Háma translate Turkish
46 parallel translation
Haleth, son of Háma, my lord.
Háma oğlu Haleth, efendim.
Haleth, son of Háma there is always hope.
Háma oğlu Haleth daima umut vardır.
I am Hama, Utsugi's sister.
Ben Hama'yım, Utsugi'nin kız kardeşi.
I am his sister Hama.
Ben Hama'yım, onun küçük kız kardeşi.
Hama... a swordsman prizes his skill like a woman prizes her chastity.
Bir samuraya göre dövüş sanatı, mesela bir kadının namusu gibidir.
Hama. Stand up.
Ohama, ayağa kalk.
Hama.
Hama.
Hama! What were you doing all that time alone with Ryunosuke in that mill?
Su değirmeninde iki saat yalnız Ryunosuke ile ne yaptın?
A woman named Hama made it a violent match.
Hama isimli bir kadın, o maçı berbat bir maça çevirdi.
It all started with a woman named Hama.
Her şey Hama isimli bir kadınla başladı.
Hama. Any sake left?
Hama, hiç sake kaldı mı?
Hama. Give me some sake.
Hama, bana sake ver.
Hama. I'm going to Kyoto soon.
Yakında Kyoto'ya gideceğim.
Hama Yuko
Hama Yuko
Is that it?
Ona "Hama" mı diyorsunuz?
Listen, Lower Uncton is the home of humma.
Bakın Aşağı Uncton "Hama" nın anavatanıdır.
- Háma?
- Háma mı?
I can't thank you enough, Mr. Hama.
Ne kadar teşekkür etsem az, Bay Hama.
Hama-Vama!
Oy anam oy!
[screaming] sorry to frighten you, my name is hama.
Sizi korkuttuğum için üzgünüm, benim adım Hama
[snoring... ] [ birds chirping] hama : wakey-wakey.
Uyanın bakalım.
hama : why don't you all take those things back to the inn?
Neden bütün bunları hana götürmüyorsunuz?
that hama seems a little strange.
Bu Hama biraz garip görünüyor.
hama will be back soon.
Hama birazdan gelir.
hama : i'll tell you what's in the box.
Kutuda ne olduğunu size söyleyeceğim.
hama : they came again and again.
Tekrar tekrar geldiler.
hama : growing up at the south pole waterbenders are totally at home surrounded by snow and ice and seas.
Güney Kutbundaki Su Bükücüler tamamen kar, buz ve denizle çevrili evlerde yaşarlar.
hama : they're called fire lilies.
Bunlara ateş zambağı denir.
hama : can you feel the power the full moon brings?
Dolunayın getirdiği gücü hissedebiliyor musun?
hama.
- Hama.
we have to stop hama.
Hama'yı durdurmalıyız.
[owl hoots] hama : what i'm about to show you i discovered in that wretched, fire nation prison.
Sana göstermek üzere olduğum şeyi o berbat Ateş Ulusu zindanında keşfettim.
[grunts] hama : and during the next full moon i walked free for the first time in decades.
Ve bir dahaki dolunay zamanında yıllardır ilk kez özgürce yürüdüm.
my bending is more powerful than yours, hama.
Benim bükme gücüm seninkinden daha kuvvetli, Hama.
we know what you've been doing, hama.
Ne yaptığını biliyoruz, Hama.
hama : my work is done.
Benim işim bitti.
Come on, guys.
Hama ama, çocuklar.
Hama...
Hama...
There hasn't been a Waterbender in the Southern Water Tribe since my friend Hama was taken away.
Arkadaşım Hama götürüldüğünden beri, Güney Su Kabilesi'nde hiç Subükücü olmamıştı.
Hama-Ken, Jerk.
Berbat biri!
- What about you Hama?
- Peki ya sen, Hama?
And I was just wondering if this is the same player named Gus who back at Camp Tiki-Hama had to use rubber sheets, because every night, he would water-log his mattress.
Konuştuğum kişinin Tiki-Hama kampında lastik yatak kullanan Gus Adlı Oyuncu'yla aynı kişi olup olmadığını merak ediyorum. Çünkü her akşam döşeğini ıslatırdı.
Oh. You think we're back at Camp Tiki-Hama?
Tiki-Hama Kampına geri döndüğümüzü mü sandın?
Right! Hama!
Haklısın, Hama!
Get angry and sneaking? - hama,.
Gitmek için paran var mı?