How are you doing that translate Turkish
169 parallel translation
How are you doing that?
Bunu nasıl yapıyorsun?
How are you doing that orals?
Konuşmayı nasıl yapıyorsun?
How are you doing that?
NasıI yapıyorsun bunu?
H-How are you doing that?
Bunu nasıl yapıyorsun?
- How are you doing that? - Doin'what?
- Bunu nasıl yapıyorsun?
How are you doing that?
Nasıl yapıyorsun?
I got to ask- - even though it risks delaying your... long overdue departure even further- - but how are you doing that?
Her ne kadar geç kalmış olman... randevunu riske soksa da... Bunu nasıl yapıyorsun?
- How are you doing that?
- Bunu nasıl yapıyorsun?
Okay, how are you doing that?
Tama bunu nasıl yapıyorsun?
And how are you doing that?
- Nasıl yapıyorsunuz onu?
How are you doing that? Ay!
Bunu nasıl yapıyorsun?
How are you doing that?
Bunu nasıl beceriyorsun?
You can tell me what you and your menagerie are doing in my quarters why my effects have been thrown out from what asylum you escaped and how you're here in that comic opera uniform instead of at a fancy-dress ball.
- Evet. Senin ve hayvanlarının odamda ne işiniz var eşyalarım neden dışarıda hangi tımarhaneden kaçtın ve kıyafet balosuna gitmek yerine neden buraya geldin?
How are you doing with that ring?
Şu yüzük araştırması nasıl gidiyor?
How are you doing with that pro league of yours?
Sizin profesyonel lig nasıl gidiyor?
How are you doing in that sewer that the Holy Father ought to burn to the ground?
Papa'nın yakılması gerek dediği bu lağımda ne yapıyorsun?
Will you tell him how well I'm doing, that my work is flourishing again, and that my mood swings are less erratic?
Ona iyiye gittiğimden söz et. Yeniden işime döndüğümü..... ve ruh halimin eskisi kadar değişmediğini anlat.
I can't tell you how happy we are that you're doing this work for the Historical Society.
Tarih Derneği için bu işi yapacak olmanızdan ne kadar mutluluk duyduğumu anlatamam.
It's "Hey, Ernie, how are you doing?" and then he'd wipe it that way.
Önce "Selam, Ernie, n'apıyorsun?" der ve burnunu bu tarafa doğru silerdi.
How about that? How are you doing?
Nasılsın?
How long will that man nag me? - What are you doing?
Neden hâlâ canımı sıkıp duruyor?
So perhaps you will explain to me how allowing your ships to patrol the border... of Centauri space will inspire the rest of the League to do the same... if I can't even tell them that we are doing it?
Bu yüzden bana, bu konudan bahsetmedikten sonra gemilerinizin Centauri sınırlarında devriye gezmelerine izin vermemin Bağımsız Gezegenler'i nasıl ikna edeceğini anlatmanı istiyorum.
You can do better than that. How are you all doing?
Bundan daha iyisini yapabilirsiniz.
Do you realise how insidious it is to invade the most private thoughts and secret lives of unsuspecting people, people who have come to you with the faith that you know what you're doing and are who you say you are?
Sana inanıp güvenen, hastan olarak gelen bütün o masum insanların özel hayatlarını, en mahrem düşüncelerini böyle sinsice ele geçirmenin ne kadar yanlış olduğunun... farkında mısın?
How are you doing? Aside from the fact that my ex is engaged to a teenager and I've got horseshit on my goddamn $ 300 shoes I'm doing okay. I think you're amazing.
- Eski sevgilimin genç bir kızla evlenmesi ve 300 dolarlık ayakkabılarıma at pisliği bulaşmasının haricinde mi?
- How are you doing on that appetizer?
- Nasıl beğendin mi?
That's what she said? "How are you guys doing?"
Öyle mi demiş, "nasılsınız" mı demiş?
- How are we doing on that spell? - You keep throwing this "we" word around, and I don't see you doing anything.
- Sürekli "biz" diyip duruyorsun ama senin bir şey yaptığını görmüyorum.
How the hell are you doing that?
Bu lanet şeyi nasıl yapabiliyorsun?
Now comes the part of the show that I like to call, "And how are you all doing?"
Sırada "Daha daha nasılsınız?" adlı bölümümüz var.
- Yeah. How about that? So what are you doing here?
Eee, burada ne yapıyorsun?
Nina, you can look the other way once and it's no big deal, except it makes it easier to compromise next time and soon all you're doing is compromising because that's how you think things are done.
Nina, bir kez olsun öteki taraftan bakınca büyütülecek bir şey olmadığını görüyorsun. Sadece bir sonraki sefer ödün vermen kolaylaşıyor ve bir süre sonra tek yaptığın şey ödün vermek oluyor. Çünkü işlerin böyle yürüdüğünü düşünüyorsun.
- Okay. That's great. Elizabeth, how are you doing?
- Peki.Harika.Elizabeth nasıl gidiyor
- How are you doing with that singer?
- O şarkıcıyla nasıl gidiyor?
How are you gonna stop birds from doing that? Easy.
Kuşları nasıl engelleyeceksin?
How are you doing with that?
O konuda ne yapıyorsun?
- How are they doing that? - Rory, don't you see?
- Bunu nasıl yapıyorlar?
So how are you doing with that?
Bu konuda nasıl hissediyorsun?
- Tell me how sorry you are... that you didn't realize what you were doing.
- Ne kadar üzgün olduğunu... ne yaptığının farkında | olmadığını söyle.
How long are you gonna make a living doing that?
Daha ne kadar yaşamını bu şekilde kazanacaksın?
How are you related to that boy who is doing odd jobs for him?
NasıI yani siz çiftlikte çalışan şu tuhaf çocuk için mi geldiniz?
Hey, Danny, how are you doing with that GSR on the blind woman's cheek?
Danny. Kör kadının yanağındaki GDY nasıl gidiyor?
So I went down to that bar down the street, and there were women there, and I sat for, like, two hours, and I finally force myself to go up to somebody and say, "Hey, how are you doing?"
Bu yüzden, aşağı sokaktaki bara gittim. İçerde kadınlar vardı. 2 saat kadar oturdum ve sonunda kendimi zorlayıp birinin yanına gidip, "Hey, nasıl gidiyor?" dedim.
- How are you doing with that?
- Nasıl katlanıyorsun şuna?
So, Hyde, how are you doing now that you and Jackie are broken up?
Ee, Hyde, Jakie'le ayrıldığınızdan beri nasılsın?
Oh, honey, that's what you said last time. Now how are you doing for money?
Tatlım, geçen sefer de aynı şeyi söylemiştin.
And just how are you gonna go about doing that?
Peki bunu ne şekilde yapacaksın?
But, for a skier, the people that are fans, they'll tell you where they were, what house they were in, what town, what they were doing, how old they were.
Ama akayçılar, fanatikler, nerede olduklarını ahtırlarlar, hangi evde, hangi şehirde olduklarını, ne yaptıklarını, kaç yılında olduklarını.
How are you planning on doing that?
Bunu nasıl yapmayı planlıyorsun?
How do you plan on doing that when you are not even wearing pants?
Peki pantolon bile giymezken bunu nasıl yapmayı düşünüyorsun?
How are you doing with that?
Bunu nasıl yapıyorsun?