English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hinged

Hinged translate Turkish

51 parallel translation
We have uncovered the hinged panel... which we shall have to open somehow before I can get to the Sterg unit.
Menteşelenmiş paneli ortaya çıkardık. Sterg birimine ulaşmadan önce bir şekilde bunu açmamız gerekecek.
I'm so happy you chose our half-couch, hinged-panel, slumber-on casket.
Yarım en, menteşe kapaklı tabutu seçtiğinize çok sevindim.
You've hinged everything on a piece of evidence obtained in a shaky search... and now you drop it in my lap.
Her şeyi, muammalı bir aramayla elde edilen bir delile dayandırdınız. Topu bana atıyorsunuz.
She also told me that she had tried to call the D.A. During the trial... and give this evidence that this woman was not believable. If their case hinged on this testimony, this was not believable testimony.
Kadın ayrıca duruşma devam ederken Bölge Savcısı'na ulaşmaya ve bu kadının güvenilir olmadığını söylemeye çalıştığını, eğer bu davanın dayanak noktasını bu ifade oluşturacaksa, bu ifadenin güvenilir olmadığını söylemişti.
This happens to be a reinforced Corinthian steel lock with a high security, double-hinged, pin-tumbler mechanism.
Görüyorsun, bu sıradan bir kilit değil. Bu kuvvetlendirilmiş çelik bir Corinthli kilit olmalı... yüksek bir güvenlik, çift menteşeli, iğne-mandallı mekanizma.
This whole deal hinged on you, little man.
Bütün plan senin üstüne dayanıyordu, küçük adam.
The plan hinged on Ramsay showing up.
Plan Ramsay'nin gelmesine bağlıydı.
Well, in my case, it all hinged on getting just the right agent.
Şey benim durumumda, sadece doğru ajansa bağlı olmak yeterli.
A luxury casket of mahogany... finished with a splint hinged lid... brass plated handles and an engraved inscription plate.
Lüks bir tabut, sert maun ağacından, menteşeli kapağı var. Sekiz tane pirinç kaplı tabut kolu ve bir de kazılmış yazı plakası var.
But all of this hinged on me convincing the Salazars that I had switched sides.
Ancak şu ana kadar ki yapılanların hepsi Salazarları taraf değiştirdiğime inandırmaktı.
Not only did I adore kissing you in Venice but also because I'm so un-bloody-hinged just being near you.
Seni Venedik'te öpmekle kalmadım aynı zamanda senin yanında olmak beni çok etkiledi.
The American black bear has a narrow muzzle and a large, hinged jaw with enormous crushing power.
Amerikan siyah ayısının dar bir burnu ve inanılmaz bir ezici güce sahip geniş bir çenesi vardır.
Ba'al's plan hinged on knowing in advance he'd have the opportunity to get out of that cell.
Ba'al'ın planı önceden belliydi. O hücreden dışarı çıkabilme fırsatına bağlıydı.
AND IF HIS LOVE HINGED ON PICKING THE OVER-UNDER... UNDER.
Peki babanın sevgisi ortalamanın altında mı kalacaklar üstüne mi çıkacaklar bilmene bağlı olsa?
Christianity is hinged on real Jesus Christ dying and being resurrected.
Hristiyanlık, ölüp tekrar dirilen gerçek bir İsa üzerine kurulmuştur.
That whole thing hinged on you not knowing.
Tüm bunlar bilmemene bağlıydı.
He hinged the entire con on this question.
Tüm tezgâhı şu soru üzerine kurgulamıştı :
It kind of makes you wonder why I chose a life that hinged on being liked.
İnsanın kendisine neden böyle sevgi duyulan bir hayatı seçmediğini sorası geliyor.
The original case hinged on computer logs.
İlk dava, bilgisayar kayıtlarıyla çözülmüş.
A skull developed, with a hinged jaw that could grab and hold onto prey.
Bir kafatası ve avlarını yakalamalarını sağlayan bir çene kemiği gelişti.
- The hinged section...
- Menteşeli kısmı.
I know it sounds cold, but every good I've done hinged on the evil I did.
Kulağa itici geldiğini biliyorum yaptığım her iyi şey, o gün yaptığım kötülüğün sıkıntısını azaltmak için.
The priesthood's power hinged on its ability to keep the gods in check.
Rahiplerin gücü, tanrıları kontrol altında tutabilmelerine bağlıydı.
There's a locked, hinged door.
Kilitli ve menteşeli bir kapı var.
Toller's conviction hinged on the discovery of a single tooth.
Toller tek bir dişin bulunmasıyla mahkum edilmişti.
We buried an oil drum and hinged the lid, then wired coconut to the lid as bait.
Bir petrol varilini gömdük ve kapağa düzenek yaptık ve yem olarak kapağa Hindistan cevizi koyduk.
The entire ambush hinged upon the silence of Mr. Meeks.
