındayım.
Highway Patrol just faxed these docs for you to sign, boss, if you don't mind.
Otoyol devriyesi imzalaman için bunu faksladı.
He lives about a mile off the highway on Ivy Street in a gray house next to a purple house.
Otoyolun bir mil ilerisinde Ivy Caddesi'nde mor evin yanındaki gri evde oturuyor.
Picking up trash, out on the highway.
Otoyoldaki çöpleri topluyorlar.
That highway should have had a center barrier, man.
O yolun ortasında bariyer olmalıydı.
And it's possible to go from Highway 35. You can go through the city of Cheongsu.
35. karayoluyla Cheongsu şehri etrafından da gidilebilir.
Other than those, he could have used Jaebang Road, and as a shortcut, you can use Highway 27 and cross through a mountain road.
Kestirmeden dönüp 27. hatla bağlantılı toprak yola çıkılabilir.
He could have been on Highway 27 and used the shortcut.
27 nolu karayoluna kestirmeden çıkmış olabilir.
He could've gone from the Jaebang Road to Highway 35.
Toprak yoldan 35. karayoluna da gitmiş olabilir.
Even on that national highway over there there is a huge accident between a bus and a car.
Karayolunda bile bir otobüs ve arabalar feci şekilde kaza yapmış.
- Take Highway 441 to Pelican Bay.
- Pelikan Körfezine 441. otobandan git.
Hi, there's an accident on Highway 28, and I...
Merhaba, 28. otoyolda kaza var. ... ve ben... ben...
And went up onto the highway.
Anayola çıkmak istemiş.
Hours, I spent stranded on that desert highway until this holy rolling rig came along.
Saatlerce çöl otoyolunda yürüdüm durdum. Sonra şu kutsal kuzguncu geldi.
♪ Head out on the highway
# Anayoldan ayrıl #
Seward's down here and the highway runs... so Joanna was right around here.
Seward's burada, otoyol şuradan geçiyor Joanna da buralarda bir yerde.
You take a shower, you eat breakfast, you get in your car, you get on the highway?
Duş mu alıyorsun, kahvaltı mı yapıyorsun, arabana mı biniyorsun, yola mı çıkıyorsun?
I didn't assume you were gonna come to a full stop in the middle of the highway.
Üzgünüm. Otobanın ortasına öyle aniden duracağını tahmin etmemiştim.
Right in the middle of the highway.
- Otobanın tam ortasında. Emin misin?
Yeah, right in the middle of the highway.
- Otobanın tam ortasında.
I'll just call the police and I'll tell them that there's a criminal out here with a known warrant just hanging around the highway.
Şimdi polisi arıyorum ve onlara, suçlu bir kadının hiçbir yetkisi olmadan otobanın ortasında dolaştığını söylüyorum.
How am I supposed to propel down the fucking highway in neutral?
Hiçbir şey yapmadan siktiminin yolunda nasıl gidilir ki?
His way or the highway?
Ya onun istediği ya da hiç bir şey.
This is the most isolated part of the highway.
Burası otobanın en gözden uzak yeri.
Up on the highway.
- Evet, şehir sınırında.