Hélene translate Turkish
684 parallel translation
- Princess Hélene.
- Prenses Elena.
Kiss your cousin, Hélene, he has been reborn.
Kuzenini öp, Elena yeniden doğdu.
That's why you went with Prince Vasili and Hélene.
Bu yüzden, Prens Vasili ve Elena'yla gittin.
Hélene loves the country.
Elena taşrayı çok seviyor.
My cousin, Princess Hélene.
Kuzenim, Prenses Elena.
I couldn't appreciate you more, Hélene.
Değerini daha çok anlayamam Elena.
Hélene was guilty, not Dolokhov.
Elena suçluydu, Dolokov değil.
You probably haven't heard that Hélene died in St. Petersburg.
Elena'nın St. Petersburg'da öldüğünü duymamışsındır.
Don't you want to laugh and thrill with La Belle Helene?
Biraz kahkaha atıp Güzel Helene ile heyecanlanmak istemez misin?
And now, La Belle Helene!
Ve şimdi, Güzel Helene!
La Belle Helene!
Güzel Helene!
Another time, coming out of Helene's on Park Avenue I ran into a woman with her dog on a leash.
Başka bir zaman, Park Avenue'da Helen'den gelirken..... köpeğini tasmasıyla gezdiren bir kadına çarptım.
What's the matter, Héléne?
Ne oldu, Héléne?
Helene.
Helene.
Let me correct you, Helene.
İzin ver seni düzelteyim, Helene.
- Want to dance, Helene?
- Dans etmek ister misin Helene?
Hélène, you have sacrificed everything for a man who no longer loves you.
Helene, seninle gönül eğlendiren bir adam için kendini feda ediyorsun.
Hélène!
Helene...
Hélène, you're wonderful.
Harika bir kadınsın, Helene.
Hélène, you're beautiful. You're stunning.
Helene, insanın aklını başından alacak kadar güzelsin.
Good night, Hélène.
İyi geceler Helene.
Yes, ma'am, it's me.
Benim, Helene.
Hélène!
Helene!
May God keep you from poverty, Hélène.
Bazen Tanrı seni fakirlikle kutsayabiliyor Helene.
- Hélène is happy.
- Helene çok mutlu olmuş.
Will you see her soon?
Helene'i yakın zamanda gördünüz mü?
Hélène, that girl is wonderful.
Helene, o harika bir kız.
Hélène, you don't understand.
Helene, anlamıyorsun.
We're invited to Hélène's.
Helene bizi akşam yemeğine davet etti.
Good evening, Hélène.
İyi akşamlar Helene.
Why embarrass Hélène like that?
Niçin Helene'i zor durumda bıraktın?
I never want to see Hélène or him again.
Ne Helene'i ne de onu bir daha görmek istemiyorum.
- From Hélène and everybody.
- Helene'den ve herkesten.
It's a surprise.
Bu güzel sürprizi Helene'e söyleyelim.
Hélène has told you everything, and now that you know -
Helene sana her şeyi söyledi, artık her şeyi biliyorsun.
That was Helene Carter.
O Helene Carter'dı.
Helene?
Helene?
How are you, Helene dear?
Nasılsın Helene, hayatım?
Oh, now look, Helene.
Dur bir dakika Helene.
Helene!
Helene!
- Helene lives...
- Helene ciddi -
She didn * t know how to operate the press.
Helene presi kullanmayı bilmez ki.
Helene was always so gentle.
Helene hep çok nazikti.
- Did Helene...?
- Helene mi?
Helene told him, so I came.
Helene ona söylemiş.
- Helene could never have killed her husband.
- Helene kocasını asla öldüremez.
- Helene, if there * s anything I can do...
- Helene, yapabileceğim bir şey -
Helene, what * s going on?
Helene, neler oluyor?
If he did, why does she say she killed him?
Eğer öyleyse neden Helene onu öldürdüğünü söyledi?
Helene and Andre believed in the sacredness of life.
Helene ve Andre yaşamın kutsallığına inanırlardı.
Helene couldn * t hate anyone.
Helene kimseden nefret edemez.