English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hurtling

Hurtling translate Turkish

111 parallel translation
I don't want him hurtling through the sky on a bird's neck.
Kuşun sırtında gökyüzünde uçmasını istemiyorum.
To spite them, you tried to kill their child and instead went hurtling over the cliff yourself.
Hıncını almak için çocuklarını öldürmeye çalıştın ama uçurumdan kendin düştün.
What if I took you by the neck... and I threw you all the way down... by sending you hurtling down against the sidewalk!
Şimdi bogazına sarılsam ve sonra... seni tutup aşğıya atsam... ve sen kaldırıma düşüp acı çeksen!
Hurtling at more than 100,000 kilometers an hour it was a mountain of ice about the size of a football field and weighing almost a million tons.
Saatte 100.000 kilometreden daha yüksek bir hızla yol alan yaklaşık bir milyon ton ağırlığında yaklaşık bir futbol sahası büyüklüğünde buzdan bir dağ.
This came hurtling through the window.
Bu şey pencereden geldi.
He's a divine playboy, hurtling from party to party seducing everyone in all directions.
Tanrısal bir Playboy'dur, Parti parti dolaşır herkesi her yöne tahrik eder.
People should understand that scientific progress today is like a truck without brakes hurtling downhill.
Halkın bugünkü bilimsel ilerlemeyi anlaması gerek yamaçtan aşağı freni olmadan hızla inen bir kamyon gibi.
Going up each day in a hurtling piece of machinery... putting their hides out on the line... hanging it out over the edge... pushing back the outside of that envelope and hauling it back.
Her Allahın günü hızla fırlayan bir makine yığınıyla yukarı tırmanmak... ölmeyi göze almak... uçağı son noktaya kadar zorlamak... sınırları zorlamak ve sonra geri dönmek.
Hello, this is Jack smith. We've brought our cameras to record for our 30 million viewers a vintage dive bomber, flying on a simulated attack run, drop a human bomb. A man encased in steel, risking life and limb, hurtling to the ground at 140 miles per hour!
Merhaba ben Jack Smith 30 milyon seyircimize Nuh nebiden kalma bir bombacıyı getiriyoruz sizlere gösteri saldırısında bulunacak, insandan oluşan bir bomba atacak çelikle sarılı bir insan, hayatını ve gerekirse sakat kalma pahasına saatte 140 mil süratle toprağa çakılacak!
I will first make a death-defying leap from the loop-de-loop ramp spinning and hurtling my body through the flaming circle of doom and landing comfortably on the imitation-leather easy chair while my chickens do their impression of Tony Bennett singing the "William Tell Overture."
Çemberli rampadan, ölüme meydan okuyan, bir atlayış yapacağım. Dönerek, yanan ölüm çemberinden hızla geçecek ve sahte deri koltuğa yumuşak bir iniş yapacağım. Bu arada tavuklarım, "William Tell Uvertürü" nü söyleyerek, Tony Bennett taklidi yapacak.
We were practicing parking at the supermarket when all of a sudden this runaway shopping cart came hurtling across the lot.
Süpermarkette park alıştırması yapıyorduk ki kontrolden çıkmış hızla giden bir market arabası park yerine doğru gelmeye başladı.
- A hurtling shopping cart.
- Hızla giden market arabası.
Doc, most of all, I believe in the one good thing that comes hurtling out of people's mouths.
Doktor, bir tek iyi şeye inanırım. İnsanların ağzından fışkıranlara.
As I've already informed my crew, a surge of power during a warp-speed experiment has sent our starship hurtling out of our galaxy and past another, taking us over 2,700,000 light years in a few minutes.
Mürettebatıma da bildirdiğim gibi, warp hızı deneyi sırasında oluşan açıklanamayan bir güç patlaması... gemimizi galaksimizden ve bir başkasından daha aşırarak... bizi birkaç dakika içinde 2,700,000 ışık yılı uzağa götürdü.
Maybe the world is a mirage and everyone's hurtling toward necropolis.
Belki dünya bir serap ve herkes mezarlığa doğru atılıyor.
Just hurtling through space in your living room watching TV.
Oturma odanızda TV seyrederken uzayda ilerlersiniz.
Now... lf, by any chance, I get flustered when I'm hurtling through space... and I pull the red one first?
Tamam. Diyelim ki karıştırdım ve önce kırmızıyı çektim. - O zaman ne olur?
You can jump out of a plane and go hurtling to your death but mark my words. You will not even get a cheap feel out of this.
Bir uçaktan ölümüne atlasanda Bu işin sonunda basit bir elle yoklama bile yapamayacaksın.
Well, hurtling live animals, Ruth-Anne - isn't it illegal?
Peki, canlı hayvan fırlatacak Ruth-Anne yasadışı değil mi?
The last thing I remember is hurtling toward that cruiser.
Hatırladığım son şey, kruvazöre doğru gidişim.
The earth hadn't broken out of its orbit and we weren't really hurtling towards the sun.
Dünya yörüngesinden çıkmamıştı, güneşe doğru gitmiyordu.
I hate to interrupt such a thrilling display of naked avarice but it's only right of me to warn you that this station is hurtling towards its doom and it's unlikely that you will survive to enjoy your purchases.
Bu kadar heyecan verici bir yalın açgözlülük gösterisini bölmekten nefret ediyorum ama bu istasyonun yok oluşuna doğru savrulduğu hakkında sizi uyarmak benim tek hakkım ve satın aldıklarınızdan zevk alacak kadar hayatta kalmanız pek mümkün değil.
He has knocked the torch from Griff's hand and sent it hurtling into the mall fountain. Oh, no.
Oh olamaz.
We are but visitors on this rock, Hurtling through time and space at 66,000 miles an hour, Tethered to a burning sphere by an invisible force in an unfathomable universe.
