English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ J ] / Jellybeans

Jellybeans translate Turkish

95 parallel translation
Work for peanuts and jellybeans?
Fıstık ve şekerler için mi çalışacaksın?
And jellybeans.
Jöleli şekerler de.
Jellybeans.
Jöleli şeker.
Have some jellybeans.
Jelibon alsana.
My jellybeans!
( Fasulye şekilli ) şekerlerim!
I'll buy you a bag of jellybeans if you beat me there, all right?
Eğer bana yetişirsen sana jelibon alacağım, tamam mı?
I don't even have my jellybeans anymore.
Şekerlerim bile yok.
They measure marriages with jellybeans? You don't like that truth.
- Yani uzmanlar evliliği şekerle mi ölçüyorlar?
Jellybeans?
Jelibon mu?
Would you like some jellybeans, Dana?
Biraz jelibon ister misin, Dana?
I need a six-pack of beer, a carton of Morley Lights, and a big old bowl of jellybeans.
Altı kasa biraya, bir karton Morley Lights'a ve büyük bir kâse de jelibona ihtiyacım var.
Jellybeans
Jelibon
No jellybeans...
Jelibon yok...
A pubescent herd of gabby wretches prattling on about boys and music and jellybeans and stickers...
Boşboğaz sefil ergen sürüsü oğlanlar, müzik, jelibonlar çıkartmalar hakkında gevezelik edecek.
And jellybeans.
Jölefasulyeler.
I bought a bag of your favorite lemonade jellybeans.
En sevdiğin limonlu jelibonlardan aldım.
You know, with jellybeans and Easter baskets and a great big Easter egg hunt?
Hani, şu şekerleme ve Paskalya sepetleriyle büyük yumurta arayışına çıkılan dönem.
The jellybeans are for decorating, not for eating!
Jöleler sadece süsleme için, yemek için değil!
May I accompany you to the jellybeans?
Sana jelibonlar konusunda eşlik edebilir miyim?
dragon tears, which, as we all know, turn into jellybeans!
ejderha gözyaşları, hepimizin bildiği gibi, jelibona dönüşür!
So right now, you are forcing yourself to think of something else entirely, like... jellybeans?
Bu yüzden şu anda kendini tamamıyla farklı bir şeyler düşünmek için zorluyorsun, örneğin şeker?
Well, jellybeans was right.
Şey, şekerlemeler doğruydu.
Oh, my God. Please tell me you did not give him jellybeans.
Lütfen bana ona şekerleme vermediğini söyle.
- I'm eating jellybeans.
- Jelibon yiyorum.
- Wow, I love jellybeans.
- Jelibona bayılırım.
No, you can't have any fucking jellybeans.
Hayır, kahrolası jelibonumdan alamazsın.
You think you're the only one who gets sick when he doesn't have his jellybeans?
Jelibon yiyemeyince tek hastalanan sen misin sanıyorsun?
That's my jellybeans!
Onlar benim jelibonlarım!
I don't have any more jellybeans.
Hiç jelibonum kalmadı.
You know those jellybeans I was eating?
Şu yediğim jelibonlar var ya?
Well, they weren't jellybeans, okay?
Gerçekten jelibon değillerdi, tamam mı?
We're going to get 10,000 jellybeans.
Sana on bin tane yumuşak şeker alalım.
Tell me, please. Jellybeans.
Jelibon.
They are not just ordinary jellybeans, little girl.
Bunlar bildiğin jelibonlardan değil, küçük kız.
These are extraordinary jellybeans.
Bunlar sıra dışı jelibonlar!
Now i'm gonna want the milksteak boiled over hard and a side of your finest jellybeans, raw.
Fazla pişmiş sütlü biftek istiyorum. Yanına da en iyi jelibonlarınızdan, çiğ olacak.
You're ordering milksteak and jellybeans? !
Sütlü biftek ve jelibon söylüyorsun!
And the jellybeans!
Jöleli şekerler.
Well, unless Haden was smuggling radioactive jellybeans then he has a partner.
Eğer Haden radyoaktif jelibon kaçakçılığı yapmıyorsa bir ortağı var demektir.
- Jellybeans.
- Şekerleme.
Jellybeans!
Şekerleme!
I've got jellybeans for teeth.
Şekerden dişlerim var.
Jumping jellybeans!
Zıplaya jelibonlar aşkına.
We need to put a few jellybeans in his jar, make him feel good.
Biraz huyuna gidip, mutlu edelim onu önce.
Aren't they the cutest little jellybeans?
En şirin meyveli jöleler, değil mi?
Mm, jellybeans.
Jelibon.
Wait, I have jellybeans too!
Bekle, bonbonlarım da var! Şeker!
You just had a whole bowl of jellybeans.
Daha şimdi bir sürü jelibon yedin.
We have some of those gourmet jellybeans.
Çok lezzetli jelibonlar var.
i want some of the jellybeans and mushrooms.
Ben bir parça jelibonlu ve mantarlı istiyorum.
Imagine that this bottle of jellybeans is the initial population ;
sise boynunda olan sey su.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]