Hooch translate Turkish
427 parallel translation
I'm sick of watching you try to put out that torch you carry for her with a lot of cheap hooch.
Ona karşı olan sevdanı ucuz içkilerle devam ettirmeni izlemekten sıkıldım.
The waiter's going to come in here with a bottle of hooch and then leave.
Garson buraya bir şişe içki getirecek sonra da gidecek.
All I know is if you wanna get the police on you, all you gotta do is buy a cheap bottle of hooch and drink it quiet, minding your own business.
Bütün bildiğim, polisin üzerinize gelmesini istiyorsanız, yapmanız gerekenin bir şişe ucuz içki alıp, onu sakince içmek ve kendi işinize bakmak olduğudur.
You could if you'd leave the hooch alone.
Sadece içkiyi bıraksaydın döndürebilirdin.
It's either the candy or the hooch.
Çikolata veya alkol, suç ikisinden birinde.
YOU TRADED IT OFF FOR SOME BAD HOOCH
Fenalara geldin. Neden, Joey, neden?
That devil hooch has turned her into an unsightly person.
İçki denen şeytan onu biçimsiz bir insana çevirmiş.
Take Mr. Beckworth here to my hooch, get him squared away.
Bay Beckworth'ı benim kulübeye alın, onun için düzenleyin.
He keeps score on the wall of his hooch.
Puanlamasını kulübesinin duvarında tutar.
Sorry to troubleyou, but would you have some hooch? .
Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim ama, biraz içkiniz var mı?
What's this stuff? Hooch?
- Bu şey de ne?
Hey, look at the hooch.
Hey, içkilere bakın.
No hooch, no girls, no nothing.
İçki yok, kız yok, hiçbir şey yok.
Oh, you found more hooch.
Ah, biraz daha içki bulmuşsun.
Want some hooch, Francine?
İçki ister misin, Francine?
- How's the hooch?
- İçki nasıl?
- The hooch?
- İçki?
A shot of hooch?
İçki alır mısınız?
She's hustling hooch now.
İçki satarak para kazanıyor.
They raise some hooch.
Onları yükseklere çıkarırlar.
hey, miller's folks are out of town, and i got some grade-a hooch- - bourbon, blaustein, bourbon.
Hey, Miller'in ahbapları şehir dışında, ve benim biraz yıllanmış burbon'um var, Blaustein, burbonum.
If you're serious about staying off the hooch he might put together a decent pay. Well, I'm gonna talk to him.
Derli toplu bir hayat yaşamaya niyetliysen üç beş kuruş kazanabilirsin.
Hey, then give us a sip of that hooch.
Şundan bir yudum verir misin?
Get some fiber, mix it in with your hooch.
Şunu yapman lazım. Lifli gıdalar al, içkinle karıştır.
Oh, I get it. A speakeasy, a gin mill, a hooch parlor.
- Anladım, gizli meyhane.
Cover that big hooch. Fire on my command!
Şu büyük kulübeyi gözetleyin.
I brought you a muffin, boy! Here's a muffin.
Hooch, sana kek getirdim evlat.
Nice muffin, Hooch!
İşte sana kek.
Here's the muffin for Hooch!
Bak gördün mü kek, Hooch? İşte sana kek.
A muffin, Hooch!
Kek!
Let him go, Hooch!
Bırak onu Hooch! Onu bıraksana Hooch.
Come on, Hooch.
Haydi Hooch.
What do you say, Hooch?
Buna ne dersin Hooch?
Hooch does. He tells me.
Hooch duyuyor.
Hooch tells you about it.
Hooch sana anlatıyor mu?
Me and Hooch in an apartment?
Hooch'la ben bir dairede.
- No, thank you. I'm not on his hours.
Hayır Hooch kadar erken içmem.
- Maybe me and Hooch can come visit?
Belki Hooch'la ziyaretine geliriz.
Hooch?
Hooch...
I think they have laws against dogs like Hooch.
Hooch gibi köpekler için yasalar var.
Hooch, be quiet!
Hooch kes sesini.
Hey, there, Hooch.
Selam Hooch.
Hooch, get in the car!
Haydi Hooch! Arabaya bin!
Come on!
Haydi Hooch.
Come on, Hooch!
Haydi Hooch.
Whoa, Hooch! Hooch, no!
Hooch, hayır.
- I'll shoot you, Hooch!
Seni vuracağım Hooch!
- Hooch, but...
Adı Hooch.
Go on, Hooch!
Haydi Thunder.
See the muffin?
Güzel değil mi Hooch?
Drop him!
Hooch, bırak onu.