Hooke translate Turkish
77 parallel translation
Hooke's Law of Elasticity.
Hooke'un esneklik yasası.
- Hooke's Law of elasticity?
Hooke'un elastikiyet kanunu? - Sence?
Hooke's Law and a prismatic rod.
Hooke Kanunu ve prizma yay.
Hooke, what are you doing?
Hooke, ne yapıyorsun?
Hooke!
Hooke!
Hooke.
Hooke.
Hey, Hooke.
Hey, Hooke.
John Hooke.
John Hooke.
And this is my friend. John Hooke.
Ve bu da arkadaşım, John Hooke.
Oh, this is my friend. John Hooke.
Ve bu da benim arkadaşım John Hooke.
It wasn't you, Hooke.
O sen değildin Hooke.
I'm Hooke.
Ben Hooke.
Hooke?
Hooke?
Where is Hooke?
Hooke nerede?
We gonna find Hooke.
Hooke'u bulmak zorundayız.
Hooke, Hooke.
Hooke, Hooke.
One of the first to use it had been Robert Hook in the 17th century.
Bunu kullanan ilk kişilerden biri 17. yüzyılda Robert Hooke'tu.
It's actually a slice of cork, and when Hook looked at it, he could see all these funny little boxes.
Aslında bu bir mantar kesiti ve Hooke buna baktığında bu küçük odacıkları gördü.
I'd show him to you if I could, but no portrait of Robert Hooke exists from his time, only the verbal descriptions of his contemporaries.
Eğer yapabilseydim onu size gösterirdim ama Robert Hooke'un o zamandan kalma hiç portresi yok. Elimizde yalnızca çağdaşlarının yaptığı sözlü tasvirler var.
Hooke's insatiable curiosity encompassed absolutely everything.
Hooke'un doymak bilmez merakı kesinlikle her şeyi kapsıyordu.
Hooke discovered a little cosmos, and we still call it by the name he gave it, the cell.
Hooke küçük bir kozmos keşfetti ve biz de bu kozmosu hala onun verdiği isimle, "hücre" olarak tanımlıyoruz.
Hooke discovered the cell by looking at a piece of cork with one of his own inventions, the compound microscope.
Hooke hücreyi, kendi icadı olan birleşik mikroskobu kullanarak bir mantar parçasını incelediğinde keşfetti.
Hooke also improved the telescope.
Hooke aynı zamanda teleskobu da geliştirdi.
After the Great Fire destroyed central London in 1666, Hooke partnered with the architect Christopher Wren to redesign and rebuild the city.
Büyük Yangın 1666'da Londra'nın merkezini yerle bir ettiğinde Hooke, mimar Christopher Wren'le işbirliği yaparak şehri yeniden tasarlayıp inşa etti.
Hooke was the foremost experimentalist of his age.
Hooke, çağının en önde gelen deneycilerinden de biriydi.
Using coiled springs, he derived the "law of elasticity," known today as Hooke's Law.
Tel yaylar kullanarak bugün Hooke Yasası olarak bilinen "esneklik yasası" nı ortaya attı.
In this highly caffeinated atmosphere, Halley and Hooke met Christopher Wren to discuss a deep mystery.
Böylesine yüksek kafein seviyesine sahip bir atmosferde Halley ve Hooke, derin bir gizemi tartışmak için Christopher Wren'le buluştu.
Maybe something like Hooke's Law of Elasticity?
Hooke'un Elastikiyet Yasası gibi belki de.
Show us, Mr. Hooke.
Bize gösterin, Bay Hooke.
But months passed, and Hooke failed to deliver.
Aylar geçse de, Hooke memnun etmeyi başaramaz.
Finally, Halley had enough of Hooke's excuses.
Halley Hooke'un mazeretlerinden bıkmıştı sonunda.
Dropped out of sight a while back. some squabble over Hooke and his discovery about light.
Bir süreliğine gözden kaybolmuş Hooke ve onun ışığa ilişkin keşfine dair bazı münakaşalar olmuştu.
Halley wondered if this strange, and by all accounts, exceedingly difficult man, might succeed where Hooke and others had failed.
Halley, söylenenlere göre aşırı geçimsiz olan bu adamın Hooke'un ve diğerlerinin başarısız olduğu noktada başarılı olup olmayacağını merak ediyordu.
Newton had gone into hiding 13 years earlier, after Robert Hooke had publicly accused Newton of stealing his groundbreaking work on light and color.
Newton 13 yıl önce, Robert Hooke tarafından ışık ve renk üzerine çığıraçan çalışmasını çalmakla alenen suçlanmasının ardından inzivaya çekilmişti.
In fact, it was Isaac Newton who solved the mystery of the spectrum of light, not Robert Hooke.
Aslında, ışık tayfının gizemini çözen Isaac Newton'dı Robert Hooke değil.
I've been talking with our friends, Mr. Wren and Mr. Hooke.
Dostlarımız Bay Wren ve Bay Hooke ile konuşuyordum.
That scoundrel Hooke's no friend of mine.
O alçak Hooke benim dostum filan değil.
Newton remembered all too well what Hooke had done to him the last time he put forth an idea.
Newton son kez bir fikir öne sürdüğünde Hooke'un ona ne yaptığını çok iyi biliyordu.
Just when Halley may have begun to wonder if Newton was bluffing as Hooke had done earlier, a messenger arrived with an envelope from Newton.
Tam Halley, Newton'ın da Hooke gibi blöf yapıp yapmadığını merak etmeye başladığında bir ulak elinde Newton'dan bir zarf ile gelir.
Isaac, I'm afraid that Mr. Hooke requires an acknowledgment in the preface of your third volume.
Isaac, korkarım Mr. Hooke üçüncü cildinin önsözünde senden bir teşekkür bekliyor.
Mr. Hooke has been going about London saying that you got the Law of Gravity from him.
Mr. Hooke Londra çevrelerinde Kütleçekim Yasası'nı ondan çaldığına dair söylemlerde bulunuyor.
To hell with Hooke.
Canın cehenneme Hooke.
If only Mr. Hooke and Mr. Newton were more like you.
Keşke Hooke ve Newton'da biraz senin gibi olsalardı.
Halley and Wren decided to confront Hooke about his false claims.
Halley ve Wren yalan iddiaları hakkında Hooke ile yüzleşmeye karar verdiler.
Put up or shut up, Mr. Hooke.
Kanıtla ya da çeneni kapa Hooke.
Robert Hooke had died years before, having ruined his health with some bad habits... daily doses of wormwood, opium, mercury.
Robert Hooke, sağlığını günlük dozda pelinotu, afyon, cıva gibi bazı kötü alışkanlıklar yüzünden mahvederek yıllar önce ölmüştü.
It is said that a portrait of Hooke once hung on these walls.
Hooke'un bir portresinin bir zamanlar bu duvarlarda asılı olduğu söylenir.
Some believe that it was on a night like this that Isaac Newton finally took his revenge against Robert Hooke.
Bazıları, Isaac Newton'ın Robert Hooke'a karşı intikamını nihayet böyle bir gecede aldığına inanır.
Lieutenant Hooke.
- Teğmen Hooke.
William Hooke.
William Hooke.
I'm Hooke...
Ben Hooke.