Jemaine translate Turkish
315 parallel translation
Bret, Jemaine and Murray leave Dave's shop. "
Bret, Jemaine ve Murray Dave'in dükkanından çıkarlar.
Well, I guess I'll just have to go with you, Jemaine. Just the two of us.
O halde ikimiz gideceğiz, Jemaine.
Enjoy your date, Bret, and your pretend date, Jemaine.
Sana da sözde randevunda, Jemaine.
Hey, Jemaine, I've written this love song for Coco.
Hey, Jemaine. Coco'ya şu aşk şarkısını yazdım.
- You've still got Jemaine anyway.
- Hala Jemaine var.
Well, Jemaine helped.
Jemaine, yardım etti.
- Thank you too, Jemaine.
- Sana da teşekkürler, Jemaine.
See the band shell, Jemaine?
Kubbeyi görüyor musun, Jemaine?
Come down and touch it, Jemaine!
Gel de dokun, Jemaine!
Jemaine's nodding in approval.
Jemaine, kafasını sallayarak onayladığını belirtiyor.
- Here's yours, Jemaine.
- Bu senin ki, Jemaine.
Jemaine, you're putting "oh no" together to sound like "Ono."
Jemaine, Yoko olsun diye "yok o" dedin.
Jemaine, what's the problem?
Jemaine, sorun nedir?
- Jemaine's upset because I asked him not to come on our dates and he's misinterpreting his feelings about being left out of the friendship
- Jemaine, randevulara gelmesini istemediğim için üzgün. - Arkadaşlığın dışında kalmasını gruba yoruyor.
Good riddance, eh, Jemaine?
İyi atlattık değil mi, Jemaine?
Girlfriends and bands just don't mix, Jemaine.
Kız arkadaşlar ve gruplar bir arada olmuyor.
Dear Jemaine, by the time you read this,
Sevgili, Jemaine.
You know, Jemaine, I've been thinking about love, and I guess it's the very strongest adhesive.
Biliyor musun, Jemaine, aşkı düşünüyorum da sanırım o en güçlü yapıştırıcı.
- Jemaine?
Jemaine?
Jemaine, did you know?
Sen biliyor muydun, Jemaine?
"Jemaine knew."
Jemaine biliyordu.
I've got a lot on my plate, Jemaine.
Çok iş var, Jemaine.
Okay, nice one, Jemaine and Bret.
- Peki, aferin size, Jemaine ve Bret.
Hey, Jemaine, how'd it go with Sally? Yeah, pretty good.
- Jemaine, Sally'le nasıl gitti?
Hey, Jemaine, I don't know how they do things back in England...
Bak, Jemaine. İngiltere'de işler nasıl yürür bilmiyorum...
Jemaine, you should think about that.
Jemaine, bunu düşünmelisin.
- Jemaine's on a date with Sally, right?
Jemaine, Sally'le çıkıyor, değil mi?
Thanks. Have I shown you my picture of Jemaine's lips?
Jemaine'nin dudaklarının resmini göstermiş miydim?
that's... that's Jemaine's lips.
- Bunlar da Jemaine'nin dudakları.
- And as you turn around to leave... - Jemaine? ... don't turn back to me.
Ve gitmek için arkanı döndüğünde bana bakma.
Jemaine, have you got any?
Jemaine, sende var mı?
- What about you, Jemaine?
- Sen ne yaptın, Jemaine?
Something very disturbing happened to me last night, Jemaine.
Dün gece beni çok rahatsız eden bir şey oldu, Jemaine.
Am I right, Jemaine?
Haklı mıyım, Jemaine?
- Oh hey, Jemaine.
- Merhaba, Jemaine.
I'm not interested at all, Jemaine.
Bunlarla pek ilgilenmiyorum, Jemaine.
Look, Jemaine, I, um...
Bak Jemaine. Ben, şey...
- Okay, Jemaine, good night.
- Tamam, Jemaine. İyi geceler.
Jemaine, you take one.
Jemaine, sen de bunu al.
Open your box, Jemaine.
Kutuyu aç, Jemaine.
- Jemaine, I've sold all your CDs,
- Jemaine, cdlerinizi...
Jemaine.
Jemaine.
Are you picking on Bret again, Jemaine?
Yine Bret'e kötü mü davrandın, Jemaine?
Nothing from your mom, Jemaine.
Senin annen bir şey göndermemiş, Jemaine.
- This is, uh, Jemaine.
- Bu, Jemaine.
Be that as it may, Jemaine, you're pretty much the most disliked race in this whole country.
Tamam ne diyorsan öyle olsun, Jemaine, Tüm ülkedeki en sevilmeyen ırk sizinkisi.
- I'm Jemaine.
- Ben Jemaine.
- And one from Jemaine.
- Bir tane de Jemaine'den var.
See, Jemaine's got it.
Jemaine olayı kaptı.
Hey, Jemaine, those girls are looking over at us.
Jemaine, şuradaki kızlar bizi kesiyor.
- Yep? - Jemaine?
Jemaine?