Hobie translate Turkish
92 parallel translation
That's Chrissy on a new Hobie Cat.
Yeni yelkenli teknenin üzerindeki Chrissy.
Hobie cats and things like that.
Katamaran benzeri şeyler falan.
Hey, Hobie.
Hey, Hobie.
Hobie can play hockey.
Hobie hokey oynayabiliyor.
- Spinning over hobie beach.
Burgaç Hobbie Plajı'nın üstünden geçmiş.
- Hobie, keep your eyes on the sea bass! - OK, OK, OK.
Hobie, levreği unutma.
It's OK. - Hobie, make some black coffee. - OK, OK.
- Hobie, sütsüz bir kahve yapar mısın?
- Hobie, that was in college.
- O, okuldaydı.
- Hobie, it's 2am.
- Hobie, saat sabahın 2'si.
He was concerned that you intended for Hobie to play the psychiatrist.
"Hobie, psikiyatristi oynasın." demen, onu düşündürüyor.
- He's right, Hobie.
- Doğru söylüyor.
- So, this is Hobie.
- Bu, Hobie.
- God, Hobie, isn't it amazing?
- Tanrım, Hobie, inanılmaz değil mi?
Come on, try it, Hobie.
Denesene, Hobie.
- Try it, Hobie.
- Denesene, Hobie.
The greater or the lesser? - Hobie!
Büyük mü, küçük mü?
- Hobie, what are you doing here?
- Hobie, burada ne yapıyorsun?
Hobie, I think you should know that Steve and I have become attracted to one another.
Sanırım bilmen gerek, Steve ve ben birbirimizden hoşlanıyoruz.
Hobie.
Ben, Hobie.
Now she's going out with Billy Wheeler, and Hobie's the single upstairs neighbour.
Şimdi, Billy Wheeler ile çıkıyor ve Hobie, bekar komşu.
We must know somebody for Hobie.
Hobie'ye birisini bulmalıyız.
Hobie agrees to being fixed up, but he's still madly in love with Melinda.
Hobie buluşmayı kabul ediyor, ama hala Melinda'ya deli gibi aşık.
Got an ad here for Hobie boards.
Hobie Sörf Tahtaları.
You're not here to talk, Petty Officer Hobie.
Buraya konuşmaya gelmedin Astsubay Hobie.
Mr. Jasper hobie.
Bay Jasper Hobie.
The doctor's certificate means that, as opposed to Hobie, you're the lucky camper who gets to sit on his ass in a caravan for two weeks and do fuck all.
O rapor seni sadece iki hafta boyunca bir karavanda kıç büyütecek şanslı bir kampçı yapacak.
Do you mind if I call you "Hobie"?
Sana Hobie dememde bir sakınca var mı?
I mean, my brother told me you hate that, but you just seem more like a Hobie than a Carson to me.
Kardeşim bundan nefret ettiğini söyledi ama bana Carson'dan çok Hobie gibi gözüktün.
That's enough. Hobie. Let's go.
Toparlan Hobart gidiyoruz.
Let's go. Hobie. Man.
Gidelim Hoby.
You didn't do a very good job in here. Hobie. Man.
- Harika iş çıkartmışsın Hoby.
There's no such thing as Big Foot. Hobie.
Kocaayak diye birşey yoktur Hoby.
Edgar was a friend of mine. Hobie.
O benim bir dostumdu Hoby.
I lied. Hobie.
Yalan söyledim Hoby.
Hobie. Come on.
Neredesin?
Hobie.
Hoby!
It wasn't supposed to end like this. Hobie.
Bunu biraz açıklamak gerek Hoby.
Coconuts are over. Hobie.
Hindistan cevizleri bitti Hoby.
Get up. Volunteer Cadet Hobie!
Kalk ve hazırlan gönüllü!
Hobie! We are both GS-9s. OK?
İkimizde aynı korucuyuz, sen bunu anlamazsın.
Cadet Hobie approaching with an all clear. I repeat. An all clear.
Herşeyi tamamladım geliyorum, tekrar ediyorum herşey tamam!
Hobie. Buddy.
Hoby, dostum!
Hobie can't run.
Hoby koşamıyor.
Besides. Hobie and I need to go to the ranger station anyway.
Üstelik Hoby'nin merkeze gitmesi lazım.
Hobie and I'll be back in a minute with the key.
Bir dakikaya anahtarla gelirim.
What about Hobie?
Peki ya Hoby?
Just take care of Hobie.
Hoby'ye gözkulak ol.
Hobie Carson.
Hobie Carson.
Hobie.
Hobie.
You can call me Hobie.
Bana Hoby diyebilirsin.
Hobie?
Hoby!