English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Ho's

Ho's translate Turkish

1,535 parallel translation
Mmh... Billy didn't seem like your average gung-ho soldier.
Billy sıradan bir asker gibi görünmüyor.
He's Sang-ho Lee, and Chang-bae Kim went to middle school with me.
Bunlar da Sang Ho Lee, ve Chang Bae Kim, ortaokula birlikte gitmiştik.
Sang-ho, let's name our club.
Sang Ho, klübün adını koyalım.
Sang-ho, you should be the president.
Sang Ho, sen de başkan olmalısın.
Where's Sang-ho?
Sangho nerede?
Why do I have to hold Sang-ho's backpack?
Sangho'nun çantasını neden ben taşıyorum ki?
It's because you're closest to Sang-ho.
Çünkü Sang Ho'nun en yakın arkadaşı sensin.
Do you think Sang-ho's scared?
Sence Sangho tırsıyor mu?
You think Sang-ho's gonna lose to that fucker?
Sang Ho'nun o adi herifle baş edemeyeceğini mi düşünüyorsun?
The fucker's no match for Sang-ho.
O herif Sang Ho'nun dengi bile değil.
Sang-ho's with us.
Sangho bizimle.
- I think she's in here, Santa. - Ho, ho, ho!
O galiba burada Noel Baba.
You're Kim Tae-Ho, Ryu Jin's secretary.
Kim Tae-ho, Ryu Jin'in sekreterisin.
Jin's secretary, Kim Tae-Ho.
Jin'in sekreteri. Kim Tae-ho.
They have got your back after your ho rips your heart out for no good reason.
Hatunlar durduk yere kalbini söktükten sonra kankalar sırtını sıvazlar.
And then... then suddenly, she's not your ho no mo'.
Ve sonra... aniden, artık o senin hatunun değildir.
She's having a pimps and ho's party for her sweet 1 6. - lt's gonna be awesome.
Bu akşam 16. yaş günü için bir pezevengler ve fahişeler partisi veriyor, ve harika bir parti olacak.
Yo, hershel's dad bought him a ho.
Hershel'in babası ona bir fahişe satın almış.
Who's the crazy ho, now?
Kimmiş bakalım manyak orospu?
Then my ho's hot....
Nerede benim yavrular...
It's just that... well, you know, Mr. gung ho christmas might have to blow away santa.
Şey ben... bilirsin bay Gung Ho noel babayı havaya uçuracaktır.
# We're talking about brunettes not fighter jets # # Oh-ho-ho, it's got to be #
# Esmerlerden bahsediyoruz savaş uçaklarından değil # # 16lık çıtırlar olmalı #
We're at the Lot, you ho.
Lot'tayız, şıllık.
Bitches ain't nothing but tricks and ho's.
Fahişelerde hile ve düzenden başka bir şey yoktur.
Oh-Ho. Thirsty boy, huh?
Çok susamışız.
She thought that being in a more egalitarian relationship would be good for me until she found out that Olivia was a doctor of traditional chinese medicine, and then- - ho.
Daha eşit şartlı bir ilişkide olmamın benim için daha iyi olacağını düşündü. Sonra, Olivia'nin Çin tıbbı uzmanı olduğunu öğrenince seyyar lezbiyen yılan yağı satıcısı oldu çıktı.
Yo-ho, yo-ho. Don't shift while sitting. It's troublesome to stand though. hehe.
Bugünlerde, ekonomi, doğa, ülkeler, toplum... bütün insanlar tükenmiş ve dünyanın enerjisi azalmış durumda!
He said : " Those New Orleans schools are in ruins as are the homes of the children ho had attended there.
Şöyle diyordu : " Kalıntılar arasındaki New Orleans okullarında orada kalmış çocukların evleri vardır.
Yeah, specifically I was in a graduate program, and we had lined up to do some work with one of the people who was identified as a native speaker and a competent native speaker of one of the languages of the Winnebago people, the Ho-Chunk,
Harika bir durum. Aslında bir bitirme projesi içindeydim, hepimiz belirlenen yerli bir konuşanla, Winnebago insanlarından, Ho-Chunk erbabından biriyle çalışabilmek için sıraya girmiştik.
Maybe if you get up off that crack rock, you can come and be Pepper Jack's best ho.
Belki o aptaldan ayrılırsan, Pepper Jack'in en sevdiği orospusu olursun.
Ho. Pepper Jack's trying to conduct some business here too.
Pepper Jack de burada iş yürütüyor.
Whoa. Now you're not just gonna come here and take Pepper Jack's best ho.
Hem buraya geliyorsun hem de Pepper Jack'in en sevdiği fahişesini götürüyorsun, öyle mi?
Hey ho, let's go!
Hey, hadi... gidelim!
Hey, ho, away we go One, two, three, in a row
Hey, haydi ileri, bir, iki, üç, sıraya girin.
I'm taking Jun-ho to my mom's.
Jun-ho'yu da alıp annemlere gidiyorum.
I'll tell Jun-ho you've gone abroad for work.
Jun-ho'ya yurtdışına göreve gittiğini söyleyeceğim.
It's just that I know that you guys haven't been together long, and... Whoa-ho!
Uzun süredir birlikte olmadığınızı biliyorum ve...
Where all the ho's at?
O büyük cen nerde?
My name's PARK Eun-ho.
Adım PARK Eun-ho.
So, as a doctor, any word on Eun-ho's condition?
Peki, bir doktor olarak Eun-Ho'nun kondisyonuna ne dersin?
Eun-ho's in perfect condition, bro.
Eun-ho'nun harika bir kondisyonu vardır.
Mom, Eun-ho's here.
Anne, Eun-ho geldi.
Eun-ho made this herself.
Eun-ho kendisi yapmış bunu.
Eun-ho's mother is buried there.
Eun-ho'nun annesi orada yatıyor.
To meet Eun-ho's mom...
Eun-ho'nun annesini görmeye.
The burumsae just delivered a message saying an internal war has begun among Ho Gae's men.
Burumsae ile gelen mesajda Ho Gae'nin adamları arasında iç çatışma çıktığı yazıyor.
Lord Ho Gae's encampment
Lord Ho Gae'nin Kampı
The last soldiers of Ho Gae's army join His Majesty's army
Kral'ım!
Wait, he's not going after Yon Ho Gae...?
Bekle, Yon Ho Gae'nin peşinden gitmiyor değil mi?
Will you take my head and tell them it is the commander's?
Benim başımı alıp onlara Kumandan Ho Gae'nin olduğunu söyleyebilir misiniz?
You know the senior, Ho-chul, who was left back six times and ultimately gave up med school?
Bizim kıdemli Ho-Chul'u bilirsin, hani şu altı sene sınıfta kalan ve sonunda tıbbı bitiren?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]