Jiggly translate Turkish
72 parallel translation
He ran into some jiggly little number who was Vegas-bound.
Vegas'a gelen hoş bir kızcağıza rastlamış olmalı.
Jiggly little number isn't the way I'd describe Danny Ocean.
Bu Danny Ocean'a uymuyor.
You see a girl at the station, nice and busty, with a jiggly ass.
İstasyonda güzel ve iri göğüslü bir kız görürsün,.. ... kıçını da sallayıp duruyordur.
All he needed was a suit and tie and a jiggly hula gal on his desk he'd have been "Mr. Dufresne," if you please.
Tek ihtiyacı bir kıyafet ve kravat ve birde masasında bir hacı yatmaz birden "Bay Dufresne," eğer lütfederseniz oldu.
Jelly-o is too jiggly
Jöle çok sallanıyordu.
You mean like monster movies, jiggly shows and The Three Stooges?
Canavar filmleri, kırmızı noktalı şovları ve "Three Stooges" ı ( * ) mı kast ediyorsun?
With the rest of the husbands down at the Jiggly Room.
Diğer kocalarla birlikte Zıpzıp Yeri'nde.
The Jiggly Room?
Zıpzıp Yeri mi?
Because at the Jiggly Room, it's always...
Çünkü Zıpzıp Yeri'nde sürekli...
And welcome to the Jiggly Room where we present the finest in yada-yada-yada.
Size en iyileri sunduğumuz Zıpzıp Yeri'ne hoş geldiniz ve vesaire vesaire.
" And now, the Jiggly Room presents a very special treat.
" Ve şimdi Zıpzıp Yeri size özel bir muamele yapacak.
Hey, buddy you up for the Jiggly Room tonight?
Dostum bu gece Zıpzıp yerine gidecek misin?
But it's foreign-exchange day at the Jiggly Room.
Fakat Çalkalama Evi'nde yabancı değişim günü.
- At the Jiggly Room.
- Striptiz barından bahsediyorum.
Oh, boy, that Jiggly Room, that serves a good breakfast. Oh, yeah.
Dostum, striptiz barın kahvaltıları gerçekten enfes oluyor.
You guys went to the Jiggly Room for breakfast? - Yeah.
Kahvaltı için striptiz bara mı gittiniz?
Lunch at the Jiggly Room.
Striptiz barda öğle yemeği.
Since it's your birthday and you love the Jiggly Room so much we decided to bring the Jiggly Room to you.
Madem bugün doğum günün ve striptizi de çok seviyorsun biz de striptizi ayağına getirelim dedik.
And speaking of objects de art I'll see you at the Jiggly Room on Saturday.
Sanat eserlerinden bahsetmişken cumartesi akşamı striptiz barda buluşuyor muyuz?
But I'll miss canola night at the Jiggly Room.
Fakat Striptiz Kulübü'ndeki yağlanma gecesini kaçırırım.
What brings you to the Jiggly Room?
Sizi Çalkalama Evi'ne getiren nedir?
Quite honestly, the jiggly.
Dürüst olmak gerekirse, çalkalama.
Jiggly, jiggly...!
Salla, salla...!
I can see that you're shocked, Al. Why do you think I went with you to the Jiggly Room?
Çok şaşırdığının farkındayım Al ama seninle neden striptiz bara geldim sanıyorsun.
This Tuesday will be amateur night at the Jiggly Room.
Bu salı striptiz barda amatör gecesi olacak.
Well, sure, Peg. I'm going to be a judge at the Jiggly Room.
Elbette Peg, striptiz barda jürilik yapacağım.
All he cares about are those stupid strippers down at the Jiggly Room.
Varsa yoksa striptiz yapan kızlar.
I'm gonna get out of these frumpy clothes go down to that Jiggly Room and prove to Al that I am just as trampy as any of those strippers.
Bu zevksiz elbiseleri çıkartıp oraya gideceğim ve Al'e o striptizci kızlar kadar iç gıcıklayıcı olabileceğimi kanıtlayacağım.
Glow Pop Jiggly Jam.
- Jig suni yem.
Why did you get Jiggly Worms?
Neden Jiggly kurtçuklarından aldın?
Why should I care that my-my sweet, baby boy... was defiled by some jiggly, red-haired tramp?
Neden benim biricik bebeğimin kızıl saçlı kaltak tarafından kirletilmesini umursayayım ki?
You sound very jiggly.
Sesin titrek geliyor.
Look, I know this place isn't the greatest, but it's not like I lie awake thinking about being yelled at by Dr. Cox or playing Jiggly Ball with the orderlies.
Bakın, burası harika bir yer olmayabilir, lakin burada yalan söylememe gerek yok... ya da Dr. Cox`ın verdiği lakablara tahammül etmeye, ya da hasta bakıcılarla Zıbartop oynamaya.
I would rather play Jiggly Ball than try to explain this to you two idiots.
Bunu siz iki aptala anlatacağıma... Zıbartop oynamayı tercih ederim.
Remember earlier when I told you I'd never heard of Jiggly Ball?
Hatırlarsan... Zıbartop oyununu bilmediğimi söylemiştim.
As it happens, we're heading out right now to play some Jiggly Ball.
Yeri gelmişken, Zıbartop oynamak için dışarı çıkıyorduk.
Please enter the jiggly circle.
Lütfen Zıbar dairesinin içine gir.
There is no such thing as Jiggly Ball, is there....
Aslında Zıbartop diye bir şey yok, değil mi...
The Janitor told us that if we pretended to know about Jiggly Ball, we get to throw tennis balls at you.
Hademe bize... Zıbartop diye bir oyun varmış gibi davranırsak, sana tenis topu atabileceğimizi söyledi.
You just let the entire hospital pummel you with tennis balls because you were too proud to admit you didn't know what "Jiggly Ball" was.
Sense tüm hastanenin sana tenis topu ile vurmasına izin verdin... çünkü "Zıbartop`un" ne olduğunu bilmediğini kabul edemeyecek kadar gururlu idin.
It's not every doctor that would take a hot bod like yours and go all jiggly for a patient.
Doktorların çoğu, senin yaptığını yapıp, hastası için bunca şeye katlanmaz.
He's also dark brown and long and jiggly and he walks with the cutest little waddle.
Koyu kahverengi, uzun ve titrek çok şeker bir yürüyüşü var.
Long and jiggly.
Uzun ve titrek.
- Big, bouncy, jiggly hearts.
- Zıp zıp zıplayan kocaman kalpleri.
Dude, he's got jiggly titties.
Dostum, o çalkalıyorsun titties var.
Jiggly titty, you got that jiggly titty.
Çalkalıyorsun titty, sen çalkalıyorsun titty ki var.
You got that jiggly titty...
Bunu çalkalıyorsun titty var...
Jiggly titties, you got that jiggly titties.
Çalkalıyorsun titties, sen çalkalıyorsun titties ki var.
That's why you have to go to the Jiggly Room.
Bu yüzden striptiz barına gidiyorsun.
I bet you don't know how to play Jiggly Ball!
Bahse varım Zıbartop oynamayı bilmiyorsundur!
Turk, have you heard of Jiggly Ball?
Turk, hiç Zıbartop oyununu duydun mu?