Hiss translate Turkish
282 parallel translation
A snake is known by its hiss.
Bir yılan, tıslamasından tanınır.
Well I don't know whether that sign was meant to be a... a signal for applause or to hiss me... but, I hereby publicly empower the examining magistrate to address his entire intentions out loud.
Bu işaret ne anlama geliyor? "Alkışlayın" mı "Islıklayın" mı? Sayın Yargıca izin veriyorum.
The people were starting to hiss
İnsanlar başladı ıslıklamaya
Humble, like the remote corners of the earth, where one works the earth or plunders it, wearing the rags of the fathers, humble faces of the sons, born without necessity. However, behind these faces, of hungry men, bandits, lies this terrible sentiment which is called liberty in France.
dünyanın kenarındaki mütevazi gibi, toprağı işlediği, yağmaladığı yerlerinde, babaların paçavraları giymiş, zavallı oğullarının suratları, lüzumsuz dünyaya gelmiş, fakat, şu azgın ve eşkiya suratların altında korkunç bir hiss duruyor,
See him rise, see him coil, hear him hiss!
Onun yükselişini, gizlenişini ve tıslamasını!
Would you be so kind, Professor, as to place a blue orange in the centre of the accelerator, so that the Director can hear the atomiser hiss?
Bu mavi portakalı, hızlandırıcının merkezine koyar mısınız, Profesör? Müdür Bey de, püskürtücünün çıkardığı ıslık seslerini duyabilsin.
[Hiss]
[Hiss]
Tell me, what is the next stop, Sir Hiss?
Söyleyin, bir sonraki durak neresi, Sir Hiss?
Don't... don't overdo it, Hiss.
Sakın... sakın abartma, Hiss.
One more hiss out of you...
Bir daha tıslarsan...
Hiss, and you are walking to Nottingham.
Hiss Nottingham'a kadar yürürsün.
Do you hear that, Hiss?
Duydun mu, Hiss?
Hiss, this is a red-letter day.
Hiss, bu anmaya değer bir gün.
Hiss, no one sits higher than the king.
Hiss, kimse kralın yukarısında oturmaz.
Must I remind you, Hiss?
Sana hatırlatmam mı gerekiyor, Hiss?
Hiss, you deliberately dodged.
Hiss, özellikle çekildin.
He has style, eh, Hiss?
Bir tarzı var, değil mi Hiss?
Hiss, put it on my luggage.
Hiss, bunu bavulumun üstüne koy.
Hiss, with you around, who needs a court jester?
Hiss, sen varken saray soytarısına kimin ihtiyacı olur ki?
You got it all wrong, Hiss.
Yanlış anlamışsın, Hiss.
Hiss, I have it!
Hiss, buldum!
Hiss, he's finished!
Hiss, işi bitti!
Molotov visited Truman, e the secretary of Stettinious State, head of Alger Hiss.
Molotov Truman'la ve Alger Hiss'in amiri, Dışişleri Bakanı Stettinius'la görüştü.
It's so peaceful here, only the hiss of the rain on the roof.
Burası o kadar huzur dolu ki, sadece çatıya düşen yağmurun hışırtısı var.
[Pop, Hiss] Son of a bitch!
Orospuçocuğu.
Not just some background hiss but a methodical series of pulses.
Öylesine bir arkaplan hışırtısı değil,... metodik bir sinyaller serisi.
Then I heard the word he was desperately trying to say, a soft hiss of a word.
O zaman büyük zorlukla söylemeye çalıştığı şeyi işittim, fısıldayarak söylüyordu.
I feel fine, and strong.
Ben kendimi iyi ve güçlü hiss ediyorum
I'm already feeling better.
Artık daha iyi hiss ediyorum.
I feel like singing, shouting, dancing. I want to go out.
Kendimi şarkı söyleyen, dans eden çığlık atan gibi hiss ediyorum Dışarı çıkmak istiyorum.
I feel good with you.
Senden hoşlanıyorum. Seninle olduğumda çok iyi hiss ediyorum.
I feel fine, very fine.
Ben iyi hiss ediyorum, çok iyi.
I feel wonderful!
Harika hiss ediyorum!
Listen... you'll hear it hiss when it touches the water.
Dinleyin... suya değdiğinde tısladığını duyacaksınız.
When it hits the water, you can hear it hiss.
Suya değdiğinde tısladığını duyacaksın.
" Many clap, some don't, a few hiss.
" Çoğu alkışladı, kimisi alkışlamadı, bir ikisi yuhaladı.
Yes, I do, so long as he doesn't hiss at me.
Bana tıslamadığı sürece evet.
Let your skates bite and hiss.
Patenleriniz tıslayıp, süzülsün.
Hiss off.
Defol.
I didn't hear anything, only a hiss.
Tıslama haricinde birşey duymadım.
Precisely, just like you said, a hiss.
Kesinlikle, dediğin gibi, bir tıslama.
The incomparable Hiss and Weekes... 1910.
Eşsiz Hiss ve Weeks, 1910.
- Mmm. Hiss and Weekes again, 1911.
Yine Hiss ve Weeks, 1911.
" Hiss Majesty plans to visit the front tomorrow!
Majesteleri, yarın cepheyi ziyaret etmeyi planlıyor.
- Let him say. - Hiss now or a clap now whatever he wants.
... adamlarına açıkça emretsin..
Oh, you've hissed your last hiss.
Oh, sen son kez tısladın.
Hiss!
Hiss!
SHH.
Hişş.
THIS IS REALLY STUPID.
Gerçekten bu çok aptalca. Hişş!
[Sammy] SHH.
Hişş Hişş.
ALICE!
Hişş.