English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hoard

Hoard translate Turkish

146 parallel translation
- Must you hoard your food, Adelheid?
- Yemeğini saklamalı mısın Adelheid?
As a result, a whole hoard of officers came to my house.
Sonuç olarak da bir sürü polis memuru evime geldi.
If you want to hoard it and starve to death, that's your affair.
Biriktirip aç kalacaksanız, siz bilirsiniz.
I think, I'll hoard this heater till we get someplace.
Kurtulana dek yakmayacağım.
French hoard it.
İtalyanlar boşa harcar.
The hoard of ajewel thief.
Mücevher hırsızlarının yatağı.
The Kapo has his own room, where he can hoard supplies and receive his young favourites in the evening.
Kapo'nun gelen erzakları istiflediği kendine ait odası vardı orada akşamları genç gözdelerini kabul ediyordu.
They said that you are beginning to hoard a lot of rice
Çok fazla pirinç stoku yapmaya başladığınızı da.
This is the only one we have from the Nazi hoard in Lake Toplitz.
Toplitz Gölü'ndeki Nazi stoğundan elimizde tek kalan bu.
What good is your miserable life, when you steal from the poor, steal from the poor, slaughter the innocent and hoard gold while your countrymen starving to dead?
Bırak da kuşlar tacına yuva yapsın! Fakirden çalıp, masumu katlediyorsun. Sen altınlarını saklarken, yurttaşların açlık çekiyor, sefil hayatının ne anlamı var?
For ancient king and elvish lord There many a gloaming golden hoard They shaped and wrought, and light they caught
Kadim krala ve elf lorduna biriktirirlerdi altınları, oranın alacakaranlığında biçimlendirdikleri, işledikleri ve yakaladığı ışıkları gizlediler mücevherlerle kılıcın kabzasında.
You hoard your gasoline.
Benzininizin üstüne titriyorsunuz.
If people hoard medicine for years to commit suicide -
Eğer insanlar intihar etmek için yıllarca ilaçlara hücum etmişse...
Or do you and Jerry the Napalm King hoard your millions?
Yoksa sen ve Napalm Kralı Jerry milyonlarınızı istifliyor musunuz?
We're very rich and we hoard our millions.
Çok zenginiz ve milyonlarımızı stokluyoruz.
The Battle of Clontarf- - you, me and a thousand stalwart Irish warriors against a ravening hoard of Vikings.
Clontarf Savaşı - sen, ben ve binlerce İrlandalı sadık savaşçı açgözlü Viking topluluğuna karşı.
You can't hoard them, you gotta keep them moving.
Stok yapamazsın, yerini değiştirmen gerekir.
- When I got some, I'd hoard them.
Sadece paket lastikleri biriktirdim. Elime geçtikçe biriktirdim.
Now as you all know the Mexican Staring frog of Southern SriLanka can supposedly kill you with one hoard daze.
Hepinizin bildiği gibi, Güney Sri Lanka'nın Meksika Bakışlı Kurbağasının bir bakışıyla sizi öldürebildiği söylenir.
Recent intelligence confirms they have a hoard of prohibited weaponry.
Elimize ulaşan son bilgilere göre büyük miktarda izinsiz silahları var.
Isn't it a capital crime to hoard that stuff?
Un stoklamak çok ağır bir suç.
More Hershey bars and Lucky Strikes to hoard?
Daha çok Hershey ve Lucky Strikes mı?
We put Julie, alone in the forest... and a hoard of men hunt her down.
Julie'yi ormanda, yalnız bırakır ve bir adamın onu avlamasını bekleriz...
The ancient treasure hoard of the Nibelungs.
Nibelunglar'ın kadim hazine istifi!
Now you want me to believe the hoard is here?
Şimdi de hazinenin burada olduğuna inanmamı mı bekliyorsun?
You've never dreamed of such a hoard of gold and jewels.
O kadar altını ve mücevheri rüyanda bile görmemişsindir.
Why would I help you and not keep the whole hoard for myself?
Peki neden bütün hazineyi almak yerine sana yardım edeyim?
The hoard was ours till Fafnir stole it from us.
Hazine, Fafnir çalana kadar bizimdi.
That is the ring of the Nibelung. The oldest thing in the hoard.
O Nibelung yüzüğü hazinedeki en eski parça.
But for most of those ten years Burgund's treasury hasn't been filled to overflowing with Fafnir's hoard.
Evet ama bu 10 yıl boyunca Burgund'un hazinesi, Fafnir'in zulasıyla hiç dolup taşmamıştı.
- You said the presence of that hoard in my chamber would bring me good.
- Hazine odasındaki istifin bana şans getireceğini söylemiştin?
And with him dead, you could keep the hoard for yourself.
Ve bütün hazineye sahip olabileceksin.
The hoard.
Bütün hazineye!
Those of you who ally with me will be rewarded with gold from the hoard.
Benim yanım yer alacak herkes, hazine altınlarıyla ödüllendirilecektir.
You swipe all that rice from us, just to hoard it?
Uzun zamandan beri tüm pirinci alıyordun. Yoksa sen sadece yükleyici misin?
My secret hoard.
Benim gizli hazinem.
He'll steal change off your dresser. He'll hoard things like tin foil and rubber bands and lids from old jars and... jars.
Eşyalarını yağmalayacak mesela folyonu, paket lastiklerini eski kavonozların kapaklarını, kavanozları.
You kind of tend to hoard your food.
Bir nevi yemeğini istif ediyorsun.
Is it not wrong for the fortunate man to hoard his harvest?
Şanslı adamın hasadını paylaşmaması yanlış değil mi?
I do have a tendency to hoard.
Bu tarz şeyleri biriktirip saklamak gibi bir huyum var.
Apparently, he likes to hoard them.
Aksi taktirde, onları biriktiriyor.
You can take the emergency exit. What do I care? I guess I do not need a hoard of cash.
ah cıkısı arıyorsun sanırım benım bır defıneye ıhdıyacım yok sanırım ben cok dısarı cıkmam ben yuksek sesle bagıran bır kafatasıyım
Since we can't do anything else, just hoard up fat then.
Başka bir şey yapamayacağımıza göre biz de sadece yağ stoklayalım.
They use their power to hoard their knowledge and prevent those beneath them from reaching their level.
Güçlerini kendi bilgilerini saklamak için kullanıyorlar ve bu sayede onların kendi seviyelerine ulaşmasının önüne geçiyorlar.
Women want to share, but men, they hoard what they read, if they crack open a book.
Kadınlar paylaşmak ister, ama erkekler okuduklarını biriktirir..... eğer sayfasını açarlarsa.
The name comes from a hoard of silver treasure lost here in the 1600's when a Spanish galleon sank.
Adını gümüş hazineler toplayan ve ve 1600'lerde bu bölgede batan İspanyol kalyonundan almıştır.
.. savour it and hoard it in the palm of your hand.
#.. avcunda biriktir ve tadını çıkar. #
You see, for thousands of years hoard creatures have lived in the guinea valley of Peru.
Görüyorsun, yüz binlerce yıldır devasa yaratıklar Peru'nun bu ormanında yaşadılar.
They sit there, Arthur, and they hoard the things that can save the world.
Orada oturup dünyayı kurtarabilecek şeyleri istifliyorlar, Arthur.
You ever get back there, you hoard toilet paper.
Eğer geri dönersen tuvalet kağıdı stoku yap.
hoard it.
Stokla.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]