Bizler bu kayadaki uzay ve zaman içinde 100.000 km hızla geçen ziyaretçileriz,... erişilmez kâinat içindeki görünmez bir güç bizi yanan bir küreye çekti.
As we speak, hordes of viral Visigoths are hurtling themselves over the battlements of my immune system, laying waste to my...
Bağışıklık sistemimin siperlerinden içeri akın eden Vizigot birlikleri... Tanrım.
Look at us, hurtling through space on this big blue marble.
Bize baksana, boşluğa fırlatılmış büyük mavi misketleriz.
Asteroids are hurtling towards Earth.
Küçük gezegenler dünyaya zarar versin.
The core sends a graviton surge through the projectors which locks onto a ship and sends it hurtling into null space to emerge a few hours later, hundreds if not thousands of light-years away.
Çekirdek, kilitlendiği geminin üzerine projektörler üzerinden çekimsel taşma gönderiyor ve gemiyi geçersiz uzaya fırlatıp, birkaç saat içinde, yüzlerce belki de binlerce ışıkyılı yol aldıktan sonra normal uzaya dönmesini sağlıyor.
With a single blow, Rocky sent the CDI. Hurtling through the sky,
Tek bir üfleyişle, Rocky C.D.l'yi gönderdi gökyüzüne doğru çarpıyor.
God will send you hurtling down to Hell.
Tanrı seni uçurup cehenneme gönderir.
Atlantis hurtling from the realm of fantasy and Hollywood B-movies onto the front pages of newspapers around the world.
Atlantis'in, hayaller diyarı ve Hollywood'un B tipi filmlerinden... dünyanın dört bir tarafındaki gazetelerin... ön sayfalarına zıplatacaktı.
You know, not every family gets to ride in an alien spaceship, hurtling through the universe at warp speeds, millions of Miles from home.
Biliyor musunuz, yabancıların gemisiyle millerce uzakta, ışık hızında eVrende yuVarlanmak her aileye kısmet olmaz.
what kept me from crashing | through the sidewalk and hurtling right down | to the center of the earth?
NIMA ARKANI-HAMED ( Harvard Üniversitesi ) : Bu biraz garip görünüyor, çünkü yerçekimi ayağımızı yerde tutuyor, ve dünyanın güneş etrafında dönmesini sağlıyor.
Hurtling through the branches hand over hand is the gibbons'standard way of getting around.
Şebeklerin normal hareket biçimi daldan dala atlamaktır.
You're hurtling him.
Onu incitiyorsun.
This phone call is, in fact, an out-of-control train that is hurtling us towards certain doom.
Aslında bu konuşma kontrolden çıkmış bir tren. Bizi kötü bir sona doğru savuruyor.
Maybe the next time I punch a meteor hurtling toward Earth, I'll be the one who shatters into a million pieces.
Belki dünyaya hızla yaklaşan meteora bir sonraki vuruşumda milyonlarca parçaya ayrılan ben olurum.
I am simply trying to ascertain why it is that I have been kidnapped and find myself hurtling through the countryside of England at a speed which is quite alarming.
Niçin kaçırılıp, kendimi İngiltere kırlarında insana böyle endişe veren bir hızla giderken bulduğumu anlamaya çalışıyorum.
Hurtling through space, the comet heads towards Earth.
Kuyrukluyıldız Dünya'ya doğru hızını artırıyor.
The entire planet is hurtling round the sun at 67, 000 miles an hour.
Tüm gezegen güneşin etrafında saatte 67.000 mil hızında hareket ediyor.
- You really are... You two spotted another one of those asteroids hurtling towards the Earth, huh?
- Hayır, anlatma siz ikiniz yine dünyaya doğru gelen astreoitten bahsediyorsunuz, huh?
The next you're..... hurtling towards oblivion.
Sonra da unutulmaya doğru son sürat ilerliyorsun.
If a piece of space junk comes hurtling down at you, let it come.
Tepene doğru uzay çöpü gelirse, bırak gelsin.
I think I shall enjoy hurtling humankind back to the Dark Ages.
İmdat! Sanırım insanlığın hızla karanlık çağa geri sürüklenmesinin tadını çıkarabilirim.
Across two hundred million miles of void, invisibly hurtling towards us, came the first of the missiles that were to bring so much calamity to Earth.
350 milyon km'lik uzay boşluğunun öbür tarafından beladan başka bir şey getirmeyecek... füzelerin ilki gelmeye başladı.
It's hurtling out of control towards ten people standing in the middle of the tracks.
Rayların ortasında durmuş on kişiye doğru gidiyor.
Hurtling up here from tired old Tinseltown to rewrite our little saga.
Küçük destanımızı yeniden yazmak için eski Hollywood'dan buraya koştunuz.
Felt the earth moving below me, the planet hurtling through space.
Yeryüzü altımda kayıyor,.. ... evren boşlukta savruluyormuş gibiydi.
And the 60,000 miles of cable, hurtling toward Earth... is long enough to wrap itself around the planet... almost three times at the equator, creating havoc over a wide area.
60,000 mil uzunluğunda bir kablo, Dünya'ya doğru savruluyor gezegenin etrafına dolanmak için yeterince uzun ekvatorda neredeyse 3 kat, geniş bir alanda tahribat yaratıyor.
As they reach the surface, photons heat up the outer layers of the Sun sending it hurtling around the star, creating extreme turbulence and intense shock waves.
Aslında evrenin dokusuna kendisini iliştirir. Eğer uzaktan izliyor olsaydınız robot sonda karadeliğe yaklaştıkça yavaşlıyor gibi olacaktı. Sonra da tamamen durmuş gibi görünecekti.
We're all hurtling towards death.
Hepimiz ölüme doğru hızla koşuyoruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]