English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hugging

Hugging translate Turkish

976 parallel translation
You... are you okay hugging and holding random people?
Herhangi birinin sana sarılıp dokunmasında sorun yok mu?
Well, if you couldn't stop them from throwing you out how could I stop him from hugging me?
Seni dışarı atmasına mani olamadıysan bana sarılmasına nasıl mani olabilirdim?
Houses turned in, hugging their pride.
İçlerine kapanmış, gururlarına sarılmış evler.
He sailed past Lima, capital of Peru... hugging the coastline with a tenacity of purpose... seldom found in a penguin.
Peru'nun başkenti Lima'dan geçti. Bir penguende nadir rastlanan bir azimle bütün kıyı şeridini dolandı.
Would you rather I badger you with questions, delve into your memories, spy on you, follow you in the street, hugging the walls where I've written your name?
Sorularla seni bıktırmamı anılarının altını üstüne getirmemi seni gözetlememi, sokaklarda ve adını yazdığım duvarlar boyu seni takip etme mi tercih ederdin?
We were just trying to get a little healthy stimulation... ... from hugging and kissing, that's all.
Biz sadece sarılıp öpüşerek biraz sağlıklı hareketlenme elde ediyorduk, hepsi bu.
On a night like this, I feel like hugging myself tight and flying away!
Böyle bir gecede kendime sıkı sıkı sarılıp uçmak istiyorum!
And until then, there's no hugging.
O zamana kadar kucaklaşmak yok.
We hunted them down in the freezing cold while you sat back in the east, hugging your pot-bellied stoves.
Siz doğuda kocaman sobanızın başında sırtınıza yaslanıp otururken biz dondurucu soğukta peşlerine düştük onların.
"with kissing and wisdom, with hugging..."
"birini tanıyamacaklarını gördüler..."
Still hugging her too close. She's gonna...
Onu hala çok sıkı kucaklıyor.
Stop hugging.
Ona... Kucaklaşmayın.
A kid at school says there's hugging and kissing in that show.
Okulda çocuğun biri, o oyunda sarılma ve öpüşme olduğunu söyledi.
You ain't gonna hold me up for anymore of that hugging and kissing.
Beni burada hiç kimsenin sarılıp öpüşmesi için bekletemezsin.
Stop hugging and kissing me.
Bundan böyle sarılma bana, öpme beni.
Now, Yank I know this ain't what you call your armoury and you got on your soldier suit and all that but I don't reckon hugging my gal comes under the heading of duty.
Pekala... Zırhın yok biliyorum üniforman üzerinde ama sevgilime asılmak senin işin değil.
I have no intention of hugging you.
Maksadım bu değildi.
I mean, I'm watching the kids dancing and hugging, and it was nice to see.
Yani, dans eden ve birbirine sarılan çocukları izlemek çok hoş.
Wherever there's one resentful bourgeois, one unreliable schoolmaster... one dubious poet hugging his private life.
Kızgın burjuvalar, şüpheli öğretmenler özel hayatına düşkün şairler.
And I feel like hugging everybody.
Aferin! Ben de herkesi kucaklamak istiyorum. Al.
That's enough hugging the family altar!
Aile sunağını bu kadar bağrına basmak yeter!
And straight, hip-hugging skirt.
Ve kalçanı saran düz bir etek.
I can feel strong arms hugging me.
Güçlü kollarıyla beni kucakladığını hissediyorum.
Well, a young lady's lookin for a mite more these days... than hugging'and holdin and kissin'.
- Şey, genç kız bu günlerde....... sarılmak, el ele tutuşmak, öpüşmekten daha değerli şeyler bekliyorsa.
There was no hugging that night.
O gece kimse sarılmıyordu.
- Carmel and Vinny hugging.
- Carmel ve Vinny, birbirlerine sarılıyor.
We were always kissing and hugging.
Sürekli öpüşür, sarılırdık.
Get packed, what are you crying for... Some men will be hugging you tonight
toplan artık, ağlamaya gerek yok... bu gece bir çok erkek sizi kucaklayacak!
It'd be much better than hugging your pillows Hurry... Bring out your own stuff
yastıkları kucaklamaktan daha zevkli olacak hadi..... toplanın çabuk!
She loved me very much. She cried while hugging me.
Bir gün beni anasına götürdü.
I was thinking about your touching and your kissing and your hugging.
Ben senin bana dokunmanı, öpmeni ve sarılmanı düşünüyordum.
I can feel you hugging me.
- Bana sarıldığını hissedebiliyorum.
I mean, hugging like that.
Sarılmanızdan öyle olduğunu düşündüm.
The two tenth-rate old actors have not come to fetch you, hugging you so tightly that you formed a unity which would have brought all three of you down together had one of you knocked out.
Yeteneksiz, iki yaşlı aktör, seni almaya gelmediler sana sıkı sıkı sarılıp diğer hepsine diz çöktürmeden birisini yıkamayacakları bir üçlü oluşturmadılar seninle.
If you're lucky, you might see someone get tied up or tapped lightly with a Hickok belt, but for the most part, all you really see during that hour and a half, man, is a lot of hugging and kissing...
Şansınız varsa ancak birinin bağlandığını ya da kuşakla hafifçe vurulduğunu görürsünüz. Ama büyük kısmında, 1,5 saat boyunca bir sürü kucaklama, öpüşme ve inleme izlersiniz.
Because to a lady, cheating means, I know, hugging and kissing and liking somebody.
Çünkü bir bayana göre aldatmanın anlamı kucaklaşmak, öpüşmek ve birini sevmektir.
I saw here the other day, between the tents... hugging a man.
Geçenlerde onu, çadırların arasında bir adama sarılırken gördüm.
Don't let me catch you hugging any guys like that.
Erkekle de seni böyle kucaklaşırken yakalamam değil mi?
KISSING AND HUGGING AND HOLDING YOU TIGHT.
Seni öpmek ve sarılmak ve sıkıca tutmak.
That girl hugging'me?
O kız bana sarılıyor muydu?
You'd think she's your grandma, the way you're hugging her.
Sanki ninene sarılır gibi sarılmışsın ona.
When you get tired of hugging the toilet, you can find me up at Garner's pool.
Tuvaleti kucaklamaktan sıkıldığında, beni Garner'ın havuzunda bulabilirsin.
- What's he hugging?
- Neye sarılıyor?
You're hugging me, Arnold. Why?
Bana sarılıyorsun, Arnold.
I don't mind a little hugging and kissing. But that...
Hafif oynaşmalara, öpüşmeye falan bir şey demem ama bu...
Did I dream about her arms and legs hugging me like moving algae?
Kolları ve bacaklarıyla beni su yosunu gibi kucaklaması bir rüya mıydı?
Momma, that's the first time I stopped hugging first.
Anne, ilk defa ilk sarılan ben olmadım.
I took him to the airport, and we were standing there in front of the door hugging, and kissing and saying goodbye.
Havaalanında herkesin ortasında kapının önünde öpüşüyor ve birbirimizle vedalaşıyorduk.
Sam kept putting his arm around me, hugging me, whispering in my ear.
Sam, sürekli kolunu omzuma atıyordu, sarılıyordu, kulağıma fısıldıyordu.
We're hugging.
Sarılacağız.
♪ You'll miss her hugging'♪
# Onun sarılışını özleyeceksin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]