Jailhouse translate Turkish
230 parallel translation
The finest jailhouse 1 ever seen was the Coney Island precinct.
Yattığım en iyi hapishane Coney adasındaydı.
You'll have a bigger cell at the jailhouse.
Hapishanede daha büyük bir hücre seni bekliyor.
We'll be taking a bow at the jailhouse.
Kodeste veririz selamı sonra?
Thanks for getting us out of the jailhouse, partner.
Bizi hapisten çıkardığın için teşekkür ederim ortak.
- Got him in the jailhouse?
- Demek şuanda hapiste?
Take him to the jailhouse.
Onu hapishaneye götürün.
How far you think we gonna get in these jailhouse duds?
Bu hapis kıyafetleriyle nereye kadar gidebiliriz?
To open up this nasty, filthy jailhouse And make a free man of me
Gönder de, şu çirkin ve pis hapishanenin kapılarını açıp beni özgür kılsın
While I was there, these men... kind of guests, you might say... we'd get together and horse around a little bit and sing...'cause we were havin such a good time... and we always had a lot of fun with this one, "The Jailhouse Rock."
Ben oradayken... bu adamlarla, ki onlara misafirler diyebiliriz... hep birlikte eğlenip oyalanır, şarkı söylerdik... çünkü çok iyi vakit geçiriyorduk. Bu şarkıdan çok keyif alırdık : The Jailhouse Rock.
We'll go right from "The Jailhouse Rock" to the film clip.
Bak ne diyeceğim. The Jailhouse Rock'tan doğruca film klibine geçelim.
But it's still jailhouse-rock, label or no label.
Fakat bu yine de hapishane rok dansı, yafta olsa da olmasa da.
Nothing crazy about hacksaws in a jailhouse.
Hapishanede demir testeresi bulundurmanın neresi çılgınlık?
This matter ended up in court against my wishes, and our prospect now is a jailhouse wedding.
Bu mesele ben hiç arzu etmediğim halde mahkeme salonuna düştü. İnsanlar hapisten kurtulmak için bu evlilik yapıldı diyeceklerdir.
If they got somebody posted outside, you walk to the jailhouse and wave.
Dışarıda bir adamları varsa, hapishaneye yürü ve el salla.
Not these, the ones for the jailhouse.
Bunları değil, hapishaneninkileri.
Leave, or I'll call for Officer Gogarty! There's no fun in a jailhouse.
Irene, hapishanede eğlence yok.
The way I see it, it's about time we got us a sheriff who can treat that jailhouse scum like they was meant to be.
Benim gördüğüm şekliyle, kendimize bir şerif bulmamızın tam zamanı o hapishane pisliklerine olması gerektiği davranacak birini.
He's laid out with the rest off'em down at the jailhouse.
Hapiste ötekilerle birlikte.
- Jailhouse?
- Hapiste mi?
- Jailhouse.
- Hapis.
He's a prisoner, and we're taking him to the jailhouse.
O bir mahkum, biz de onu hapishaneye götürüyoruz.
You got your junk food and your jailhouse tan and you...
Kötü besleneceksin, cildin kötü yanacak ve...
Well, I just spent 60 days in the jailhouse
Hapiste 60 gün kaldım
Was dancing to the jailhouse rock
Wasdancing to thejailhouse rock
Brubaker's been turning this place into a damn jailhouse.
Brubaker burayı lanet olası bir hapishane'ye çeviriyor.
But don't come on to me now with your jailhouse bullshit.
Ama şu hapishane saçmalıklarıyla üzerime gelme.
Where's my Jailhouse Rock shower soap?
Hapishane Rock'ı banyo sabunum nerde.
