Hots translate Turkish
327 parallel translation
Red hots!
Sosisçi geldi!
It adds up : the Italian's got the hots for Viviane.
Akla yatkın. İtalyan Viviane'e abayı yakmış.
You know, that story of yours hots me up more than this crummy fire.
Hikâyelerinin beni bu cılız ateşten daha çok ısıttığını biliyorsun.
A society dame with the hots for tough guys.
Sıkı heriflerden hoşlanan sosyetik bir hatunsun.
You really do have the hots for the long green.
O paralar için gerçekten yanıp tutuşuyorsun.
Middle of the Loop, 4 : 30 in the afternoon... two slugs through the back of the head... put there by a couple of Bugs Moran's red hots!
Koridorun ortasında, öğleden sonra 4 : 30... Moran'ın adamları... Kafasının arkasından 2 kurşun sıkıyor.
If you got the hots, dreamboat... you are in the wrong room.
Eğer azdıysan şekerim, yanlış odadasın. Hayır, hayır.
Because you knew she had the hots for Paul.
- Paul'den hoşlandığını biliyordun.
Hansel`s a fag and Gretel`s got the hots for herself, so who cares, right?
Hansel ibne, Gretel de orospu, amaan, bana ne!
Neurotic? You get the hots over somebody you're not even sure was anybody, you call me neurotic? !
Nevrotik mi?
- You got the hots for Melinda!
- Melinda'ya aşıksın!
Big, fat and juicy Coney Island red hots!
İri, dolgun ve sulu Coney Ada'sı sosisi!
Do you know, the first time I saw you in the cafeteria, I wanted to go up to you and say "Hi, I'm Lenny Bruce and I got the hots for you."
Biliyor musun, seni kafeteryada ilk gördüğümde yanına gelmek ve "Merhaba, ben Lenny Bruce ve seni istiyorum." demek istedim.
That spicey dinner of papa's has given me the hots for you.
Babamın baharatlı yemeği beni sana karşı ateşlendirdi.
Hey, get your red hots.
- Yiyecekleriniz geldi.
Please tell me, what brought on this sudden case of the hots?
Lütfen söyleyin. Bu ani şehvetin kaynağı nedir?
I had more than just the hots for you back then.
O zaman benimki sadece hoşlanmanın da ötesindeydi.
I got the hots for ya.
Senin için sıcak bir şeyim var.
- You got the hots for Nina?
- Nina'dan mı hoşlanıyorsun?
He hasn't lost the hots for you.
Sana olan ilgisini kaybetmemiş.
Besides, she's got the hots for you, man.
Ayrıca sana ilgi duyuyor dostum.
Incredible case of the hots.
İnanılmaz şehvetli durumda.
The café owner has the hots for you.
Kafenin sahibi yarım saattir seni dikizliyor.
You probably didn't notice, but she had the hots for me.
Büyük ihtimal fark etmediniz ama benden hoşlandı.
- Yeah, right. - I think she has the hots for you.
- Sanırım senden hoşlandı.
Are you trying to tell me that my mother has got the hots for me?
Annemin bana abayı yaktığını mı söylüyorsun?
Yeah, she's got the hots for the creep.
Evet, o serseriye tutuldu.
One look and they's got the hots for it.
Bir bakışta burayı harika buluyorlar.
Three hots and a cot is the least I owe you.
Sana en azından bir kap yemekle yatacak bir yer borçluyum.
So she have the hots for you too?
O da sana aşık mı?
Guess what, David's got the hots for Jennifer Bradley.
Bilbakalım ne David'in Jennifer Bradley için sıcak birşeyleri var.
- I have worked and slaved... suffered and put myself in hock up to my eyes... and you want me to move out because you've got the hots for Max? No way!
- O kadar acı çektim... gırtlağıma kadar borca battım... ve sen, sırf Max'a tutuldun diye evden ayrılmamı mı istiyorsun?
He's got the hots for you!
Senden hoşlandı.
You really have the hots for that guy, don't you?
Gerçekten o adam için heyecanlanıyorsun değil mi?
I mean, Carol really has the hots for me, you know?
Yani, Carol bana gerçekten hasta biliyor musunuz?
I knew a fellow once looked a lot like Francis. Oh, I had the hots for him.
Bir vakitler, Francis'e çok benzeyen birini tanırdım.
You got the hots for him?
- Onun için deli mi oluyorsun?
She's got the hots for him. I'm serious. I see her every single day.
Onun için yanıyor.Ciddiyim. Her gün onu tek görüyorum.
Marnie's got the hots for you, babe.
Marnie sana hasta oldu
Just cos the producer's wife has the hots for the couch, you shouldn't compromise.
Yapımcının karısı divana bayıldı diye uzlaşman gerekmiyor.
So all I had to do was let the little one know that the big one had the hots for me and bingo, she was eating out of my hand.
Bu yüzden küçük olana ablasının benimle ilgilendiğini söylemem yetti. Üzerime çullanıverdi.
You mean you got the hots for me so bad, you don't care?
Yani bana karşı bir ilgin mi var?
I got the hots for you the... the minute I laid my eyes on you.
GÖzlerimi sana çevirdiğim anda ben de sana tutuldum.
Bellingham has the hots for Susan.
Bellingham, Susan'a aşık.
And besides, Cindy's got the hots for you.
Üstelik, Cindy de senin için yanıp tutuşuyor.
Red Hots!
Sosisli sandvic!
Get your Red Hots here!
Sosislinizi alın! - Fındık!
Get your Red Hots!
Sosislinizi alın! - Sosisli sandviç.
- Ooh, Red Hots. Ladies and gentlemen, Capital City's newest sensation :
Bayanlar ve baylar, Capital City'nin en yeni sansasyonu :
I think the poor young thing has the hots for yours truly.
Sanırım zavallı küçük şey, senin kadar ateşliydi.
- Red Hots!
- Sosisli!