Jetty translate Turkish
115 parallel translation
- By the jetty
- Nehre doğru ineriz.
- There's a little cove and a jetty?
- Küçük bir körfezle dalgakıran vardır.
Head straight for the jetty.
Doğru rıhtıma yol al.
You go down to the jetty, and ask for the guy named Eke...
Rıhtıma doğru in ve Eke'i aradığını söyle...
I waited on the jetty all night.
Bütün gece yollarını gözledim.
There seems to be a dance down on the jetty.
Rıhtımda bir dans partisi var.
Their walk took them to the jetty
Yürüyüşleri, onları iskeleye getirmişti.
That's where Joe and I camped, there at the base of that jetty.
Joe ile iskelenin altındaki bu yerde kampımızı kurarardık.
I was happy that we had finally arrived at Doug's beach but there was something about that jetty, I didn't know what.
Nihayetinde Doug'un kumsalına ulaştığımız için sevinmiştim fakat şu iskelede birşey vardı. Neydi bilmiyordum.
I hated that jetty the moment I saw it.
Bunu gördüğüm an bu iskeleden nefret ettim.
They used the jetty for loading.
İskeleden balıkları yüklerlerdi.
Look, out there on the jetty.
Gel bak, iskelenin üzerine çıkmış.
We were on a fishing trip, and there was this jetty, and my husband, he...
Balık avlıyorken oradaki iskele kocamın üzer...
What was the name of the beautiful woman who moored at your jetty?
Sana abayı yakan o güzel öteki hanımın adı neydi peki?
No, I'm going to eat on the jetty.
Hayır, dalgakıranda yiyeceğim.
We land at the end of a jetty, Fontaine.
İskelenin ucunda karaya çıkarız, Fontaine.
It's a short jetty, they tell me.
Kısa bir iskele, öyle diyorlar.
But the guys I've walked down that jetty and into the prison gates tell me it's a short jetty.
Fakat o iskeleden yürüyüp hapishane kapısından girenler bana kısa bir iskele olduğunu söylüyorlar.
Sounds like the jetty I know on the island of Majorca.
Mayorka adasında gördüğüm iskeleye benziyor.
- I was first up on the jetty!
- İlk bulunuşumdu!
Wait by the jetty, we'll be there as soon as we can.
Bekleyin, hemen geliyoruz.
They'll be waiting by the jetty.
Dışarıda bekliyorlar.
Press gang muster on the jetty.
Asker toplama bölüğü mendirekte toplansın.
- I hate goodbyes on the jetty.
- Mendirekte vedayı sevmiyorum.
The violent scene that upsets him, and whose meaning he was to grasp only years later, happened on the main jetty at Orly, the Paris airport, sometime before the outbreak of World War III.
Manasını yıllar sonra kavradığı, onu altüst eden, korkunç sahne,.. ... Orly'de, Paris havaalanının ana iskelesinde,.. ... 3.
On this particular Sunday, the child whose story we are telling was bound to remember the frozen sun, the setting at the end of the jetty, and a woman's face.
Ama o Pazar günü, hikayesini anlattığımız çocuğun hafızasında yer edenler ; solgun güneş, iskele ucunun görünüşü ve bir kadın yüzünden ibaretti.
The sudden roar, the woman's gesture, the crumpling body, and the cries of the crowd on the jetty blurred by fear.
Ani bir gürleme, kadının irkilmesi,.. ... savrulan bedenler ve feryatlardı korkunun bulanıklaştırdığı iskeledekiler.
On the sixteenth day he is on the jetty at Orly.
On altıncı gün, kendini Orly'deki iskelede bulur.
He passes her on the jetty.
İskelede yanından geçer.
Once again the main jetty at Orly, in the middle of this warm pre-war Sunday afternoon where he could not stay,
Bir kez daha Orly'deki ana iskelede ;.. ... fazla kalamadığı, bu sıcacık, savaş öncesi Pazar gününün ortasında.
But first of all he looked for the woman's face at the end of the jetty.
Ama o, her şeyden önce iskelenin ucundaki kadını aramaya koyuldu.
Mr. José Luis Rodríguez, if you're in attendance, please come to the jetty.
Bay José Luis Rodríguez. Buradaysanız rıhtımda bekleniyorsunuz.
Mr. José Luis Rodríguez... if you're in attendance, kindly come down to the jetty.
Bay José Luis Rodríguez. Buradaysanız lütfen rıhtıma gelin.
Make sure the Cris-craft is ready at jetty 27.
Rıhtım'a acilen sürat teknesi istiyorum!
Suppose I could make it to Bundi, where would I put in, the south jetty?
Bundi'ye gittim diyelim. Nereden karaya çıkacağım? Güney iskelesinden mi?
Come on! Down at the jetty!
Mendireğin aşağısında!
- You and me on the jetty together.
- Senle ben rıhtımda beraberken.
The other night, when you were prawning late, down by the jetty, I was thinking.
Sen önceki gece geç saatte karides avlarken, iskelede düşünüyordum.
- You'll shoot him from the jetty.
- Onu iskeleden vuracaksın.
Last one at edge of jetty.
İskelenin en sonundaki.
There must be another jetty.
Belki başka bir iskelededir.
He told me about the Jetty on Fogo, in the Cape Verde islands.
Cape Verde Adalari'nda, Fogo'daki rihtimdan bahsediyordu.
That's where the jetty will be, and the storage tanks over here, all the way up.
Orada dalgakıran olacak ve depolama tankları da buradan... yukarı doğru uzanacak.
Let me off at this jetty.
Beni bu iskelede bırakın.
Yesterday afternoon, on the jetty.
Dün öğlen, iskelede karşılaşmıştık.
Come on, Jetty, even you have to admit any man who gets involved with an Owens woman is bound to end up 6 feet under.
Sen, Jetty, kabul et ki Owens kadınlarıyla ilişki kuran erkek mezarı boylamaya mahkumdur.
Not to worry, Jetty.
Merak etme, Jetty.
As I struggled to right her, I banged into the jetty, damaging the canoe's carcass.
Ona yaklaşmaya çalışırken, iskeleye çarptım ve kanoya zarar verdim.
But it's you I thought about, standing there on the jetty.
Ama seni düşündüm, iskelede öylece oturduğunu.
That's the jetty.
Bu duvar.
Marussya, I'm going to the jetty.
Marussya, ben iskeleye doğru gidiyorum.