Tuzağın işe yaraması, Bay Meeks'in sessiz kalmasına bağlıydı.
I mean, your whole plan has hinged on one thing :
Tüm planın tek bir şeye bağlı durumda :
If you'd ask me, all throughout 2008 and most of 2009, is the politics of Anonymous, always going to be sutured and hinged to the church of scientology,
Bana sorsarydınız,'2008 ve daha çok 2009 yılları boyunca, Anonymous'ın politikası, hep Scientology Kilisesi'ne dikilmiş ve menteşelenmiş mi olacak? ',
If- - if you blowing me hinged on my doing that to you, then you just should have said something first.
Eğer seni yalarım diye beni emdiysen, bunu baştan söylemeliydin.
Those are hinged handcuffs. Just like the ones used in the victim's murder.
Bunlar katilin kullandığı menteşeli kelepçelerle aynı.
Tactical handcuffs. Dual hinged. The same make you used to chain your son to his desk.
Kelepçe taktiği, çifte menteşeli oğlunu masasına kelepçelemek için kullandığınla aynı.
Think about a case where the key piece of evidence, a piece that everything hinged on, was one split-second glance in a mirror in the dark.
Bir dava ve olayı çözebilecek bir kanıtın olduğunu düşünün öyle bir kanıt ki her şey onda saklı ve bu kanıt karanlıkta aynaya atılan iki saniyelik bir bakışta saklı.
Seems their downfall hinged on the word of a dirty cop - -
Görünüşe göre düşüşlerine yozlaşmış bir polis neden olmuş. - James Bennett.
I don't mean to forsake any proper court decorum, but there are lives, innocent lives, hanging in the balance, and I would hate for those lives to be hinged on Mr. Tompkins's talent for brevity.
Niyetim mahkeme kurallarını çiğnemek değil ama hayatlar, masum hayatlar söz konusu ve bu hayatların Bay Tompkins'in öz konuşma yeteneği olmadığı için riske girmesini istemem.
With Cochise and the President missing - - I presume dead - - and the Volm plan - - This plan never hinged on the president.
Cochise ve Başkan kayıp- - muhtemelen ölü - -- ve Volm'un Planı - - Bu plan hiçbir zaman Başkan'a bağlı değildi.
Since his case hinged on DNA, it fit the Innocence Project's protocol.
Davasını bu yana DNA menteşeli, bu Masumiyet Projesi protokolü uygun.
A jaw hinged to the skull brought the new ability to grab food, then rip or grind it into digestible pieces.
Kafatasına bağlı bir çene, yiyeceği yakalamak, sonra parçalamak ve sindirilebilir parçalar halinde öğütmek için yeni yeteneği getirdi.
Oh, it's hinged to the... ( door creaks )
Buraya yapışık.
Your whole thesis is hinged on the fact that I think that dumpster is nice on the inside, which I don't. Good night.
Tüm tezin, benim çöpün içerisinin güzel olduğunu düşündüğüme bağlı ama bence öyle değil.
You're facing 20 years for murder, and it all hinged on Dr. Elliot's testimony.
Cinayetten 20 yıl yargılanacaksın. Bunların hepsi Dr. Elliot'un şahitliği üzerine olacak.
The arson unit determined that acetone was the only fire accelerant, and the D.A.'s case hinged on that point.
Kundaklama bölümü yangını başlatan şeyin sadece aseton olduğunu söylemiş, ve savcının davadaki dayanak noktası buymuş.
Secret rooms, hinged walls, acid pits, asphyxiation chambers.
Gizli odalar, açılır kapanır duvarlar asit çukurları, boğulma odaları.
It's a small, hinged panel with a tiny amount of space behind it.
Arkasında çok az bir boşluk olan küçük bir duvar kapağı.
Chloe Robertson's finger was cut using a hinged tool, so, wire cutters would fit.
Mantıklı. Chloe Robertson'ın parmağı açılır kapanır bir aletle kesilmiş, tel kesici buna uyuyor.
Hinged to the leg.
Kapat bacaklarını.
For years our relationship hinged on this terrible pain.
Yıllarca ilişkimiz bu büyük acıya dayandı.
The next notion I entertained hinged on the hope that he still maintains an interest in his biological daughter.
Meşgul olduğum diğer bir düşünce ise hâlen biyolojik kızına karşı olan ilgisinin devam etmesiydi.
No third-world nation hinged on a dying industry and a propped-up currency is gonna ride me out of my position.
Ölmüş bir endüstriye bel bağlamış hiçbir çüncü dünya ülkesi dövizinin değerini artırıp pozisyonumu elimden alamaz.
Ma'am, we've looked right back over all cases Tim was involved in, convictions that hinged on forensic evidence where maybe the offender held a grudge.
Hanımefendi, Tim'in dahil olduğu tüm vakalara baktık, eski mahkumların kin güdebileceği... adli tıp kanıtlarını inceledik.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]