English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hustling

Hustling translate Turkish

391 parallel translation
Well, this looks like a hustling community, Skipper.
Şey, çok aceleci bir toplum gibi gözüküyorlar kaptan?
Out hustling, but sappy as a dime-store romance.
Riyakârdırlar ama ucuz romanlarda hep zayıf anlatılırlar.
What did you say? Hustling?
Nasıl yani, riyakâr mı?
You take English in school? Hustling.
Okulda Türkçe dersi aldın, değil mi?
Mr. Kristo don't like club touts hustling suckers in his arena.
Bay Kristo kendi mekanında kulüp çığırtkanı görmek istemiyor.
I'm through hustling for nightclubs, for you or for anybody else.
Senin ya da başkasının adına gece kulübü çığırtkanlığı yaptığım yeter.
He was a big time operator, always hustling, always scrounging.
Tam bir üçkağıtçıydı, her zaman hile yapar, aşırırdı.
Do you think she was hustling the Amberlys?
Amberly'leri yoluyor muydu?
You've been hustling me for drinks!
Beni içki diye aldattın!
Your angel was hustling me for drinks.
Senin meleğin beni içki için aldatıyordu.
You don't see it much in the daytime when everybody's hustling around, rushing from where they is to where they ain't.
Bunu, herkesin itişip kakıştığı bir yerden başka yere koşuşturduğu gündüz vakti pek göremezsiniz.
Well, you just better get yourself hustling and get me out of this flea trap.
Neyse, hemen işe koyul da beni bu pire yuvasından kurtar.
I can remember hustling an old man for a dime a game.
Bir keresinde bir ihtiyarı 10 sente oynaması için kandırmıştım.
You would love to keep me hustling, wouldn't you?
Ayakçılığa devam etmemi isterdin, değil mi?
You're hustling me.
Beni kandırıyorsun.
You've never stopped hustling me.
Beni kandırmaktan asla vazgeçmedin.
You hustling me?
Beni kandırıyor musun?
Start hustling.
Haydi, iş başına.
Are you hustling for the house?
Ev hesabına mı çalışıyorsun?
- I'm not hustling.
- Artık çalışmıyorum.
Oh, excuse me, gentlemen, but this is a hustling business.
Kusura bakmayın, beyler, bizim iş biraz düzenbazlık ister.
They're hustling.
Dört nala.
But I wasn't hustling, if that's what you mean.
- Ama bunun için uğraşmıyordum.
Just start hustling.
Hemen işe koyul.
I think Three-Finger Jack... is hustling us.
Sadece 11 İspanyol kalyonu mu? Bence bizi kandırıyor.
How about hustling girls, huh?
Kızları rahatsız etsek, ha?
I bet your pappy sends you out hustling while he stays home taking a siesta.
Eminim baban siesta yapıyor seni de üçkağıda yolluyor.
I was hustling a hot truck all last night waiting for you.
Dün, altımda çalıntı kamyon seni bekledim bütün gece.
Down here, everybody's hustling all the time.
Burada herkes her zaman kazık atıyor.
What? The man was hustling numbers on Baltic Avenue when I met him.
Baltic Caddesi'nde tombalacıydı.
Well, I don't notice us hustling trash, either.
Çöp taşıdığımızı da görmüyorum.
You still street hustling for King George?
Hala King George için sokaklarda sürtüyor musun?
He thought we was just hustling... and he was really the only musician in the house.
Bizim kanuna aykırı şeyler yaptığımızı sanıyordu. Evdeki tek müzisyen olduğunu düşünüyordu.
I'm hustling this guy.
Bu adamı kandırıyorum.
- Maybe he's hustling you.
- Belki o seni kandırıyordur.
I'm not hustling'you.
Hayır, asılmıyorum.
If it weren't for Luther, I'd still be hustling pinball at Gianelli's.
Eğer Luther olmasaydı, hala Gianelli'de tilt oynuyor olurdum.
Hustling nickels and dimes playing pool.
Bilardo masalarında kuruşlarla uğraşırdım.
I've been hustling drinks for 10 hours.
10 saat durmadan içki servisi yaptım.
- Hustling. - That's a crime?
- Fahişelik yapıyorsun.
And you could go back hustling.
Ve aceleyle geri dönersin.
If you're like me, all that hustling and bustling makes you want... to let the world go by while you enjoy a Goo Goo candy cluster.
Bütün çalışıp, didinmeler her şeyi bir süre bir tarafa bırakıp sana güzel bir GooGoo şekeri yeme isteği vermiyor mu?
Yes, hustling.
Fahişelik yapıyordur.
You're hustling me. And you're not even hustling me.
Beni sıkıştırıyorsun, ama bunu beni sıkıştırmadan yapıyorsun.
I'm not hustling.
Seni sıkıştırmıyorum.
And after I paid his way through school hustling drinks.
Hem de, bahşişlerimle onun okul için ödemesini yaptıktan sonra.
I don't like to look like I'm hustling, and there I was next to you with a boner.
l don't like to look like l'm hustling, and there l was next to you with a boner.
We just discovered George has been hustling Coach for a lot of money.
Az önce George'un Koç'u üçkağıda getirip bir sürü parasını aldığını keşfettik.
- If you're hustling me...
- Beni kandırıyorsan...
- Hustling you, hustling you?
- Seni kandırmak mı?
We don't want Coach getting in the way when we're hustling chicks.
Olmaz Sammy. Biz hatunları götürürken, Koç'un bize ayak bağı olmasını istemeyiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]