How is it out there translate Turkish
156 parallel translation
- Kid, how is it out there?
- Kid, orası nasıl?
Say, how is it out there?
Oralar nasıl bakalım?
- How is it out there?
- Dışarısı nasıl?
How is it out there?
Orada nasıl gidiyor?
How is it out there?
Dışarıda durumlar nasıl?
- Libby, how is it out there?
Oralar nasıl? Tamam.
- How is it out there?
Nasılsınız orada? Tamam.
How is it out there?
Havalar nasıl?
- How is it out there?
- Nasıldı?
How is it out there?
Durumlar nasıl?
How is it out there, Colonel?
Orada durum nasıl, Albay?
How is it out there?
- Dalga nasıl?
So, how is it out there, man? Fox River all that they say it is?
Fox River, dedikleri kadar berbat mı?
Anyways... do you think there's a way of finding out how it is that I started seeing ghosts?
Bu arada, neden hayaletleri gördüğümü öğrenmenin bir yolu var mı?
There's a little job I have to figure out for tomorrow- - how to sink a great, big, steel-covered, unsinkable battleship... when my commanding officer has made it impossible.
Yarın yapmam gereken ufak bir iş var- - Komuta subaylarının batırmamı imkansız hale... getirdikleri bir gemiyi, batırmanın yolunu bulmam lazım.
All of you children out there can imagine how difficult it is to catch a real cloud floating around in the vast sky. Even for a king.
Siz çocuklar, gerçek bir bulut bulmanın... ne kadar zor bir şey olduğunu bilebilirsiniz.
Follow us out there, and you'll soon see how grand it is to wander free!
Gelirsen uzaklara, göreceksin özgürlüğün ne güzel olduğunu!
- You know how cold it is out there?
- Dışarının nasıl soğuk olduğunu biliyor musun?
i've been meaning to put one out there, but you know how it is.
- Biliyor musun aslında uzun zamandır koymak istiyordum...
Do you know how weird it is out there?
Ne kadar garipleştiğini bilir misin?
The truth is... if there's one guy who could figure out how to bring you back... it's you.
Gerçek şu ki seni geri götürmeyi becerebilecek biri varsa o da senden başkası değil.
Tell him how cold it is out there.
Ona dışarıda işlerin nasıl olduğunu anlatsana.
Bob, there is a groundbreaking new book that has just come out. Ah! Now, not everything in this book, of course, applies to you, but I'm sure that you can see, when you see the title, exactly how it could help.
Bob, olay yaratan yeni bir kitap çıktı, henüz yayınlanmadı, kitaptaki her şey sana göre değil, fakat... eminim başlığı, görür görmez, sana yardım edebileceğini anlayacaksın.
Jim, I don't need to tell you how dangerous it is out there.
Jim, oranın ne kadar tehlikeli olduğunu sana söylememe gerek yok.
Shelby is a safe town, if something like this could happen here, think how bad it must be out there
Shelby güvenli bir kasabadır. Böyle bir şey olabiliyorsa dışarının ne kadar kötü olabileceğini düşünün.
How is it out there?
Dışarısı nasıl?
You have no idea how hard it is out there.
Dışarının zorluklarını bilmezsin.
Look how beautiful it is out there.
Dışarıya bak, ne kadar güzel.
Do you know how humiliating it is to have 67 5 Mark-1's out there scrubbing plasma conduits... all with my face?
675 Mark-1 dışarıda plazma kanallarını temizliyor, bu ne kadar küçük düşürücü biliyor musun... ve hepsi benim yüzümle?
But after the technical updates, we will actually try whether we can do a question and answer session with 5,000 people, or how many of you there are there. and it may not actually work out, because one of the 5,000 people is really loud.
Teknik update lerden sonra biz cidden 5000 kişiyle soru sorup cevap falan vermeyi deneyeceğiz ya da orada kaçınız var veya bu cidden işe yaramayabilir çünkü 5000 kişiden biri baya yüksek sesli.
We really want to know who we are, there are things going on where we learn more and more about ourselves all the time, and to really find out what it is that makes us tick and how we are discovering ourselves.
Hayatımızda birçok şey yaşıyoruz, kendimizle ilgili gittikçe daha çok şey öğreniyoruz. Bizi ayakta tutanın gerçekte ne olduğunu bulmak,... kendimizi nasıl keşfedeceğimizi görmek istiyoruz.
What text there is, will talk about how lucy Valdon, has taken a baby into her luxurious h how she's hired a nurse who's so devoted to the little lambkin she takes it out to washington square park
Onun için tuttuğu hemşire kuzucuğa o kadar bağlı ki onu her sabah 08.30'da Washington Square Park'a götürüyor ve doğanın keyfini çıkarıyorlar. Kuzucuk mu?
