Homey translate Turkish
697 parallel translation
Nice homey place.
Güzel bir yer.
I think that little stomach of his gives him a nice, homey quality.
Bence o küçük göbeği ona güzel bir kişilik katıyor.
Makes it a little homey.
Ev gibi rahat olur.
one could never relax and feel homey.
İçinde oturan, evinde gibi hissedemez.
- Comfortable and sloppy and, well, homey.
- Konforlu, rahat, evinde gibi işte.
Gee, it's real homey.
Görüyorum, çok rahat.
To the homey aroma of his pipe
Piposunun dumanı Sarar yuvamızı
I guess we're not the homey type.
Galiba pek evcimen tipler değiliz.
It's a homey little story of intrigue... jealousy, avarice, and fraud.
Entrika, kıskançlık, açgözlülük ve sahtekârlık üzerine küçük sevimli bir hikaye.
Sounds real homey.
Çok evciment bir şey gibi.
I try to keep it homey.
Ev havası yaratmaya çalışıyorum.
A homey, solid community.
Rahat, sağlam bir toplum.
I don't set a fancy table, but the kitchen's awful homey. - l'd like to.
Güzel masa hazırlamam ama sıcak bir mutfağım var.
Calm down, homey.
Sakin ol, serseri.
Still the same homey welcome... the same drapes.
Hala aynı sıcak hoşgeldin... aynı perdeler.
It feels homey.
Çok rahat bir yer.
It's roomy and it's homey and...
Geniş ve ferah ve...
The humility, the seeming absent-mindedness, the homey anecdotes about the family, the wife, you know.
- Tevazunuz, kafanızın karışıklığı,... -... ailenizle ilgili anekdotlar, karınız.
- I'm not mad at you, Homey.
- Kızmıyorum, Homey.
Homey, it's me, Toddy.
Homey, benim, Toddy.
THERE, NOW, ISN'T THAT MORE HOMEY?
İşte, böyle daha rahat, değil mi?
Kind of homey.
Rahat bir kız.
No, not homely, homey.
Hayır, evcimen değil rahat.
Oh, I always like to make things homey, travelling a lot, the way we do.
- Her zaman ev işleri yapmayı severim. - Sürekli seyahat, bizim yaşam tarzımız.
And she said, "The one with the daisies and the little rosebuds because daisies are such homey flowers and rosebuds are so cheerful and always waiting to bloom."
O da bana "Üzerinde papatya ve küçük tomurcuklar olani seçerdim çünkü papatya sempatik bir çiçektir, tomurcuklarsa öyle neselidir ki biran önce açmayi beklerler." demisti.
Homey-poo!
Kanka, bok herif!
Come on, homey!
Hadi dostum!
Homey kind of nigger.
Evcimen bir zenci.
Because it's quite homey.
Çünkü oldukça rahattır.
When the inspection begins Colonel Godwin will chat with some of you troops real homey shit.
Yoklama başladığı zaman Albay Godwin içinizden birkaç askerle konuşacak. Ona doğru dürüst cevap verin.
Real homey, in an opium kind of way.
Sevimli bir batakhaneye benziyor.
Lots of stars up there, homey.
Bir sürü yıldız var, toprak.
- What it be like, homey?
- İyi misin beyaz adam?
Hey, homey, are you expectin'a flood?
Hey kardeş sel mi bekliyorsun?
Aw, homey ain't home.
Kardeş evde değil.
Make it real nice and homey.
Orayı güzelce evimiz haline getiririz.
This one's a little more homey, with the brick and the little bushes.
Bu biraz daha ev sıcaklığında, tuğla ve tahtadan.
How homey.
Ne ev ama.
I want you to meet my homey.
Seni bir arkadaşımla tanıştırmak istiyorum.
- What do you think? - It's homey.
- Ne düşünüyorsun?
This is really nice and homey.
Burası çok şeker ve sıcak.
Very homey.
Çok evimsi.
Homey, why don't you go to Moe's and talk to him?
Homey, niye Moe`ya gidip konuşmuyorsun onunla?
Homey, put down your magazine for a minute.
Homey, dergiyi biraz kenara bıraksana.
Thank you, Homey.
Teşekkürler, Homey.
Oh, Homey.
Oh, Homey.
Homey, isn't he beautiful?
Homey, çok güzel değil mi?
Oh, Homey, I'm so glad to hear you say that.
Homie, bunu duyduğuma çok sevindim.
Hey, homey, I was just marking our new territory!
Hey, beyler. Yeni bölgemizi işaretliyordum!
Chicano U-turn, homey!
Chicano U-dönüşü, adamım!
- Later, homey.
- Daha sonra damım.