English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hoodlum

Hoodlum translate Turkish

174 parallel translation
You, hoodlum bastard!
Seni külhanbeyi!
Hell, he's not even a real hoodlum!
Bence bu adam gerçek bir kabadayı bile değildir!
Well, it's clear enough some neighborhood hoodlum finally broke in.
Civardaki serserilerden birinin sonunda içeri girdiği muhakkak.
You know anything about a West Side hoodlum called Pants Riordan?
Pants Riordan adında batı yakasının kabadayısı hakkında bir şeyler biliyor musun?
Often when we made an arrest we had to walk into a rain of hoodlum machine-gun fire though we were forbidden by law to carry a revolver.
Ne zaman bir tutuklama yapacak olsak gangsterlerin kurşun yağmurlarına maruz kalıyorduk sanki bizim silah kullanmamız yasakmış gibi hiçbir şey yapamıyorduk...
The man who want to get more out of life than he puts into it the hoodlum he's the same today as he was then.
Hayatın kendisine sunduğundan daha fazlasını isteyen adamlar gangsterler şimdi nasıllarsa o zamanda öyleydiler.
Hoodlum!
Serseri!
A tinhorn hoodlum, huh?
Palavracı bir kabadayı demek?
The hoodlum and gangster is looked up to with the same respect as the successful businessman or popular hero.
Serseri ve gangsterler, başarılı iş adamı veya halk kahramanı gibi saygı görüyor.
But when I saw he'd become a hoodlum like you, I told him not to bother.
Fakat onun da sizin gibi sokak serserisi olduğunu görünce daha fazla gelmemesini söyledim.
Why, why... ya young hoodlum!
Seni, seni... küçük serseri!
Me or that hoodlum, Lampwick?
Ben miyim, yoksa o serseri Lampwick mi?
She's a hoodlum.
Yaramaz.
Now clear out, you hoodlum!
Şimdi toz ol, seni serseri!
Oh, an old-time hoodlum named Charleston.
Charleston adında eski bir hükümlü.
Tom, you're no hoodlum like the others in this cell.
Tom, sen bu hücredeki diğerleri gibi serserinin biri değilsin.
So you picked the worst hoodlum in town.
Ve en kötü kabadayıyı seçtin.
Scratch one hoodlum.
Bir kabadayı eksildi.
Because you've got that good old hoodlum complex.
Çünkü sende o eskimiş haydut kompleksi var...
A hoodlum turns himself in on a phony rap... and beats the gas chamber.
Bir serseri sahte bir suçtan teslim olup... gaz odasından yırtıyor.
A murdered hoodlum, a ship in quarantine, and now, a woman dead.
Öldürülen bir serseri, karantina altına alınan bir gemi, şimdi de ölü bir kadın.
He has been a tramp and a hoodlum... ever since he was a child.
O, çocukluğundan beri bir avare ve serseridir. Sabıkası bunu gösteriyor.
Small-time hoodlum walks into a police station and gives himself up for murdering his girl, then hangs himself.
Çapsız gangsterin teki bir karakola geliyor, sevgilisini öldürdüğünü söyleyip kendini ele veriyor ve sonra da intihar ediyor.
Apparently, Tsutomu's turning into a bit of a hoodlum.
Görünen o ki Tsutomu biraz serseriliğe verdi kendini.
Can't you tell the difference between a hoodlum and a cop?
Bir haydutla polis arasındaki farkı anlayamıyor musunuz?
Well, she was married to a hoodlum, wasn't she?
Şey, mafya bir adamla evliydi, değil mi?
To spend the rest of my time worrying when I'll be caught up with... by some hoodlum holding a first mortgage on my life... payable on demand? No.
Hayatımın geri kalanını acaba ne zaman serserinin tekiyle enseleneceğim diye endişe ederek geçirmeye değer miydi?
It's for a hoodlum who built this house out of 20 years of corruption and murder.
Yirmi yıldır, yolsuzluk ve cinayetlerle kazandığı parayla burayı yaptıran haydudun işi olabilir.
Don't fight him like a hoodlum down here in the jungle.
O kabadayılar gibi orman kanunlarını kullanma.
You could get me a nice, rich hoodlum.
Bana hoş, zengin bir serseri ayarlayabilirsin.
What is there about a hoodlum that appeals to certain women?
Bazı kadınlar neden serserilerden hoşlanır?
He's a hoodlum.
Serseridir.
- Let's go... Hoodlum.
- Gidelim serseri.
Well, that's what happens when you act like a hoodlum.
Bir serseri gibi davranırsan olacağı budur.
And there's no hoodlum stuff.
Ve serserice şeyler yok.
She got out of the car and left that hoodlum alone.
Arabadan inip, o serseriyi yalnız bırakmış.
I must've acted like a hoodlum.
Bir serseri gibi davrandım.
For what you want me to do, you could get any hoodlum for $ 100.
Yapmamı istediğin işi herhangi bir serseriye 100 dolara yaptırabilirsin.
I don't want any hoodlum.
Herhangi bir serseri istemiyorum.
Once, centuries ago, there was a French hoodlum called Francois Villon.
Bir zamanlar, yüzyıllar önce, Francois Villon adında bir Fransız serseri vardı.
Bursting in here like a hoodlum.
Haydut gibisin.
Tonight's playlet is called "The Percentage", and it's about a professional hoodlum named Big Eddie, who meets up with a television repair man.
Bu gecenin küçük oyununun adı "Yüzdelik", konusu Big Eddie adında gangsterliği meslek edinmiş biri hakkında. Bu adam bir televizyon onarımcısı ile karşılaşır.
Because you have all the earmarks of being a hoodlum,
Çünkü serseri olacak birine benziyorsun.
I'm not a hoodlum, but I am a hustler.
Ben serseri değilim. Ama üçkâğıtçıyım.
Then there's the trigger-happy hoodlum, the kid that kills a gas station attendant because he can't open the cash register fast enough.
Bir de psikopat hırsızlar vardır. Kasayı yeterince hızlı açmadı diye benzincide çalışan görevliyi öldürürler.
One day in town, just one day and you're picked up in a drunken brawl with a floozy and tossed into jail like a common hoodlum. - I know all about it, Frank.
Kasabada sadece bir gün geçirdin ve fahişenin biriyle bir olup sarhoş kavgasına tutuştun ve bir haydut gibi nezarete düştün.
Only it was a boy, a young hoodlum.
Şu var ki, sadece bir çocuktu, genç bir serseri. Arabama aldım.
You're no hoodlum.
Sen gangster değilsin.
Walter Lee, fix your tie, you look like somebody's hoodlum.
Walter Lee kravatını düzelt, serseri gibi görünüyorsun.
Down goes a teenage hoodlum. Gee, could a real zip gun make you do like that?
El yapımı silah adamı bu hale sokar mı?
Hoodlum!
Gel buraya serseri!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]