How do you know all that translate Turkish
224 parallel translation
How do you know all that?
Tüm bunları nereden biliyorsun?
How do you know all that?
Bunları nereden biliyorsun?
- How do you know all that?
- Bunların hepsini nasıl bilebiliyorsun?
How do you know all that, you haven't even read it yet?
Okumamana rağmen bu kadar şeyi nereden biliyorsun?
How do you know all that?
Tüm bunları nasıl biliyorsun?
How do you know all that?
- Sen bütün bunları nereden biliyorsun?
How do you know all that?
Tüm bunları nasıl biliyorsunuz?
How do you know all that?
Bütün bunları nereden biliyorsunuz?
How do you know all that?
Bütün bunları nasıl biliyorsunuz?
- How do you know all that?
- Tüm bunları nereden biliyorsunuz?
How do you know all that?
- Bunların hepsini nereden biliyorsun?
How do you know all that?
Bu kadar şeyi nereden biliyorsun?
How do you know all that?
Bütün bunları nereden biliyorsun?
How do you know all that?
Hepsini nasıl biliyorsun?
How do you know all that?
Bunun hepsini nasıl biliyorsun?
How do you know all that?
Bütün bunları nerden biliyorsun?
Please, forgive us. - How do you know all that?
- Bütün bunları nasıl biliyorsun?
How do you know all that?
Sen bütün bunları nerden biliyorsun?
- How do you know all that?
Tüm bunları nereden biliyorsun?
- How do you know all that?
- Tüm bunları nasıl biliyorsun?
- How do you know all that?
- Bunu tam olarak biliyor musun?
No, we don't have a cook. How do you know all that?
Hayır, bir aşçımız yok.
How do you know all that?
- Bunları nereden biliyorsun?
- How do you know all that? - You spend as much time... as I do watching over this floor, you're bound to pick up a few things.
- Benim kadar sen de bu katı izlesen... bir şeyler öğrenmeye mecbur kalırdın.
I see that all right, but how do I know what you want?
Orası belli. Ama siz ne istiyorsunuz?
How in the hell do you know all that?
Bunların hepsini nasıl biliyorsunuz?
How do you know that's all you did?
Başka bir şey yapmadığını nereden biliyorsun?
Right after he staked a claim. How do you know all that?
Bunları nereden biliyorsunuz?
Is that all you Italians know how to do, scream and hit?
Siz İtalyanların yapmayı bildiği tek şey bağırmak ve vurmak mı?
I guess we can use all the help we can get but how do you know that?
Sanırım tüm yardımları kullanabiliriz. Ama bunu nasıl anladın?
And unlike dicks, sometimes do the weirdest things. How would you like all your friends here to know that you wear a bra on your heads? Look, we're very sorry.
Bazen sevilmeyen aptallarda acayip şeyler yapabilir.
I think you all know how to do that, right?
Sanırım bunu nasıl yapacağınızı biliyorsun değil mi?
Hey, hey. How the hell do you know all that about me?
Hey, hey, kahrolası... benim hakkımda tüm bunları nereden biliyorsun?
You know how to organize a resistance cell you're an expert in terrorist tactics you have close ties with Bajoran and Federation officials and besides all that, it would give you a chance to do what you were meant to do.
Direniş örgütü kurmayı biliyorsun. Terör taktikleri konusunda uzmansın. Bajor ve Federasyon yetkilileriyle yakın bağların var.
You know how you do, coming off and all that. Taw!
Bilirsin işte nasıldır, kopup da gelirsin ve basket.
And that's what we're going to fucking do because I'm feeling all right but I don't know how you're feeling.
İşte yapacağımız şey de bu! Çünkü mükemmel hissediyorum! fakat sizin nasıI hissettiğinizi biliyorum.
- Jack, how do you know all these things that normal people don't know and you don't know the things that normal people do?
- Jack, normal insanların bilmediği bu şeyleri nasıl biliyorsun ve bildiklerini normal insanlar nasıl bilmiyor?
I don't know how you do the math of that, but that's like out of all 50,000 top athletes... since, you know, prehistoric times... brontosaurus and pterodactyls included... he's right there.
Bunu hesabı nasıl yapılır bilemiyorum, ama 50,000 kadar atletin arasında... tarih öncesi çağlardan beri... brontozorlar ve piterodaktiller de dahil... o da var.
You know, all I'm saying is that, how many women professional photographers do you know?
Biliyorsun, demeye çalıştığım sadece, kaç tane profesyonel kadın fotoğrafçı tanıyorsun?
How'd you know how to do all that, Michael?
Bunları nasıl yapacağını nereden biliyorsun, Michael?
You know how you get to that place in your life when the endless parties and the up-all-night and the drinking and the casual sex just don't do it for you anymore?
An gelir tüm o sayısız partiler, sabaha kadar içmeler, sıradan seks artık bir şey ifade etmiyor.
Well, I'm afraid that I have done all that I can do unless you know how to get ahold of diazepam or phenobarbital other than the nearest hospital which is where we should be, of course.
Ben yapabileceğim her şeyi yaptım. Kas gevşetici, sakinleştirici ya da benzer bir ilaç yoksa... Şu anda en yakın hastanede olmamız gerekirdi.
You blow all hot and cold... like some fucking tap. Do you know how that makes me feel?
Donna, böyle lanet bir musluk gibi bir sıcak bir soğuk akarsan bana neler olduğunu biliyor musun?
Excuse me, sir, I'm sure that you're right, but how do you know all of that?
Affedersiniz efendim. Haklı olduğunuza eminim ama bütün bunları nasıl bildiniz?
With all due respect, sir, this is a level of quantum engineering that's beyond anything I ever learned. - How the hell do you know this?
saygısızlık etmek istemem efendim, bu quantum mühendisliğindeki bu seviye benim öğrendiğim herşeyin ötesinde siz bunu nasıl oldu da biliyorsunuz?
HOW DO YOU FIGURE THAT? WELL, IN ALL THIS COLD, DEAD UNIVERSE WE'RE THE ONLY ONES THAT KNOW HE EXISTS.
Bu soğuk, ölü evrende var olduğuna inanan bir tek biz varız.
We all agreed. - She called me on her cell phone to say that... she and Ray were going horseback riding. - How do you know that?
- Bu nasıl olur?
How do you know she doesn't want to use you to make up for all that she's lost?
Tüm kaybettikleri için seni kullanmadığını nereden biliyorsun?
You know how we're always talking about our future what we're gonna do, where we're gonna live and all that other stuff?
Geleceğimiz hakkında ne yapacağımız, nerede yaşayacağımız ve diğer tüm şeyler hakkında her zaman nasıl konuştuğumuzu biliyor musun?
That's all you know how to do, feel sorry about how your life turned out.
- Tek bildiğin nasıl olduğun, hayatın alt üst olduğu için üzgünüm.
- That's all you know how to do.
- Zaten sadece yemesini bilirsiniz.