Hot coffee translate Turkish
455 parallel translation
Flat bacon, hot coffee, an afternoon blow job three or four times a week.
Düz pastırma, sıcak kahve, haftada 3 yada 4 kere sakso.
Wouldn't you rather have some hot coffee?
"Onun yerine sıcak bir kahve ister misin?"
Perhaps Mr. Rainsford would like some hot coffee.
Bay Rainsford sıcak bir kahve ister herhalde.
Red hot coffee!
Sıcak kahve!
Get the red hot coffee!
Sıcak kahve var!
There's hot coffee.
Sıcak kahve var.
Well, when you have hot coffee spilt in your lap, you sorta... get up quick and turn your back and... never know what's gonna happen, do ya?
Kucağına sıcak bir kahve döküldüğünde, aniden ayağa kalkarsın ve arkanı dönersin. Sonrasında da neler olacağını bilemezsin, değil mi?
- It follows at a discreet dis... - Hot coffee, sandwiches, and a bar in back.
- Sıcak kahve, sandviç ve bir bar olacak.
And we'll bring Rosie back some hot coffee.
Rosie'ye de sıcak kahve getiririz.
Peanut butter sandwiches and hot coffee.
Fıstık ezmeli sandviç ve sıcak kahve.
Now, you boys have some hot coffee.
Hadi çocuklar, sıcak kahve alın.
There's some hot coffee on the stove.
Ocakta sıcak kahve var.
Get some hot coffee
Sıcak kahve getir!
And get some of this hot coffee inside of you.
Ve içini şu kahveyle ısıtmaya çalış.
Hot coffee up front, sir.
Sıcak kahve ön tarafta.
Vince threw hot coffee in my face.
Vince yüzüme kaynar kahve döktü.
Get him some hot coffee and soup.
Ona sıcak bir kahve ile çorba yap.
I made some hot coffee.
Sıcak kahve yaptım.
- Would you like to have some hot coffee?
- Biraz sıcak kahve ister misiniz?
Can you get some hot coffee, please?
Sıcak bir kahve getirebilir misiniz lütfen?
I'll have some hot coffee for you.
Sizin için sıcak kahve hazırlayacağım.
Have some hot coffee before you turn in.
Başlamadan önce biraz kahve iç.
- Plenty of hot coffee.
Bolca sıcak kahve var.
Would you like some hot coffee, Mr. Rhodes?
Sıcak bir kahve ister misiniz Bay Rhodes?
I'll get a cup of hot coffee for you.
Sana bir fincan sıcak kahve getireyim.
Peggy I want some hot coffee.
Peggy sıcak kahve istiyorum.
Hot coffee, huh?
Sıcak kahve mi?
When dawns comes, you would like some hot coffee, no?
Şafal söktüğünde sıcak bir kahve iyi olurdu, değil mi?
Won't you join us for some nice hot coffee?
Güzel bir kahve için bize katılır mıydınız?
- some hot coffee.
Hayır, sağ ol. Mümkünse bir fincan kahve.
- Would you like some more hot coffee...
- Biraz daha sıcak kahve istermisin...
Hot coffee!
Sıcak kahve!
Have some hot coffee?
Kahve alır mısın?
Did I say hot coffee?
Ben sıcak kahve mi istedim?
Hank was kind and human, and our hero cold and hungry, and the beans smelled good and the coffee was steaming hot.
Hank kibar ve iyi bir insandı. Bizim kahraman açtı ve üşüyordu. Fasulye güzel kokuyordu, kahve sıcaktı.
The coffee was awfully hot when I put it in, so don't burn yourself again.
Kahve fincana döktüğümde çok sıcaktı, kendini tekrar yakma.
- Drink your coffee while it's hot.
- Yemek yok.
While the coffee's nice and hot.
Kahveler sıcak ve güzelken içelim.
- Is that coffee good and hot, Lorraine?
- Kahve taze ve sıcak mı Lorraine?
Hot coffee.
Sicak kahve.
We worked day and night. Kay kept the coffee hot and handy.
- Gece gündüz çalıştık Kay kahveyi sıcak ve hazırda bekletirdi
- Coffee's still hot.
- Kahve hala sıcak.
In between, there will be enthusiasms, frustrations, hot tempers... cold coffee.
Arada, heyecanlar, hüsranlar, öfkeler soğuk kahve olacak.
- Keep the coffee hot, Hugo.
- Kahveyi sıcak tut Hugo. - Tamam efendim.
I got hot muffins crisp bacon, hotcakes, steak, fryer potatoes fresh-ground coffee.
Sıcak maffin yaptım çıtır jambon, sıcak kek, biftek, kızarmış patates taze çekilmiş kahve.
You keep that coffee hot, honey.
Kahvenin altını açık bırak, tatlım soğumasın.
How about a nice hot cup of coffee, captain?
- Bir kahve alır mısınız, komiser? - Hayır.
Keep the coffee hot, I'll be back.
Sen kahveyi sıcak tut. Dönünce bitiririm.
Man, all I want is something hot to drink... a cup of coffee or a shot of whiskey. Huh, Jordan?
Tek istediğim içecek sıcak bir şey bir fincan kahve veya bir duble viski.
Come on, the coffee's nice and hot.
Haydi, haydi, haydi!
Give me some coffee, not too hot.
Bana biraz kahve ver, çok sıcak olmasın.