How was i to know translate Turkish
1,648 parallel translation
how was I to know?
Orada ne olduğunu nereden bileyim?
How was I to know you'd screwed half of Beirut?
Beyrut'un yarısının üzerinden geçtiğini nereden bilebilirdim ki?
Come on, Jan. How was I to know they were gonna back-room us?
Haydi Jan. Bizi arka odaya götüreceklerini nasıl bilebilirdim?
How was I to know? You're expected to find out.
Araştırabilirdin.
- But how was I to know?
- Ama nasıl bilebilirdim ki?
How was I to know there'd be a storm?
Beş dakika sonra gök gürleyeceğini nasıl bilebilirdim?
How the hell did he know that I was going to Paris?
Benim Paris'e gideceğimi nerden biliyor?
How was I was supposed to know I was going to win all these Oscars.
Ne var? Seksi bir isimdi. Oskar kazanacağını nereden bilebilirdim?
I don't know how you ever let Lana go if you felt this way... because I swear the guy could tell me he was from Mars right now... and I would find a way to dismiss it as an endearing quirk.
Lana'nın gitmesine nasıl izin verdiğini bilmiyorum, eğer böyle hissettiysen çünkü, yemin ederim, adam şu an gelip bana Marslı olduğunu bile söylese bunu küçük, sevimli bir tuhaflık olarak göz ardı etmenin bir yolunu bulurum.
Reed... I know how tom feels about this address, but i was under the impression that he put his opposition aside and was working with me to make this policy succeed.
Reed, Tom'un bu konuşma hakkındaki hislerini biliyorum ama bana zıt görüşlerini bir kenara bırakmasını ve benimle birlikte bu girişimin başarısı için çalışmasını beklerdim.
You know, I used to always imagine Dad being there with you and how happy your house was with the whole family together on holidays and every day, really.
Bilirsin, her zaman babamın orada olduğunu ve tatillerde, veya hergün, evinizin tüm aile bireyleriyle dolup taştığını, nasıl da mutlu olduğunuzu hayal ederdim.
Elliott... I know I'm supposed to be sad, a few, but what I could think about was how lucky I am to have you in my life.
Elliot... cenazede üzgün olmam gerektiğini biliyorum, ama tek düşünebildiğim, hayatımda sen olduğun için ne kadar şanslı olduğumdu.
I know how important she was to our interests.
Bizim için önemli olduğunu biliyorum.
So I figured my best bet was to you know, how a best defense is a good offense?
Kendimi savunmak için tek şansımın saldırmak olduğunu düşünüyordum.
He was asking me about selling Bibles... lt's a good thing I know how to lie.
Bana İncil satmakla ilgili sorular sordu ve... Nasıl yalan söyleneceğini bilmem iyi bir şey.
No! Jimbo has to see it so when I tell the guys how big it was, they'll know I'm not lying!
Jimbo bunu görmeli ki, herkese bunu anlattığımda yalan olmadığını bilebilsinler.
How was I supposed to know the cops were gonna release the photos to the press?
Polisin fotoğrafları bastıracağını nereden bilebilirdim?
And I Didn't Know How To Come Down Here And Tell You I Was Powerless.
Buraya gelip sana güçsüz olduğumu nasıl söyleyeceğimi bilemedim.
Well, I'd like to know how every bounty hunter in the place knew who the guy was, yet we had to go over ten years in video iq just to find him.
Ben asıl buradaki tüm ödül avcılarının adamı nasıl tanıdıklarını merak ediyorum. Oysa biz neye benzediğini bulmak için 10 yıllık görüntü arşivini taradık.
And I waited because I didn't know how he was going to react, you know?
Ve bekledim çünkü nasıl tepki göstereceğini bilmiyordum.
I was wondering and, I don't know, it might seem a little unfair seeing as how you know my situation, but I thought that maybe, if you were able to get a sitter and you had the time...
Durumumu bildiğinden dolayı adil gelmeyebilir ama bir bakıcı tutup kendine biraz zaman ayırabilir misin diye merak... - Olur.
But I know how important it was to you.
Ama senin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum.
That's right. And I was thinking, how could I help Tim to get to know you a bit better?
Tim'in seni daha iyi tanımasını nasıl sağlayabilirim, diye düşündüm.
How am I supposed to know it was your sister?
Kız kardeşin olduğunu nereden bilebilirdim?
How was I supposed to know?
Nereden bilebilirdim ki?
You know, I was wondering, how would you like to be the assistant in my magic...