On the other hand, there's a kind of | elegance to these things, and given the history of how theoretical physics | has evolved thus far, it is totally conceivable that some, if not all, of these ideas will | turn out to be correct.
düşünüldüğünde, buna benzer bazı fikirlerin zaman içinde doğrulanabildiği de bir gerçektir. STEVEN WEINBERG : Sanırım, bundan yüz yıl kadar sonra, string teorisi üzerinde en parlak fizik teorisyenlerinin çalıştığı şu içinde bulunduğumuz dönem, doğanın tüm olaylarını kapsayacak birleştirilmiş bir teorinin geliştirilebilmesi için teorisyenlerin canla başla çalıştığı ve başardığı fiziğin kahramanlık çağı olarak anılacaktır.
Something like this comes along, it makes folks realize how crazy the world is out there.
bir intiharı rapor edecektik hanımefendi. bu tür şeyler çok sık oluyor.
How does it feel... to know that somewhere out there... someone is about to die... and they're gonna ask you for your help?
Nasıl hissettiriyor dışarıda bir yerde, birilerinin ölmek üzere olduğunu bilmek ve onların senden yardım istemeleri?
They won't leave it to people like me when they figure out... how much money there is to be made :
Bu işten ne kadar kazanabileceklerini anladıklarında benim gibilere bırakmayacaklar.
You know how tough it is out there.
Dışarının ne kadar çetin olduğunu biliyorsun.
What I want to know is how to get it out of there.
Bilmek istediğim tek şey, onu oradan nasıl çıkartabiliriz.
It's amazing how much information is out there if you know where to look.
Bakacağın yeri bilirsen ne kadar çok bilgi elde edebileceğine şaşarsın.
They've got no idea how dangerous it is out there.
Orasının ne kadar tehlikeli olduğu hakkında hiç bir fikirleri yok.
There is no guarantee that anyone will ever be able to figure out how it was done.
Onun nasıl çalıştığını birilerinin çözebileceğinin garantisi yok.
How is it out there?
Nasıl yayılmış?
Malachi, I don't think I need to remind you how dangerous it is out there.
Malachi, oranın ne kadar tehlikeli olduğunu hatırlatmama gerek olduğunu hiç sanmıyorum.
I don't think I need to remind you how dangerous it is out there.
oraların ne kadar tehlikeli olduğunu hatırlatmama gerek yok sanırım.
And I am gonna figure out how he did it. Is she still there?
Ve bunu nasıl yaptığını bulacağım hala orada mı?
People always desire to have the best seat in the house which is the row directly behind the families but no matter how you map it out there's always going to be some seats some targets... harder to get to than others.
İnsanlar herzaman evdeki en iyi koltuğu ki direk olarak ailelerin, arkasındadır, elde etmek ister fakat nasıl haritalandırsan da, ulaşması diğerlerinden zor olan bazı koltuklar bazı hedefler... olmaya devam edecek.
So I want you to go out there and start this season like champions because that is how I intend to end it.
Şimdi çıkıp sezona şampiyonlar gibi başlamanızı istiyorum. Çünkü bu sezonu öyle bitirmek niyetindeyim.
It is about everyone in here... and how people think of us out there.
Buradakiler ve dışarıdaki insanlar bizim hakkımızda ne düşünecek.
One is particularly - When we're looking at atomic and subatomic particles... or atomic and subatomic matter in any form... what we find is how we go to look at it... or what we choose to examine it with... actually changes the properties of what we observe to be out there.
Özellikle biri - atomatik veya atomaltı partiküllere baktığımızda, ya da maddenin atomik ya da atomaltı herangi bir formu... görüyoruz ki ona nasıl baktığımız... ya da onu neyle incelediğimiz... incelediğimiz şeyin "orada bir yerde" oluşunu değiştiriyor.
All I think is that leather never goes out of style, and if you keep money in a pickle jar, you should know how much is there, and it won't hurt to buy your invalid wife something nice
Tek düşündüğüm derinin modasının hiç geçmediği. Paranı turşu kavanozunda saklayacaksan içinde ne kadar paranın olduğunu da bilmen gerekir. Kendisini iyi hissetsin diye kötürüm karına güzel bir şey almanın da zararı olmaz.
My writing is what kept me alive, because there was so much rage, so much anger, and it was like I didn't know how to get it out.
Söz yazmak beni canlı tutan şey oldu, çünkü içimde çok fazla öfke, çok fazla nefret vardı, ve sanki tüm bunları nasıl içimden atacağımı bilmiyordum.