Jeebies translate Turkish
98 parallel translation
He's got the heebie-jeebies again.
Huzursuzluğu tuttu yine.
She gives me the heebie-jeebies. Every time I turn around, there she is staring at me.
Her arkamı döndüğümde beni izlediğini görüyorum.
That delayed jump this afternoon give you the heebie-jeebies?
Bu öğleden sonraki şu aksaklı atlama sana sıkıntı pıkıntı mı veriyor?
Half the population... got the screaming jeebies just because they couldn't see... how silly it all would have looked.
Nüfusun yarısı... sırf bunların ne kadar saçma olduklarını görmediklerinden... çığlık atıyorladı.
'It gives me the heebie-jeebies, not to mention a headache! '
Bu içimi kaldırıyor, baş ağrısından hiç söz bile etmiyorum!
Because I mean, just the thought of it gives me the heebie-jeebies.
Açıkçası bunun düşüncesi bile tüylerimi diken diken ediyor.
Because I mean, just the thought of it gives me the heebie-jeebies.
Kendime bir güzel bulacağım. Bir jinekolog muayenehanesinde bile kadın bulamazsın sen.
Is she getting the heebie-jeebies?
Bir şeyler mi görmüş?
You certainly gave that boy the heebie-jeebies.
Çoçuğu iyi korkuttunuz.
Peg, when you get beef, I get the heebie-jeebies.
Peg, sen bifteği yediğinde beni sıkıntı basıyor.
They say Detective Walenski's got the heebie-jeebies.
Diyorlar ki Dedektif Walenski birazcık keçileri kaçırmış.
Stories like that always give me the heebie-jeebies.
Böyle hikayeler her zaman tüylerimi ürpertir.
You've got split personalities schizophrenic jeebies.
Şizofrenik bölünmüş kişilik şeysinden var sende.
- Earthquakes give me the jeebies.
- Depremlerden bunaldım
- Would that be the Phoebe-jeebies?
- Bu Phoebe bunalımı olmalı?
Another unmistakable sign of the heebie-jeebies!
Huzursuzluğun bir başka açık göstergesi.
Guy gives me the heebie-jeebies.
O adam benim ödümü patlatıyor.
Food that moves by itself gives me the heebie-jeebies.
Kendi kendine hareket edebilen yiyecekler tüylerimi diken diken ediyor.
Anything before 1950 just gives me the heebie-jeebies.
Ellili yıllardan önce... hibi cibis denen hastalığı bile duydum ben.
Yeah, I got the heebie-jeebies here, I'll tell you.
Evet, benim bile bazı dertlerim var burada.
She was all hot to go and then she got the heebie-jeebies.
Başlarken vermeye niyetliydi sonra olaydan cayıverdi.
He gives me the heebie-jeebies.
Benim sinirlerimi ayağa kaldırıyor.
Heebie-jeebies.
İç kararması.
- That gives me the heebie-jeebies.
- Buda bana aşırı sinir veriyor.
Are you getting the willies, the trembles, the shakes, the heebie-jeebies...
Korku hissetmeye mi başladın? | Ürpermeler... sallanmalar...
If you get the heebie-jeebies in the middle of the night, come join me.
Gecenin bir yarısı kaşıntı basarsa yanıma gel.
Does anyone else have the heebie-jeebies?
Başka herhangi tir tir titreyen var mı?
How can you have the heebie-jeebies for Mr. Alex?
Nasıl olur da Bay Alex seni tir tir titretir?
Most of the heebie-jeebies of first coming here and seeing these big ol'mountains... are pretty much over.
Buraya ilk kez gelmenin ve bu büyük dağları görmenin sebep olduğu ilk korku artık geçti.
I'm sorry, I know heebie-jeebies isn't a legal term but...
Üzgünüm. Üç buçuk atmak bir hukuk terimi değil ama- -
Julie's magazine is always going to give me the heebie jeebies, and business-wise, it's probably your best bet.
Juie'nin dergi fikri beni her zaman tiksindirecektir ama, iş açısından bakarsak galiba senin için en iyi yol.
Excuse me, does anyone here happen to have a plate of jeebies?
İçinizden birinde şemsiye olma ihtimali var mı acaba?
He was this lonesome rich guy with nothing to lose, and... he gave me the heebie-jeebies.
Kaybedecek bir şeyi olmayan yalnız ve zengin bir adamdı. Ve ödümü patlatıyordu.
That's enough to give you the heebie-jeebies.
Bu sana yeterli ipucu veriyordur.
Now I'm getting the heebie-jeebies.
Sinirlerim gitgide geriliyor.
Would you please not do that, that gives me the heebie jeebies and you know it.
Bunu yapmasan. Tüylerimi diken diken ediyor, biliyorsun.
This place gives me the heebie-jeebies.
Burası tüylerimi ürpertiyor.
Are you trying to give me the heebie-jeebies or something?
Bana korku nöbeti falan mı geçirtmeye çalışıyorsun?
Sounds like somebody's got a case of the pre-launch heebie-jeebies.
Sanırım birisi uçuş öncesi gerginliği yaşıyor.
I've been to one of these things and it's... it's it gives me the heble jeebies.
Bu şeylerin bir parçası olmama rağmen bu şey ödümü kopartıyor.
The people that hired me... give me the heebie-jeebies.
Beni tutan kişiler ödümü patlatıyor.
No, he got the jeebies - halfway to Billings by now.
Canı sıkılmıştır. - Billings yolunda şu an.
As for the Polish nun, she gives me the heeby-jeebies, personally.
Şu Polonyalı rahibeye gelirsek, kadın fena hâlde tüylerimi ürpertiyor.
They give me the heebie-jeebies.
Bende kalp çarpıntısı yaparlar
Just so you know, babies give me the heebie-jeebies.
Haberin olsun, bebeklerle aram hiç iyi değildir.
This guy gives me the heebie-jeebies.
Bu adam tüylerimi diken diken yapıyor.
I'll bet you he gets his kicks giving old ladies the heebie-jeebies.
Bahse varım kendini mutlu ediyordur. Hayır.
- What's with the heebie-jeebies?
Bu sıkıntı da ne?
We've all got the heebie-jeebies.
Hepimizin tüyleri ürperiyor.
It gives me the heebie jeebies.
Bana aşırı sıkıntı veriyor.
The heebie-jeebies.
Hibicibi mi ne diyorlar!