Take your pick from Oklahoma, West Side Story, On The Waterfront The Girl Can't Help lt, Jailhouse Rock, Invasion Of The Body Snatchers Cat On A Hot Tin Roof, I, The Jury, Casablanca, Some Like It Hot Chinatown, In The Heat Of The Night, The French Connection I and II Godfather I and II, The Blob, A Night At The Opera, The Big Country Citizen Kane, Giant, Bonnie and Clyde, Saturday Night Fever, The Long Goodbye Easy Rider, and the first road movie, Stagecoach.
Oklahoma, Batı Yakasının Hikâyesi, Rıhtımlar Üstünde Dünya Güzeli, Şarkıcılar Kralı, Merih'ten Saldıranlar Kızgın Damdaki Kedi, I, The Jury, Kazablanka, Bazıları Sıcak Sever Çin Mahallesi, Gecenin Sıcağında, Kanunun Kuvveti I ve II Baba I ve II, Büyüyen Canavar, A Night At The Opera, Büyük Ülke Yurttaş Kane, Devlerin Aşkı, Bonnie ve Clyde, Cumartesi Gecesi Ateşi, Uzun Veda Easy Rider ve ilk yol filmi Stagecoach.
- It's the jailhouse poem.
- Hapishane şiirini!
- Fine. I lost Chuckie and got a lecture from the jailhouse saint of Long Island City.
Chuckie'yi kaybettim, hem de Long lsland hapishane meleğinden fırça yedim.
- Jailhouse romance.
- Hapisane romantizmi.
I break no jailhouse laws. It's not my intent to break the peace.
Amacım, huzuru bozmak değil.
Take that piece of shit back to the jailhouse where he belongs!
Bu bok parçasını ait olduğu kodese geri götürün!
You do your homework, jailhouse lawyer... can make as much as any mid-level attorney on the street.
Sen ödevini yap, cezaevi avukatı... sokaktaki bir orta karar avukat kadar kazanabilir.
You're a jailhouse lawyer, a counsellor.
Sen hapishane avukatısın, bir avukat.
In Jailhouse Rock, he was everything rockabilly is about.
Jailhouse Rock filminde, tam anlamıyla bir Rock tanrısıydı...
- or in a jailhouse with the cops?
Ya da hapiste polislerle.
The broken vocabulary, jailhouse pallor, - the underdeveloped social skills... - Hey!
Bozuk İngilizce, mahkum solgunluğu, az gelişmiş beceriler.
He was a jailhouse snitch.
Onu nereden tanıyorsun baba? Hapishane muhbiriydi.
About 6 feet tall lots of jailhouse tats.
1.80 boylarında... bir sürü dövmesi var.
Relatively recent jailhouse tattoo on his neck.
Oldukça yakın zamanda hapishanede yapılmış "12" dövmesi var boynunda.
Oh, a jailhouse confession? Please.
Bir hapishane itirafı ha?
So you can forget about re-opening your case, or a jailhouse appeal.
Davanı tekrar açtırmayı veya itiraz davası açmayı unut.
That's a jailhouse tat.
Bir cezaevi dövmesi.
Jailhouse confessions.
Hapishane itirafları.
Get us in the jailhouse.
Hapse attırırsın bizi.
"In the Jailhouse Now," fellers... neighborhood of "B."
"Şimdi hapishanede" beyler. B. Bölgesi.
That's a hell of a thing to watch a big brother and a baby brother... talkin'to one another on the jailhouse phone. - Huh?
İki kardeşin birbirleriyle bir hapishane telefonu aracılığıyla konuştuğunu görmek çok kötü bir görüntü.
- I said... it's a hell of a thing to see a big brother and a baby brother... - talkin'to one another on a jailhouse phone.
"İki kardeşin birbirleriyle bir hapishane telefonu aracılığıyla konuştuğunu görmek çok kötü bir görüntü." dedim.
- I had an awful dream about him... gettin'cornholed down at the jailhouse... by a gang of white guys.
Onunla ilgili korkunç bir rüya gördüm. Hapishanede bir grup beyaz çocuk tarafından tecavüze uğruyordu.
In that jailhouse.
Tam orada kodeste.