Hubs translate Turkish
70 parallel translation
Buck, drive into the river up to the hubs!
Buck, arabayı nehre götür!
We've had broken wheels, broken spokes, broken hubs, and...
Tekerleği kırdık, freni bozduk, tekerlek göbeğini kırdık...
We expand our hubs to Atlanta, North Carolina and St Louis.
Merkezlerimizi Atlanta, Kuzey Carolina ve St Louis'e genişletiyoruz.
You know, my life isn't all hubs and gears.
Hayatım hep cıvata ve vitesle mi geçecek?
Three... expand our hubs to Atlanta and St. Louis.
Üç : genişleme. Merkezlerimizi Atlanta, Kuzey Carolina ve St Louis'e genişletiyoruz.
A solid gold chariot with racing wheels...,... spiked hubs and the power of five, six, pure-bred stallions.
Som altından bir savaş arabası... yarışan tekerlekler ile, sivri çivili tekerlek göbekleri... ve beş... altı safkan aygırın gücünde.
- I want to rip the rubber off your hubs... and I want your car to spin out of control and into my arms...
- Arabanın tekerleklerini sökmeni ve arabanın kontrolünü bana vermeni ve kollarıma atlamanı...
You can't forget we're all part of the same wheel, the hubs and the spokes and the felloes.
Hepimizin aynı tekerleğin parçaları olduğunu unutamazsınız, göbek ve parmaklar ve çember.
Cloud Nine is one of the busiest transport hubs in the fleet.
Cloud Nine filodaki en işlek aktarma merkezlerinden biridir.
Based on the assumptions the terrorists will hit all of these targets - hospitals, malls, sporting arenas, transit hubs - my low estimate is 400,000 casualties.
Teröristlerin, tüm bu yüksek önemdeki hedeflere saldıracağı varsayımına dayanarak hastaneler, alışveriş merkezleri, spor alanları, toplu taşım merkezleri en düşük tahminim 400.000 kazazede.
Financial centres, transportation hubs, high-population density areas.
Mali merkezler, ulaşımda kavşak noktalar... nüfusu yoğun bölgeler.
Well, northwest D.C.Has 3 major hubs of prostitution - near florida avenue ;
Başkentin kuzeybatısında fahişelik yapılan 3 merkez var,.. Florida Bulvarı'nın çevresi,..
4 ) Wash the hubs.
4 ) Tekerleklerin ortasını yıka.
It's an inherent function of the networks that we use today that this data is stored, copied, stored, copied normally transient, normally very fast, you know, in milliseconds micorseconds specialized pieces of equipment such as switchers, routers, hubs etc.
Bugün kullandığımız ağların doğaları gereği, bu veriler depolanmakta, kopyalanmakta, depolanmakta, kopyalanmakta, HUB, anahtar ( swithcer ), yönlendirici ( router ) vb özel ekipmanlar sayesinde normal olarak çok hızlı biçimde, milisaniyeler içinde, mikrosaniyeler içinde iletilmektedir.
Transportation hubs are prepped and set.
Ulaşım merkezleri hazırlandı ve kuruldu.
Western and Central hubs are ours.
Batı ve Orta merkezler bizim.
- She's considered the hub of hubs.
- Merkezlerin merkezi hatta.
These sites are known hubs for al Qaeda communication.
Bu siteler El Kaide iletişiminin merkezleri olarak bilinir.
Keep away from the hubs, revitalize the regional airports.
Merkezlerden uzak olan,... orijinal havaalanlarını canlandırsın.
500 million containers are transported every year, headed for the world's major hubs of consumption, such as Dubai.
Her yıl 500 milyon konteynır taşınıyor. Dubai gibi dünyanın en büyük tüketim merkezlerine.
In fact, if you and hubs want to get lost, I think we might be ready to fly solo.
Aslında, sizler toz olsanız, biz de baş başa uçuşa geçmeye hazır olabiliriz aslında.
The caller rerouted his cell signal Through more junctions and hubs than I could trace in time.
Arayan cep telefonu sinyali, izleyebileceğimden daha çok bağlantı noktası ve merkezden yönlendirilmiş.
It uploaded itself from one of the main T3 hubs That carry all global internet traffic.
Kendini global internet trafiğini taşıyan ana T3 merkezlerinden birinden yüklemiş.
Telegraph signals travel over many different lines, but they intersect at very few hubs.
Telgraf sinyalleri pek çok hat üzerinde yol alır ama çok az noktada kesişir.
