Jess translate Turkish
6,176 parallel translation
- Jess, what's wrong?
- Sorun ne Jess?
Jess, I'm so sorry.
Çok üzgünüm Jess.
That's why we have to show'em, Jess. We have all this footage.
İşte o yüzden bu görüntüleri birine izletmeliyiz.
It's never gonna end.
Sonu asla gelmeyecek. - Jess...
I'm so sorry, Jess.
Özür dilerim Jess.
Jesus Christ, Jess- -
Aman tanrım, Jess...
It's Jess.
Jess.
Well, I already know all I need to know about you, Jessica.
Jessica. - Jess.
I'm about to introduce you to the most important people in my life, Jess.
Şimdi seni hayatımdaki en önemli insanlarla tanıştıracağım Jess.
Well, I wanted to introduce you to Jess and tell you that I, er...
Sizi Jess'le tanıştırmak ve size bir şey söylemek için...
Oh. It's actually just Jess.
Aslında ismi sadece Jess.
It's not so much a disagreement as it is debating the finer points of the plan.
Planın ince ayrıntıları konusunda öyle büyük bir anlaşmazlık yok. Jess.
Jess?
Jess?
Has anyone seen Jess?
Kimse Jess'i görmüş mü?
We haven't seen him since he and Jess split.
Jess ile ayrıldığından beri onu görmedik.
Jess can't be left alone now.
Jess şu anda yalnız bırakılmamalı.
Jess, Tom's mother, she works part-time, so gave her a break.
Jess, Tom'un annesi, yarı-zamanlı çalışır, yani dinlenmesini sağlardı.
Jess...
Jess...
This is Jess.
Ben Jess.
Anybody been over to see Jess yet?
Jess'i görmeye giden yok mu hala?
Have you spoken to Jess Murphy since you found Tom?
Jess Murphy ile Tom'u bulmandan beri konuştun mu?
Jess.
Jess.
You know there was a guy on a motorcycle in front of Jess'house at 3 : 30 in the morning?
Bu sabah 3 : 30'da Jess'in evinin önünde, Motorsikletli bir adamın olduğunu biliyor musunuz?
Were you at Jess'house at 3 : 30 in the morning?
Bu sabah saat 3 : 30'da Jess'in evinin önünde miydiniz?
How many times did you sleep with Jess Murphy?
Jess Murphy ile kaç kere yattınız?
- Jess!
- Jess!
Jess!
Jess!
This is Jess.
Bu da Jess.
- I called dibs on him, Jess.
- Benimdir demiştim, Jess.
- I don't understand what's happening, Jess.
- Neler olduğunu anlamıyorum Jess.
It was boring, so Jess asked for a ride home,
Sıkıcıydı. Jess evine götürmemi istedi ben de evine götürdüm.
Dan, have you met Jess?
Dan, Jess'le tanıştın mı?
So, um, Jess, your tour is winding down.
Jess, turnen sona eriyor.
Jess, come on.
Zamanı gelince. Jess, gel.
Nice to meet you. Yeah, nice to meet you, too, Jess.
- Tanıştığımıza memnun oldum.
You want to do the lanterns for Jess?
Jess için fener yapmak istiyor musun?
Fuck, yeah, I want to do the lanterns for Jess.
Tabii lan, Jess için lamba yapmak istiyorum.
Jess, you have to know I would never hurt Tom.
Tom'u asla inciltmek istemeyeceğimi bilmelisin.
Mr. Crawford, how's Jess?
Bay Crawford, Jess nasıl?
I was talking to Jess.
Jess'le konuşuyordum.
Jess told you what he did to their house, how he's violent.
Jess, onun evde ne yaptığını ve nasıl saldırgan olduğunu size söylemiş.
When exactly did Jess tell you?
Jess size bunu tam olarak ne zaman söyledi?
Jess won't let him come around, not even for the funeral.
Jess, onun buralara gelmesine izin vermeyecek, cenaze için bile.
- Natalie, Jess trusted...
- Natalie, Jess güvenmişti...
- Just because Scott and Jess split up doesn't mean he shouldn't get to see his son!
- Çünkü Scott ve Jess ayrıldı diye oğlunu göremeyecek değil ya!
- What else aren't you telling me, Jess? !
- Jess, bana söylemediğin başka neler var?
Did he find out you slept with Jess?
Jess ile yattığını mı öğrendi?
'Cause he was going after Jess.
Çünkü O Jess'in peşindeydi.
He was going after Jess.
O Jess'in peşndeydi.
- He was going...
- O Jess'in...
- Going after Jess.
- Jess'in peşindeydi.