English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hunks

Hunks translate Turkish

66 parallel translation
What're you doing up there? You mangy hunks!
Orada ne yapıyorsun?
Alice, give me a stack of buckwheat cakes with plenty of molasses... and a steak, rare. A couple hunks of bacon if you got some... and a big pot of coffee.
Öncelikle bir yığın karabuğdaylı kek istiyorum, yanında da pekmez... ve bir biftek, az pişmiş olsun, varsa biraz da domuz pastırması... ve bir büyük kap da kahve.
They used to cart three-ton iron hunks.
Üç tonluk demir kütleler taşırlardı.
You hunks of mud, now listen to me.
Sizi çamur yiginlari, ºimdi beni dinleyin.
Sober up, you pair of drunken hunks!
Ayılın, sizi sarhoş et yığınları!
♪ The best things in life are ♪ Filthy, dirty hunks of gold, gold, gold
- Hayattaki en güzel şeyler kirli, pis ve güzel altın, altın, altınlardır...
♪ The best things in life are ♪ Filthy dirty hunks of gold, gold, gold
- Hayattaki en iyi şeyler kirli, pis ve güzel altın, altın, altınlardır...
♪ The best things in life are ♪ Filthy dirty hunks of gold, gold, gold, gold
Hayattaki en iyi şeyler kirli, pis ve güzel altın, altın, altınlardır...
Give me some big hunks of sponge, for ctyin'out loud.
Tanrı aşkına, büyük bir sünger lazım.
A few more hunks like this is all we need.
Tüm ihtiyacımız olan bunun gibi birkaç parça daha.
They own big hunks of the Atlanta Hilton, the Arizona Land and Cattle Company part of a bank in California the Bank of the Commonwealth in Detroit.
Atlanta'daki Hilton'un, Arizona arsasının, Cattle şirketinin büyük hissesi onların Kaliforniya'daki bir bankanın yarısı Detroit Commonwealth Bankası.
We'll see fast bikes... And racing hunks.
Birbirinden hızlı motorsikletleri... ve cesur yarışçıları izleyeceğiz.
MOM, YOU REALLY WENT OUT WITH SOME HUNKS.
Anne, gerçekten çok yakışıklı adamlarla çıkmışsın.
Okay, Eugene. And our final he-man is an A student from Chicago and the only one of our hunks who still lives at home. Bud Bundy.
Ve son "he-man" imiz Chicago'dan A'Iık bir öğrenci ve hâlâ ailesi ile yaşayan tek yakışıklımız.
Your Honor, I feel so confident of Marge Simpson's guilt... that I can waste the court's time by rating the super hunks.
Sayın Yargıç... Marge Simpson'un suçlu olduğuna o kadar eminim ki mahkemenin zamanını süper aktörleri değerlendirerek harcayabilirim.
There's punks, drunks, hunks.
Serseriler, alkolikler, çekiciler.
Look at these hunks!
Şu koca heriflere bak!
What hunks?
Ne yakışıklısı!
Well, thank God I don't share your good-deeds-for-hunks-only policy.
Neyse ki senin "sadece yakışıklılara iyilik yap" felsefini benimsemiyorum.
So far, Abel's gone after all the hunks on the football team.
Abel ; futbol takımında ki bütün irikıyımlarla uğraştı.
20 of pittsburgh's hottest, horniest hunks... and debbie.
Pittsburgh'un en ateşli, çekici 20 erkeği ve ve Debbie.
Then, soccer hunks, lacrosse studs, fraternity presidents- - ohh- - fraternity keg-masters, guys with cars with parking passes, guys with cars kind of a waste of time- - [Man]
Sonra, iri futbolcular, hokeyciler, dernek başkanları... ohh... dernek fıçıcıları, park edilmiş arabası olanlar, park edilmemiş arabası olanlar bir çeşit vakit kaybı... - Elbisen çok hoş, Tina!
Most planets are just hunks of rock or balls of gas.
Gezegenlerin çoğu kaya veya gazdan oluşur.
These hunks are the first visitors in a long time.
Bu iri kıyımlar uzun zamandır ilk misafirler.
You know? Take a couple of hunks out of my arm...
Bilirsiniz.. bir kaç iri parça koparırım kolumdan...
It's littered with hunks of chewed-on funnel cakes...
