English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / His secretary

His secretary translate Turkish

743 parallel translation
- His secretary.
- Sekreterini mi?
His secretary.
Sekreteri.
I know this is hard to believe, sir. But I happen to know that he had his secretary take some account files from your office.
Ancak öğrenmiş bulunuyorum ki sekreterine, odanızdan bazı hesap dosyalarını aldırmış.
Well, I'll let you talk to his secretary.
Sekreteri ile konuşabilirsiniz.
Yes, to his secretary.
Evet, sekreteri.
He sends word through his secretary, Julia Wolf, when he wants money.
Para istediği zaman sekreteri Julia Wolf'la haber gönderiyor.
She calls herself his secretary.
Kendini, onun sekreteri olarak tanıtıyor.
I'll tell his secretary you're here.
Sekreterine burada olduğunuzu söylerim.
His secretary could have it.
Sekreteri almış olabilir.
Talked to me for hours about his secretary.
Saatlerce o sekreter kızdan söz etti.
- I was his secretary. - Yes.
- Sekreteriydim onun.
I spoke with his secretary.
Sekreteriyle konuşmuştum.
I'm his secretary.
Ben onun sekreteriyim.
Signed by his secretary.
Sekreteri tarafından imzalanmış.
That was his secretary calling.
Arayan sekreteriydi.
And catching the publisher with his secretary.
Yayıncıyı sekreteriyle basmamın da etkisi oldu.
Because you have too much self-respect to consider seriously... the offer of a man who is interested only in keeping his secretary.
Çünkü sadece sekreterini yanında tutmayı düşünen bir adamın teklifini ciddiye almak için, çok fazla öz saygın var.
His secretary called and said he wanted me to come right over.
Sekreteri aradı ve benimle görüşmek istediğini söyledi.
His secretary has a crush on me. He wants to take me dancing tonight.
Bu gece beni dansa götürmek istiyor.
Bill Bitner's taking his secretary to lunch.
Bill Bitner, sekreterini yemeğe çıkarıyor.
"The Crack of Doom" is a story about Mason Bridges, his wife, Jessie, his secretary, Della, his friends, Tom Ackley and Sam Clinker.
"Felaket Çatlağı" Mason Bridges, eşi, Jessie, sekreteri, Della, arkadaşları, Tom Ackley ve Sam Clinker'la ilgili bir öyküdür.
Client of mine, very big businessman export-import, gave it to his secretary.
Bir müşterimin. Büyük bir iş adamı. İthalat-ihracat.
So now he's going to have the sleeves lengthened again and give it back to his secretary.
Evet şimdi tekrar kollarını uzattıracak..... ve sekreterine geri verecek.
Well, remember three years ago when he went off skiing with his secretary?
Üç yıl öncesini anımsayım, o zaman da sekreteri ile kayak yapmağa gitmişti.
You know what that means couple of days hard labor with his secretary.
Bunun ne anlama geldiğini biliyorsun, sekreteriyle birkaç günlük sıkı çalışma.
His secretary, it seems.
Sekreteridir herhalde.
Wife and kids go away to the country and the boss has a fling with his secretary or the manicurist, or the elevator girl.
Karısı ve çocukları memelekete gidince patron, sekreteriyle, manikürcüsüyle ya da asansör görevlisi kızla kurtlarını döker.
Mr President Wilson would not have got to the White House and won the war if it hadn't been for you supporting him and being his secretary of state.
Eğer destek vermeseydiniz ve onun dışişleri bakanı olmasaydınız Başkan Wilson ne Beyaz Saraya girebilirdi ne de savaşı kazanabilirdi.
So has his secretary.
Sekreteri de. Yeni bir kızdı.
His secretary was very nice, very nice indeed.
Cherchez la femme. Sekreteri aslında oldukça hoştu. Onu tanıyor muydun?
She used to be his secretary when I was hired.
Ben işe alındığımda, onun sekreteri,
You know the old man has his secretary Miyagawa looking for his kid from Manchuria?
Senin ihtiyarın sekreterinin, Mançurya'daki oğlunu aramaya gittiğini biliyorsun.
The problem is his secretary, Miss Miyagawa.
Asıl büyük sorun sekreteri : Bayan Miyagawa
Oh, his secretary.
Onun sekreteri.
This is his secretary, Miss Scott.
Ben sekreteriyim, Bayan Scott.
If I was to capture you as the co-conspirator... Chief Secretary Kim, who's trying to protect his only niece, will be hurt.
Seni suçlu olarak yakalasaydım yeğenini koruyan kişi incinecekti.
His Excellency's secretary, please.
Ekselanslarının sekreteri lütfen.
To his, uh, secretary?
Sekreteri mi?
I want you to meet His Excellency's secretary Bob Roland.
Sayın Eksalans'ın sekreteri Bob Roland.
Mr. Lushin has agreed to employ you as his private secretary.
Bay Lushin, özel sekreteri olarak seni yanında çalıştırmayı kabul etti.
"We, Edward Frederick Lindley, Viscount Halifax... His Majesty's Principal Secretary of State" et cetera... " request all whom it may concern...
" Ben Edward Frederick Lindley, Viscount Halifax Majestelerinin Dışişleri Bakanı olarak vesaire, vesaire yetkili kişilerin bunu taşıyan kişinin hiç bir engelleme olmadan geçiş yapması..
- And that's the best part of it. They've appointed George here as Executive Secretary to take his father's place.
Kurum başkanı olarak George'u seçtiler.
"The Secretary of War and the President Polk has contracted with Mr. Colt for 2000 of his pistols."
" Savaş bakanı ve Başkan Polk Bay Colt ile 2000 tabancalık bir anlaşma imzaladılar.
The secretary is on his way. We will have his message in a moment.
Bakan şu anda toplantı odasından gelmekte.
If my former friend, Swiecki, should go to Warsaw, will he or won't he be taking his present secretary along?
Eski dostum Swiecki... Varşova'ya gidecek olsa... şu anki sekreterini... yanında götürecek mi, götürmeyecek mi?
My daughter even works as his private secretary and he treats her like she was part of the family.
Kızım da yanında sekreter olarak çalışıyor ve kızıma sanki aileden biriymiş gibi davranıyor.
AND HIS SECRETARY, MISS STANLEY.
- Sekreteri, Bayan Stanley.
If you will be so very kind as to wait a few minutes, His Highness's First Secretary will see you.
Birkaç dakika beklemek nezaketinde bulunursanız Majestelerinin Birinci Sekreteri sizinle görüşecek.
He only became secretary after his engagement.
Nişan sonrasında, onun yazmanı oldu.
Dr. Swinford's secretary is coming. We're going to wait in his office.
Dr. Swinford'un sekreteri geliyor, odasında dönmesini bekleyeceğiz.
I used to be president of his fan club and secretary-treasurer.
Onun fan kulübünün müdür, sekreteri ve muhasebecisiydim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]