Jillion translate Turkish
47 parallel translation
You've gotta have a driver and a brassie and 30 jillion other kinds of clubs.
Bir şoför ile bir metres de gerekiyor. ve çok sayıda başka türden sopalar.
We've got over ten jillion cars down here.
Burada her çeşidindrn zilyonlarca araba var.
They said they had ten jillion cars.
Zilyonlarca dediler.
The Bundys are countersuing for a jillion dollars.
Bundy'lerse ondan bir zilyon.
You see, my husband got so excited over this jillion dollars that he just lost control of himself last night in bed.
Kocam zilyon dolar meselesine öyle heyecanlandı ki gece yatakta kontrolünü kaybetti.
Thanks to my witness a professional banker and brother woman we plan to prove that we deserve a jillion dollars in cash and we humbly await your decision.
Profesyonel bankacı olan görgü tanığım ve "bacım" sayesinde bir zilyon doları hak ettiğimizi kanıtlamayı düşünüyoruz. Nakit olarak. Ve tevazu ile sizin kararınızı bekliyoruz.
Benjamin, we got a jillion things to do.
Benjamin, yapmamız gereken bir jilyon iş var.
Chicks, parties, amps cranked up to about eight jillion decibels.
kızlar, partiler 8 katrilyon desibelden dolayı çatlamış anfiler
I have 5,000 gazillion-jillion bruises from you.
Hemen çürüyor. Senden tam 5000 tane çürüğüm var.
Chan, can you help me out? I'll pay you back. Including the waffles last week, you now owe me 1 7 jillion dollars.
Geçen haftaki waffle ile birlikte, bana olan borcun 17 milyar dolar.
One jillion dollars!
1 jilyon dolar
I called you a jillion times.
Seni bin kere aradım.
Not in a million, jillion years.
Değil bir milyon, milyonlarca yıl.
Because there's a jillion miles of this stupid maze.
Çünkü there jillion mil bu aptal labirentin.
150 police stations down and another ba-jillion to go.
Aşağı 150 polis istasyonları ve başka bir ba-jillion gitmek.
You do not have to be the one standing up in front of a jillion strangers.
Milyonlarca yabancının önünde ayakta durmak zorunda olan sen değilsin. - Harika olacaksın.
Gibbs. lt's in like a jillion pieces.
Burada milyarlarca parça var.
I would bet you a floppity jillion dollars that she's not calling to break up with you.
Yüz bin milyon katrilyon dolarına bahse girerim, ayrılmak için aramayacak.
ON HIS HOME COMPUTER, HE'S ARCHIVED, LIKE, A KA-JILLION THINGS ON ONE COMMON SUBJECT.
Evindeki bilgisayarda, bir konuda sayısız şeyi arşivlemiş.
About a jillion.
- Yaklaşık zilyon tane.
A jillion gay little copycats.
- Zilyon tane küçük gay taklitçi.
Which you're gonna need after the jillion high-fives... you give your little bros.
- Ne? Kankalarınla milyonlarca defa "çak bir beşlik" yapınca ihtiyacın olacak.
He's got the thing in a safe with a biometric lock... and the thing is covered by about a jillion security cameras.
Kasada biyometrik kilit var. Mekan ise bir sürü kamerayla izleniyor.
You know, after a jillion comes a pavilion.
Jilyondan sonra anıt gelir.
First of all, young Einstein, there's no such thing as a jillion.
Öncelikle genç Einstein, jilyon diye bir şey yok.
Electricity, plumbing- - our lives are a jillion times better.
Elektrik, su, vs... Hayatlarımız artık milyar kez daha iyi halde.
Who's got about a jillion guests coming to her stupid birthday party tomorrow! Yeah...
Yarınki doğum gününe de zilyon tane konuk gelecek.
No, what's lame is that you told me a jillion times you never wanted kids.
Hayır. Çocuk istemediğini bana zilyon kere söylemiş olman.
Yeah, try clearing your throat about a jillion more times, Lana, see if that helps.
- Öhöm. - Sen boğazını temizlemeye devam et. Bak bakalım bir faydası olacak mı, Lana.
Because how is the elevator supposed to work with a jillion pounds of freaking computers on it?
Peki şimdi içinde milyon tonluk bilgisayar yüklüyken asansör nasıl çalışacak sence?
What if I die, and then have to live with the fact I was a dick to you like a jillion times?
Ya ölürsem? Sana karşı milyonlarca defa adice davrandığım gerçeğiyle yaşamak zorunda kalırım.
Then you stupid A-holes shoot a jillion stupid A-hole bullets at me.
Sonra siz götlekler üstüme milyarca mermi yağdırdınız.
Plus I can only assume a Brazilian mob would be a jillion times sexier.
Ayrıca Brezilya mafyasının milyon kere daha seksi olacağını tahmin ediyorum.
You can have $ 10 jillion worth of equipment, baby, but if you ain't got no soul, you might as well stay home.
10 bilmem kaç trilyon dolarlık ekipmanın olabilir, ama içinde ruh yoksa bu işe hiç girmeyeceksin.
Well, a bunch of automatic weapons, rocket launchers uh, about a jillion grenades...
Bir deste otomatik silah, roket ateşleyicisi aa, zilyonlarca bomba-
There's a jillion pesky teenagers crawling around.
Sadece burada rahatsız edici ergenler etrafımda sürünüyor.
I don't care if he has 15 jillion jillions!
15 zilyon zilyonu olsa da umurumda değil!
Guy's probably got nine wives and a jillion kids and- -
Adamın muhtemelen dokuz karısı ve bir sürü çocuğu vardır.
- I owe you 1 / 2 jillion mojitos.
- Sana çok mojito borcum var.
Because In Addition to My Jillion Neuroses, I Have a Weird-Looking Vagina!
Çünkü Milyonlarca Sorunuma Ek Olarak Tuhaf Görünen Bir Vajinam Var.
A jillion million!
Bir zilyon milyon.
Doesn't that cost like a jillion dollars?
- Milyonlarca liraya mal olmuştur. Evet.
I've got, like, a jillion questions.
Milyonlarca sorum var.
Hey! Whoa. I did not just schlep my ass up your jillion idiot stairs
Kıçımın fotokopisini akşam yemeğinde bu budalaca tavırlarına tahammül etmek için çekmedim bayım.
A : you've made that hurtfully clear about a jillion times.
Birincisi bunu binlerce kez açık şekilde ifade ettin.
Jillion dollars in medical equipment and we can't afford to keep the lights on.
Tıbbi ekipmanlara o kadar para ve ışıklarımızı açık tutamıyoruz.
We have no money for a medical clinic, but you got, like, a jillion dollars to spend on a 20-mile fence around Shay Mountain?
Klinik için paramız yok ama Shay Dağı'nın çevresine döşenecek 32 kilometre çit için paramız var öyle mi?