How do you like it translate Turkish
842 parallel translation
How do you like it?
Beğendin mi?
How do you like it?
Ne diyorsunuz?
- How do you like it, monsieur?
- NasıI buldunuz, mösyö?
Well, now that you've had a good look at my face, how do you like it?
Bu kadar baktın suratıma, beğendin mi bari?
- Well, how do you like it?
- Ee nasıl, beğendiniz mi?
How do you like it, Ninotchka?
Beğendin mi Ninotchka?
How do you like it, boys?
- Beğendiniz mi, çocuklar?
How do you like it, hmm?
Nasıl buldun, he?
How do you like it? I don't like it at all, sir.
Hiç beğenmedim, efendim.
How do you like it, Mrs. Aysgarth?
Hoşunuza gitti mi, Bayan Aysgarth?
How do you like it?
Hoşunuza gidiyor mu?
How do you like it, Pilar?
Hoşuna gitti mi, Pilar?
How do you like it, woman?
Hoşuna gidiyor mu, kadın?
- Well, how do you like it?
- Nasıl buldun?
How do you like it?
Çok yaşa.
How do you like it now, Kris?
Ya sen, Kris? Ve oğlun?
Well, how do you like it?
Evet, nasıl buldunuz? Çok hoş.
Well, how do you like it?
Nasıl buldun?
How do you like it?
Beğendiniz mi?
- How do you like it now?
- Şimdi nasıl bakalım?
"The Leper Colony." How do you like it?
"Cüzam Kolonisi." Hoşunuza gitti mi?
How do you like it?
- Nasıl beğendin mi?
- How do you like it over here, Mark?
- Buraları nasıl buldun Mark?
How do you like it, Aunt Jessie?
Beğendin mi, Jessie Hala? Çok güzel.
How do you like it?
Beğendin mi parçayı?
How do you like it?
Beğendiniz mi? Ben bunu çok seviyorum.
How do you like it?
Buna ne dersiniz?
How do you like it?
Nasıl buldun?
Well, how do you like it?
Bunu nasıl buldun?
How do you like it, darling?
Beğendin mi, sevgilim?
Well, how do you like it?
Ee, nasıl buldun?
Now, how do you like it?
Şimdi, nasıl buldun bunu?
Say, how do you like it?
Nasıl seversin? Krema, şeker...
How do you like it?
Buna ne dersin?
I want to make it to the end, but I want to do it as a team, kind of like how Neeko's doing it, you know?
Sonuna kadar gitmek istiyorum ama bunu takım hâlinde yapmak istiyorum Neeko'nun yaptığı gibi. - Sana bir şey söyleyeyim mi?
I like it. How do you like that?
- Sen ne kadar memnunsun?
- How do you like it?
Nasıl buldun?
- How do you say it, like a stutter?
- Kekeler gibi mi söyleniyor?
How do you like New York, Alvin, as much as you've seen of it?
Bu gördüklerin itibariyle New York'u sevdin mi, Alvin?
How do you like to command when it snows?
Kar yağarken kumanda etmek hoş mu?
But just for professional reasons, I'd like to know how you're gonna do it.
Yine de sırf mesleki nedenlerle, bu işi nasıl yapacağınızı bilmek isterdim.
Well, Red, how do you like your new house? He loves it.
Red, yeni evini sevdin mi?
How do you like that? He had the nerve to admit it right to my face.
Yüzüme karşı itiraf edecek kadar da terbiyesizmiş.
Well, how do you know it's not just old equipment left around here like everything else?
Pekala, buradaki her şey gibi terkedilen eski malzemeler olmadığını nasıl biliyorsun?
How do you know you don't like it until you've tried it?
Bunu denemeden sevmediğini nasıI bilebilirsin?
- Do you like how it came out?
- Ne yapmışsın?
- How do you like it? - They're marvelous.
- Beğendin mi?
Dealing with the Congress is like shaving. No matter how well you do, you have to get up next morning and do it again.
Kongre ile uğraşmak traş olmak gibidir..... ne kadar iyi olursanız olun ertesi gün tekrar uzar.
- How do you like the way we fixed it up?
- Süslemeleri beğendin mi?
Well, how do you like it?
İçeri gel de sana göstereyim.
Well, how do you like it, huh?
Nasıl buldun?