Düşündüm de, sihirbazlık gösterimde asistanım olmaya ne...
I don't even want to know how did you get up there... but one thing is clear, that was extremely dangerous!
Hem o kadar yükseğe nasıl çıktığını da bilmek istemiyorum ama bir şey çok açık ; yapılan şey çok tehlikeli!
- How do I know if anything you did was because you wanted to or because you were following some damn program?
- İstediğin için mi yaptığını veya o seminer yüzünden mi yaptığını nasıl bilebilirim?
- How was I supposed to know?
- Nasıl bilecektim ki?
She usually overbids. How was I supposed to know?
- Hep fazla koyar, nereden bileyim?
How was i supposed to know?
Nereden bilebilirdim ki?
Actually, it was awful.I was awful, and I'm ashamed of myself, because I know what it feels like to be abandoned - - how you think you're worthless and unlovable and your heart hardens to the person who did it to you.
Gerçekten korkunçtu. Korkunçtu ve kendimden utanıyorum. Çünkü terk edilmenin neler hissettirdiğini, nasıl değersiz ve sevimsiz olduğunu düşündüğünü kalbinin bunu yapan insana karşı nasıl nasır tuttuğunu biliyorum.
I have to know, mr. Dubois : How exactly did you think to advise me to buy a lock on the very day I was about to be robbed?
Bilmeliyim Bay Dubois, nasıl oluyor da tam soyulduğum gün bana kilit almamı önerdiniz?
how was i supposed to know you wanted to see that again?
Tekrar seyretmek isteyeceğini nerden bilebilirdik ki?
How was I supposed to know it was an endangered possum?
Soyu tükenmekte olan bir keseli sıçan olduğunu nereden bilebilirdim ki?
How was I supposed to know that the villain had come to marry the heroine?
O kötü adamın başrol kadınla... evlenmeye geldiğini nereden bilebilirdim ki!
I don't know how much I had to drink cause he was ordering for me, of course.
O ısmarladığı için ne içtiğimi hatırlamıyorum.
And every time I'd talk to him and ask how he was, expecting... You know, that... he'd break down... Finally.
Ne zaman babamla konuşsam, nasıl olduğunu sorsam, hep bekledim... bilirsin, sonunda... konuştu.
I don't know how long it was - maybe seconds, maybe half a minute - all that time, I kept trying to figure out if I had a hard-on.
Bilmiyorum ne kadar uzundu, belki saniyeler, belki yarım dakikadır. Tüm bu zamanda, eğer erekte olursam ne olacağını düşündüm.
I want to know what his therapist believed he was capable of, how far he would go.
Onun bu konuda ne kadar ileri gideceğine dair terapisti ne düşünüyor bilmek istiyorum.
As the case progressed, I was struck... - you know, how could this same man be two different things to two different sets of press?
Ve dava ilerledikçe şuna şaşırdım : ... bir insan iki farklı medya grubu için nasıl iki farklı şey olabiliyordu?
How was I supposed to know you'd be home?
Evde olmadan nereden bilebilirim?
How did you know I was going to?
Isıracağımı nerden bildin?
But that was a rift I still didn't know how to heal.
Bu hala nasıl iyileştireceğimi bilmediğim bir yaraydı.
I didn't know what she was trying to prove or how she could do what I couldn't.
Neyi kanıtlamaya veya neyi yapamayacağımı göstermeye çalıştığını bilmiyordum.
I really don't know how to explain this, but, I got to the house, and it was... like a different woman had phoned me. - She wasn't happy to see you?
Bunu nasıl açıklarım bilemiyorum, ama.. eve gittim, telefondakinden çok farklı bir kadın vardı.
I don't know how, but I was meant to meet you.
Nasıl olduğunu bilmiyorum, ama seninle buluşmam gerekiyordu.
No, I was just, you know, trying to know how I should act around her.
Hayır, ben sadece, biliyorsun, onun yanında nasıl davranacağımı öğrenmeye çalışıyorum.
Well, how the hell was I supposed to know that?
Şey, ben nereden bilebilirdim ki öyle olduğunu?
I don't know, how was it supposed to help Wilson?
Bu Wilson'a nasıl yardımcı olacak?
I know, sorry {, baby }. I've been packing up all day, but I was gonna call you and... { wanted to } tell you { how much } I was gonna miss you.
Biliyorum, üzgünüm bebeğim, ama bütün gün eşyaları toplayıp durdum ve sana seni ne kadar özlediğimi söylemek istedim.