Jangle translate Turkish
68 parallel translation
I got in a little jangle with Riling down at Commissary last night.
Dün gece askeri kantinde Riling ile biraz dövüştük.
And furthermore, this isn't the first time you've gone out of your way... to annoy me with yourjingle-jangle in, jingle-jangle out.
Ve dahası bu gürültülerle beni ilk kez rahatsız etmiyorsun.
You can't have that, you'll jangle like an Arab dancing girl.
Onu alamazsın, danscı bir Arap kızı gibi olacaksın.
What I heard was the jingle-jangle... of a thousand lost souls!
Duydugum sey, binlerce kayip ruhun... cikarttigi karmasik seslerdi!
Jerry, invade me. Jangle me.
Jerry, fethet beni, istila et, ihtiyacım var, lütfen.
In the jingle-jangle morning I'll come following you " - Good.
Sabahın tangır tungurunda senin peşinden giderim.
You know... "jingle-jangle."
Ama artık sıkıntıya girmeye başlamış.
My name's Jangle Leg.
Adım Jangle Leg.
Jangle Leg?
Jangle Leg?
- Jangle Leg, Jangle Leg.
- Jangle Leg, Jangle Leg.
Jangle Leg!
Jangle Leg!
Why do you think they call him Jangle Leg?
Neden ona Jangle Leg dediklerini sanıyorsun?
Jangle Leg, put it right to him.
Jangle Leg, sağına.
Jangle Leg, a little easy on him.
Jangle Leg, sütten o, biraz kolay.
Do you think you could grace us with a couple of steps from "Jingle, Jangle, Jingle"?
Sence bize "Jingle, Jangle, Jingle" dan bir kaç figür göstermen mümkün olabilir mi?
Not even the harsh jangle of the cash register can keep love at bay.
Kasanın çıngırdaması bile aşkın körfezde kalmasını sağlayamıyor.
- ( keys jangle )
- ( anahtarlar ahenksiz ses çıkartır )
"They jingle and jangle" "They jingle and jangle"
Onlar şıngırdar ve çın çın eder onlar şıngırdar ve çın çın eder
Yo, my nerves, they're all like jingle jangle.
Sinirlerim çok bozuk. Lanet olsun!
"With a jingle and a jangle, he rolled into the court."
"Şangırtılarla şungurtularla saraya gelmiş,"
How does he do that jingle-jangle?
Nerden buluyor bu artistlik numaraları?
- They were getting away with it while you were sitting around waiting for the phone to jangle.
Tatlım, sizler otelde oturup telefonun çalmasını beklerken de onlar karlı çıkıyordu.
You'd think with all the chronic masturbation he'd be calm but... he's a jangle of nerves.
Düzenli mastürbasyon yapmanın onu sakinleştireceğini sanıyordum ama hala sinirleri tepesinde.
# Hear those sleigh bells jingle jangle Oh, what a beautiful sight
Kızağındaki çanları dinleyin, Ne güzel bir manzaradır bu.
I'd jingle-jangle all the way!
Yol boyunca şıngırdatır, gürültü yapardım!
Kim... What haste... causes thee to jangle thy bells so?
Zillerini böyle... telaşla şıngırdatmana ne sebep oluyor?
The cuffs are loose and they jangle around and bump my wrists.
Kelepçeler gevşek olduğu için bileklerime sürtünüyor.
I'm jangle-nerved already.
Şimdiden sinirlerim tepemde.
JANGLE OF COINS
- Alın. - Robin, onlara böyle para atamazsın.
- "Jangle my tenders." - "Jiggle me timbers," sir.
- "Sarsın beni keresteler." - "Sallayın beni keresteler," efendim.
( keys jangle in lock ) He's all yours.
Eti kemiği sizin.
The jangle in your gait, the twisting of your plait
Sesinde düzensizlik, yürüyüşün hepsi de seni sen yapandır.
Pubey Lewis and the News, Hopscotch, Jingle Jangle, Sandwich.
Sek sek, Jingle jangle. Sandviç.
My jingle's gotta have some room to jangle.
Yoksa patlayacağım burada.
In the jingle jangle morning I'll come followin'you
Sabahin singirtilarinda pesinden gelecegim
Hear those sleigh bells jingle jangle Oh what a beautiful sight
# Kızağın şıngırdayan zillerini duy # # Oh, ne güzel bir manzara #
Jingle jangle!
İntihar!
Knowledge is power... ( KEYS JANGLE ) .. and he knows everything.
Bilgi güçtür ve o her şeyi biliyor.
Time to jangle the jingles and Kriss the Kringles.
Zilleri şıngırdatma ve Noel'i noelleme zamanı.
The jingle jangle of the pennies in your pocket.
Cebinizdeki bozuklukların sesi değişecek.
Hey, Mr. Tambourine Man play a song for me in thejingle-jangle morning
Hey, bay tef arkadaşım sabahın şıngırtı gürültüsünde benim için bir şarkı çal.
Epstein, don't, um... ( Keys jangle )
Epstein...
I have to go! ♪ Whoo, you said you love me ♪ ♪ and you can't come in ♪ ( Keys jangle )
Gitmem gerekiyor! Nereye gidiyoruz?
Bridget? ( Jangle ) But you must use discretion at all times.
Bridget? Fakat her zaman sağduyulu olmalısın.
( Jangle ) Dalia, I've been looking for my keys for 20 minutes, and once again, they were in the pouch of penuche, your kangaroo.
Dalia, yirmi dakikadır anahtarlarımı arıyordum ve bir kez daha, senin kangurunun kesesindeydiler.
I say "hi" to you every day. ( Keys jangle )
Sana her gün selam veriyorum.
Just pay for it. - Pay for it. - ( Keys jangle )
Aslında ne var biliyor musun?
( Keys jangle ) Yes. ( Applause on TV ) Oh, the "In Memoriam" is my favorite part of the show.
EVet. "Anısına" bölümü törenin en sevdiğim kısmı.
Whew. ( Keys jangle )
Eve dönerken üç tane su birikintisine bastım.
( Keys jangle ) We got the place, Dallas.
Evi aldık, Dallas.
I didn't take your stupid... ( Keys jangle )
Senin aptal anahtarını almad- -