English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hurtle

Hurtle translate Turkish

14 parallel translation
As we, glued by gravity to the surface of the Earth hurtle through space we move in accord with laws of nature which Kepler first discovered.
Uzaya savrulmak yerine dünyanın yüzeyine, yerçekimiyle yapışmış bizler de Kepler'in ilk kez keşfettiği doğanın bu yasalarına uyuyorduk.
The stars, planets and galaxies hurtle themselves recklessly outward - colliding, dying, regenerating themselves as new forms of matter whose only law is constant...
Yıldızlar, gezegenler ve galaksiler umursamaz bir şekilde savruluyorlar - çarpışıyor, ölüyor, sürekli bir şekilde kendilerini yeni materyeller olarak yeniliyorlar...
Billions of tonnes of star stuff..... hurtle outwards, into space.
Milyarlarca ton yıldız malzemesi, uzayın derinliklerine püskürür.
I could fly the Tardis right into it and ride the shock wave all the way out. Hurtle right across the sky and end up anywhere.
Tardis'i onun kalbine uçurabilirim, tüm yolu şok dalgalarıyla süzülüp gökyüzünün içinden hızla gidip, herhangi bir yerde durabilirim.
Oh, darling, don't hurtle.
Oh, hayatım, yavaş.
Under the nettles they hurtle together. Irresponsible... devious... men. They retrieve it.
Onlar sorumsuz, isimsiz, insanlardı ve o topraklardan sürüldüler.
Crews hurtle through space in their enclosed craft... desperate to maintain the Earth-like atmosphere inside.
Mürettebat kapalı araçlarının içinde uzayda hızla ilerlerken içeride Dünya'dakine benzer atmosfer koşullarını korumak zorundaydılar.
It's a strike of incredible power. Trillions of stars hurtle past one another at 3,000 miles per second.
Trilyonlarca yıldız saniyede 3.000 mil hızla etrafa savrulur.
Both of us were about to hurtle 5 miles to the finish line.
İkimiz de finiş çizgisine son sürat gitmek üzereydik.
Hurtle myself against city walls in mad attempt.
Delice bir teşebbüs ile şehrin surlarına mı dayanayım?
If the plane goes down, just know I'll be thinking of you when I hurtle to earth.
Ama uçak düşerse de yere çakılırken seni düşündüğümü bil.
You're all inside it, and we hurtle through the very fabric of time.
Şimdi hepiniz içindesiniz ve hep birlikte zamanda geziye çıkacağız.
THEIR TWO SUPERMASSIVE BLACK HOLES HURTLE TOWARDS EACH OTHER.
İki süper kütleli kara delik birbirlerine doğru hamle yapacak.
While the black and whites hurtle down Main Street Monroe,
Aynasızlar Monroe ana caddesinde ilerlerken

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]