Bir sürü çiğnenmiş kek...
Seventy virgin twinks or seventy muscle hunks?
17 çift am mı yoksa 17 kaslı parçamı istersin?
And we're talking big hunks of cheddar.
Ve çok fazla para söz konusu.
Just hunks of metal, but they knew exactly what they were doing.
Birer metal yığını, ama napacaklarını çok iyi biliyorlar.
Woman : This is a private party, but what can I do for you two hunky hunks?
Bu özel bir parti, ama ne yapabilirim sizin gibi extra parçalara.
The hunks are hunkier.
- Daha çok yakışıklı var.
You've got the Hundred-handers over on one side that are ripping off huge hunks of mountain and throwing mountains at the other side. From the Titans you've got a lot of just brute force and brute strength.
Bir tarafta dağlardan koca kayaları koparan ve karşı tarafa fırlatan "Hundred-Hander" lar var, diğer tarafta ise sadece vahşi ve yabani güce sahip Titanlar var.
I've seen enough of these hollywood super-hunks.
Bu süper Hollywood yakışıklılarından yeteri kadar gördüm.
Hi, you hunks!
Selam sizi iri kıyımlar!
Tell Zoe to save some of those Ivy League hunks for me.
Zoe'ye sarmaşık birliğinden bana bir yarma ayarlamasını söyle.
Is that all you think about? You wanna know, if a guy as hot as Franco actually came on to me, I would jump at the chance, but there ain't a lot of hunks looking for soon-to-be-divorced, 45-year-old mom stinking very much like baby puke. Hmm.
Franco gibi yakışıklı bir adam bana asılırsa fırsatı kaçınmadan üzerine atlar mıyım diye merak ediyorsun ama 45 yaşında yakında boşanacak olan ve bebek kusmuğu kokan bir kadına pek fazla yakışıklı talip olmuyor.
You're both hunks when the dead walk the Earth.
İkiniz de yakışıklısınız. Ölüler yeryüzünde gezdiğinde olacaksınız.
Now these hunks of leftover Earth clump together and form our Moon.
Şimdi, Dünya'dan arta kalan bu kısımlar birbirleriyle birleşir ve Ay'ımızı meydana getirir.
The damn thing slipped while I was cutting up the last few hunks.
Lanet şey son birkaç parçayı keserken elimden kaydı.
Um, they're pretty much all kind of hunks. Oh.
Hepsi oldukça iri kıyım.
There are three gorgeous hunks asking for you.
Dışarda süper 3 azman seni soruyor.
They were hunks!
İrilerdi!
Any hunks?
Seksi parçalar var mı?
But I am not in Goa to party or see cheap tricks from hunks like you.
ama, ben Goa'ya parti yapmaya... yada senin gibi ucuz hile yapanlarla flört etmeye gelmedim.
Don't get me wrong, I never expected my boy to end up in two hunks. But I always knew, one day, he'd end up there, laying on a slab.
Beni yanlış anlamayın oğlumun böyle iki parça halinde bulunacağı hiç aklıma gelmemişti ama biliyordum, bir gün burada, şu masanın üstünde yatacağını biliyordum.
They started blabbering about... hunks, Casanovas and whatever jock they banged.
Çekici adamlardan, çapkınlardan ve hangi sporcu ile yattıklarından konuşuyorlar.
Let's face it, soon as those hunks of heartbreak set eyes on a khaki-whacky English lass, they forget we even existed.
Hadi kabul edelim. İngiliz kızlarını bir gördüler mi bizim varlığımızı bile unutacaklar.
And the eagles do exactly what was expected, stealing great hunks of fat salmon from under the noses of the bears.
Kartallar tam beklendiği gibi ayıların burnunun dibinden iri balık parçalarını çalıyorlar.
Well, the birthday boy ate three hamburgers, four quarter-hunks of cake, and a plastic Reagan head full of jelly bellys.
Doğum günü çocuğu üç hamburger, büyükçe dört dilim pasta ve bir sürü jeli bon, şekerleme yedi.
And later, we find out if anyone would actually buy our hunks of junk.
Sonra, gerçekten bu hurdalık arabalarımızı... birinin alıp almayacağınızı öğreniyoruz.
Got it in hunks.
- Toptan alıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]