All capitol transportation hubs had them installed after 9 / 11.
11 Eylül'den sonra tüm merkezi ulaşım yollarına kondu.
It's hotter than the hubs of hell.
cehennem çukurundan daha sıcak.
Immigrants stay only 24 hours before moving on, but that also makes them narco-trafficking hubs.
Göçmenler yeniden göçmeden 24 saat kalıyorlar, bu da kasabanın narkotik trafiğinin merkezi olmasına yol açıyor.
Black holes like these are the heavy hubs Around which many galaxies, including the milky way, rotate, A kind of stabilizer that gives them form and shape.
Bu gibi kara delikler, Samanyolu'nun da içinde olduğu pek çok galaksinin etrafında döndüğü, onlara şekil ve biçim veren bir tür dengeleyici görevi gördüğü ağır merkez noktalarıdır.
A self-organized network, a collection of hubs that form a much larger whole that wasn't predetermined and remains ungoverned, like slime mold.
Dairelerden oluşan, kendi kendine organize olan bu kadar büyük bir boyut alacağı önceden tahmin edilmemiş ve kontrolsüz bir ağ.
Our transportation hubs are all but destroyed,
İletişim merkezlerimizin hepsi yok edildi.
Go to all four international hubs, as well as Reagan and Dulles.
Reagan ve Dulles dahil olmak üzere dört transfer noktası kullanıyorlar.
Those regions, we call hubs.
Biz bu bölgelere göbek diyoruz.
If the brain is like a city Hubs are like major intersections where a constant flow of traffic passes through, getting people from one place to another.
Eğer beyin bir şehir gibiyse bu göbekler trafiğin en çok aktığı insanların geçtiği kavşak noktaları gibi bir işleme sahipler.
By their nature, hubs are focal points of information traffic.
Yapıları gereği bu göbekler enformasyon trafiğinin odak noktası.
Information converges on these regions, and it is that ebb and flow of information and the magnitude of the information flow that really sets these hubs apart from other regions of the brain.
Bilgi bu bölgeler vasıtası ile taşınır ve bu bilgi akışı ve büyük enformasyon akımı bu göbeklerden ayrılarak beynin diğer kısımlarına yönlendirilir.
Washington D.C. is laid out in perfectly straight lines, radiating from different little hubs around the city.
Washington D.C., şehrin etrafında küçük merkezlerden yayılarak, mükemmel biçimde düz çizgiler üzerinde çizilmiştir.
These networks form hubs.
Bu ağlar ana merkezleri şekillendiriyor.
In this vast, new global network, new hubs will form, and once again, power will shift.
Bu uçsuz bucaksız yeni küresel ağda ana merkezler şekillenecek ve bir kez daha güç el değiştirecek.
Get a cell phone connected to one of the hubs in there, and we should be able to copy their database.
Dağıtım soketlerinin birine cep telefonunu bağlayın. Bilgilerini kopyalamaya başlamış oluruz.
95 % of these, unregistered, stolen, end up as sex-hubs.
Kayıt dışı, çalıntı inbotların % 95'i seks robotu olarak kullanılıyor.
Elias transferred $ 4 million in the past 48 hours to a dozen cash and carry hubs around the city.
Elias, şehirde bulunan bir sürü peşinle çalışan merkeze son kırk sekiz saat içerisinde dört milyon dolar aktardı.
Financial firms like to co-locate with Internet hubs. They can get their trades in a few picoseconds faster.
Finans firmaları internet erişim noktalarını yan yana yerleştirmeyi sever böylece anlaşmalarını birkaç piko saniye hızlı halledebiliyorlar.
Then place the body equidistant from the five nearest wireless network hubs.
Sonra bedenini beş kablosuz ağ sağlayıcına eşit mesafede olacak şekilde yerleştiriyoruz.
I want all transport hubs covered.
Tüm nakil merkezlerinin gizlenmesini istiyorum.
- A lot of these locations correspond to known hubs for human trafficking.
- Bu mekanların birçoğu insan ricareti yapılan merkezlerle bağlantılı.
Hubs run regular paintball guns.
Bilindik paintball silahlarıyla oynanıyor.
- Let the hubs do it.
- Bırak inbotlar yapsın.
Government buildings, tourist attractions, transit hubs.
- Hükümet binaları, turist merkezleri- -
- I know. She's routing into too many hubs.
Biliyorum ama bir çok devre üzerinden yönlendiriyor.
Hubs. - Hubs?
- Transfer noktaları mı?
- Hubs.
- Transfer noktaları.